Kısa Hac Anıları

111

Sevgili Dostlar,

30 Kasım 2007 de Marmara Balık restoranda güzel bir uğurlama yemeği
ile sizlerle vedalaşmıştık. Her arkadaşımız ayrı bir tarihte hac görevi
için Suudi Arabistan’a hareket etti.

Önce Mekke’ye gittik.

Bilindiği gibi bayrama doğru Hüccac Mekke’de toplanmaya başlar.
Dolayısıyla tavaf için Kabenin gittikçe kalabalıklaşacağını biliyorduk
ve elimizi çabuk tutmalıydık. Arefe günü Arafat’a çıkana kadar Temettü
haccı için niyet edenler önce umre yaparlar.. Bizde umremizi yaptık.
Arkasından yapabildiğimiz kadar tavaf yapmaya gayret gösterdik.

Kardeşiniz daha önce 1999’da bekar olarak Hac görevini yerine
getirmişti. Bu sefer hanımımla beraber olarak bu görevi yapmaya gittik.
Tabi şimdiden bir tavsiye mahiyetinde söylüyorum, şimdi niyetlensem
önce umre yapardım. Tecrübemi öyle kazanırım. Hem hacda kuyruk var. O
zaman tabi 30 günden kısa hac imkanı yoktu. Bugün imkanlar çok fazla
14-15 günden başlayan kısa hac yapmak mümkün. Eskiden yemekli değildi.
Şimdi gittikçe hüccac maddi imkanına bağlı olarak iki kişilik odaları
tercih ediyor. Tabi otel sayısı çok artmış. Hergün de artıyor.

Gelelim Mekke’ye. Orada Mustafa Toka Bey’le ve başka
arkadaşlarımızla görüşme imkanı da bulduk. Mekke’de hava genellikle
gündüzleri 28-30, geceleri de 21-22 derece idi. Dolayısı ile mükemmel
denecek hava şartları mevcut idi.

En çok koktuğumuz Arafat’a çıkıldığında geceleri geçen senelerde
olduğu gibi üşüme ihtimali idi.Böyle olmadı. Mükemmel bir hava vardı ve
hemen hemen çoğu hüccac hiç rahatsızlanmadan haccın bu farzlarını
yapabildi.

Haccın Farzları Arefe günü İhram giyinilmesi ile başlar. İhramdan
sonra iki rekat namaz kılınır ve hacca niyetleniş yapılır. Diğer
ibadetlerde olmayan bir şekilde Cenab-ı Hak’tan Haccı kolay kılması ve
kabul edilen Haclardan eylemesi dilenir. Daha sonra Arafat’a çıkılır
otobüslerle. Arafat’ta her ülkenin çadır yerleri ayrılmıştır. Bizde
bize ayrılan çadırlara gittik. Öğlene kadar telmiye, tekbir getirildi,
zikirler yapıldı, vaaz, Kuran-ı Kerim dinlenildi. Öğlen namazı vakti
girdiğinde öğlen ve ikindi cem edildi. Bir süre sonra vakfeye duruldu.
Bu hayatın en önemli anlarından biri. Çoğu kimse gözyaşı içinde. Sadece
kefen gibi iki havlu içinde herkes eşit ve Rabbiyle baş başa…

Akşam vakti girince Otobüslerle Müzdelife’ye hareket edildi. Burada
Mina sınırına yakın bir çadırda konaklama yapıldı. Yatsı namazı vakti
beklenildi. Akşam namazı zamanında kılınmayarak yatsı vakti girdiğinde
yatsıyla cem edilerek kılındı. Tabi cemaatle. Bir süre sonra Vakfeye
duruldu. Dualar, zikirler. Birkaç senedir Diyanetin aldığı karar
doğrultusunda Hüccac sabah saat 06’ya kadar büyük şeytanı taşlayarak bu
bölgeden uzaklaşıldı.

Şeytan taşlamada üç kat halinde geniş yollar yapılmış. Tek yönde
hareket mümkün. Yollarda oturma ve çadır kurma kaldırılmış. Artık
izdiham bitmiş denebilir. Yani geçmişteki sıkıntıların uzun bir süre
yaşanmayacağı kanaatindeyim. Haccın teknik altyapısı gittikçe
iyileşiyor. Böylece daha huzurlu bir ibadet yapma imkanı artıyor. İlk
gün müzdelife’de topladığımız 72 taştan (Bunlar nohut ile bakla
arasındaki büyüklükte) 7 adedi sadece büyük şeytana atılıyor. Burada
amaç gönülden samimi duygularla sembolik olarak şeytanı taşlamaktır.
Kimi terliklerini fırlatıyor veya taşların hepsini kızgınlıkla birden
fırlatıyormuş. Bunlar yanlış. Daha sonra Haremi-şerifte farz olan
ziyaret tavafı yapıldı. İki rekat tavaf namazına müteakip Safa ve Merve
tepeleri arasında say yapıldı. Otelimize döndük Her vakit namazımızı
ıskalamadan Kabe’nin etrafında Haremde kılmak nasib oldu Allah’a şükür.
Kurban kesilme haberini alır almaz traş olup ihramdan çıktık. İkinci ve
üçüncü günlerde üç şeytanı da taşlamak gerekiyor. Mekke’den ayrılmadan
önceki son tavafınız veda tavafı olmuş oluyor.

Mekke’den Medine’ye otobüslerle gidiliyor. 466 Km.7-9 saat arası
sürüyor. Orada havalar biraz daha soğuktu .Geceleri 8 derece. Burada
Peygamber efendimizin mezarı bulunuyor. O’na aldığımız selamları
ulaştırdık. Ravza’da ibadet çok heyecan verici. Medine Mekke’ye göre
çok daha planlı ve temiz. Gerçi eskiye göre temizlik her geçen gün daha
artıyor.

Hacıların da kalitesi yükseliyor. Oraya dünyanın her yerinden insan
geliyor. Muazzam bir iletişim oluyor. En eğitimli hacılar; Endonezya ,
Malezya, Mısır, Türkiye hacıları idi diyebilirim. Tabi az da olsa
batılı hacılar çok farklı. Türk hacılar da gençleşiyor. Hatta çok
sayıda bebek ve çocuklu hacı gördüm.

En üzüntü verici gelişme Mekke’de Haremin çevresinde dev otellerin
çok yakınlara yapılması. Hem Kabe’ye üstten bakılması, hem de namaza
duruş mekanını çok sınırlaması kötü.Para için bunlar
yapılmamalıydı.Manevi havaya tecavüz olmuş. Bu iş İslam konferansının
müdahalesini gerektirir diye düşünüyorum.

Tavaf yerinde de sıkışıklık oluyor.

Kişisel kanaatim Osmanlı revaklarının bir kısmı (Altınoluk ve
müezzinlik tarafı) yıkılmalı. Böylece tavaf yeri bir miktar rahatlar.

Arabistan’a dünyanın her yerinden mal geliyor. İsteriz ki
Türkiye’den alınanların artması için gayret gösterilsin. Muazzam bir
Pazar var. Her şeyi Çin ele geçirmiş. Çin’den Doğu Türkistan’dan da
epey hacı gördüm. İnşallah sayıları artar.

Orada yakınlarımızdan başlayarak ülkemiz ve İslam alemi için dualar
ettik. Gönlü olan herkesin Hacca gidebilmesini Cenab-ı Hak nasib etsin.
Aklından geçmeyenlerin gönlüne düşürsün inşallah.

Sevgi ve muhabbetlerimle.