Kırmızıda Durulur mu?

208

Bazı ülkelerde bir eylem planlanırken “Kanuna uygun mu?” diye sorulur. Kanuna uygunsa yapılır; değilse vaz geçilir. Bu “bazı ülkeler” büyük ihtimalle geri kalmış, devletin güçsüz olduğu, hiç olmazsa devletin derinlikten yoksun bulunduğu ülkelerdir. Çünkü tecrübeli ve bilge siyasetçilerin yönettiği ve “derin devlet” kavramını dünyaya öğreten bizim gibi ülkelerde bunun tam tersi olur. Bir eylem düşünüldüğünde, “Kanuna uygun mu?” diye sorulur. Kanuna uygunsa yapılır; değilse kanun eyleme uygun hâle getirilir. Engel çıkaran kanun, anayasa bile olsa uygun hâle getirilir. Zaten bizim en sık değiştirdiğimiz kanunlarımız, İhale Kanunu ve Anayasa’dır. Bu davranışımızın ne kadar doğru olduğunu dünyaya göstermek için de buna, “Kanunla fiili durum arasındaki tenakuzu kaldırmak.” diyoruz.  Çok oturaklı bir söze benziyor. Oturaklı olduğuna göre herhâlde doğrudur.

Yaparsam ne olur? 

Bize bir zamanlar “yok kanun, yap kanun” ülkesi demişler. Şimdi var kanun. Kanun yokken kanun yazma uzmanlığına ihtiyacımız vardı. Şimdi başarılı insanların kanun uzmanlıkları farklı. Birinci uzmanlık, “Kanun var da nasıl etrafından dolaşılır? Bu kanunun, içinden deve geçirebileceğimiz, deliği neresinde?” ihtisasıdır. Başarılı bürokratlarımız bu konuda uzmandır, eylemleriyle öğünürler ve genç meslektaşlarına işin inceliklerini öğretirler. İkinci uzmanlık, “Bu kanuna uymazsak ne olur ki?” ihtisası. Eğer bir şey olmayacaksa o kanunu yok sayabilirsiniz. Velev ki kanun anayasa olsun. Anayasa’yı ihlal ederseniz Anayasa Mahkemesi sizi düzeltmez mi? Hayır sizi düzeltemez. Yaptığınızın yanlış olduğuna, onu yapmamanız gerektiğine karar verir ama siz o karara uymak zorunda mısınız? Bir bakarsınız, uymazsam ne olur diye. Bir şey olmuyorsa umursamaz ve devam edersiniz. Bir şey olacak gibiyse bir başka mahkemeden aksi kararı çıkarırsınız ve mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin kararına direnir. Anayasa’ya göre direnemez ama direnirse ne olur? Bir şey olmuyorsa yolunuza devam edersiniz. 

Kanunların özellikle Anayasa’nın, vatandaşları devletin gücünden koruyacağı söylenmiş. Bizde mevzuat ama boş verin mevzuatı, tatbikat, iktidarı vatandaşlardan korumak için işler. Mesela vatandaşlar fikirlerini tek veya toplu olarak açıklama hürriyetine sahiptir, izin almaksızın toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabilirler, değil mi? Değil. Yapsınlar da göreyim. Ya o yerde yapmak yasaktır ya o saatte yapmak yasaktır. Yer ve saat mevzuatta belirlense bile kaymakamlıkça veya valilikçe o gün için yasaklanmıştır. Onun için siz yine izin alın… Muhalifseniz alamazsınız ve hiç olmazsa toplantı hazırlığı zahmetinden kurtulursunuz. 

Asansör kime bozuk?

Bizim devletimize “Derin Devlet” denmesinin sebebi bu karmaşık ve yazılı olmayan kurallar mı acaba? O kadar derin ki kimse içinden çıkamıyor. Onun için hiç anlamaya çalışmayın. İman edin: İktidarı zikridelim evvela. Vacip oldur cümle işte her kula. Yandaşlık olursa bir işin başı, herkiz ebter olmaya annın sonu. Ya kanun? Ya hukuki engel varsa diyorsanız yukarıda yazdıklarımı iyi okumamışsınız demektir. 

Daha önce bu sütunda da anlattığım iki anekdotbu sütunda da anlattığım iki anekdot kültürümüzü pek güzel anlatıyor. Birini rahmetli Doğan Cüceloğlu’ndan dinlemiştim. Girdikleri apartmanın asansörüne “asansör bozuk” yazan bir kâğıt yapıştırılmış. Cüceloğlu merdivene yönelirken içeri giren bir kalantor kapıcıya seslenir: “Asansör bize de mi bozuk?”. 

Yasak ama kime yasak?

İkincisi benim başımdan geçti. İçinde bulunduğum taksi kırmızıda durmuştu. Önündeki arabaya ısrarla korna çalmaya başladı. Ben dayanamadım, “Kırmızı yanıyor, niçin korna çalıyorsun?” diye sordum. Cevabı unutamam. “Kırmızıda durulur mu? Müsaitse geçilir.” 

Demek ne imiş… Bir: Yasak size de mi yasak diye düşüneceksiniz. Size de yasaksa ona yasak olmayan bir adam bulup onun sayesinde asansöre binip yükseleceksiniz. İki: Kırmızıda durulur mu? Müsaitse geçilir! Aklıma geldi. Sanırım Onuncu Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer kırmızıda dururdu. Bugünkü iktidar zamanındaki ilk açıklamalardan biri, “Kırmızıda durmayacağız!” olmuştu. Ne demek! Kırmızılar onlara feda olsun, kırmızılar dursun, onlar geçsin. 

İşte bu inceliklere hâkim insanlar ya siyasette ya bürokraside yahut mafyada karşınıza çıkacaktır. Onlara kanunsuz demek bühtandır. Tam tersine onlar kanunlara, kanun adamlarından daha hâkimdir. Siyasi, bürokrat ve mafya… Bunların üçü de varlıklarını devlete borçludur. Onun için bizim devlete derin devlet diyoruz. Varsın vergi toplayamasın. Derindir bizim devletimiz. 

Kırmızıda durulur mu! – Milli Düşünce Merkezi

Önceki İçerikÖzel Kocaeli Hastanesi – Muayenehanelerden hastaneye (6)
Sonraki İçerikÇöp Torbası
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)