Bir gün çocuk okuldan kanlar içerisinde eve gelmiş. Kapıyı açan annesi yüzü gözü şişmiş, dudağı patlamış, kanlar içerisindeki oğlunu görünce telaşla sormuş:
– Ne oldu evlâdım sana? Kim yaptı bunu?
– Önemli değil anne. Arkadaşlarla okul çıkışında kavga ettik.
– Nasıl önemli değil çocuğum. Şu haline baksana… Sana bunu yapan çocuğu görsen tanır mısın?
– Nasıl tanımam anne? Kulağı cebimde!
* * *
M.S. 1280 yılında, Yani Anadolu’da Haçlı Seferleri’nin yıkıcı etkisi henüz unutulmamışken İngiltere Kralı “Uzunbacaklı” Edward İskoçya‘nın büyük bir bölümünü işgal eder ve işgal sırasında aslında bir soylu olan William Wallace’ın babasıyla ağabeyini İskoç milliyetçisi oldukları için öldürtür. Amcası tarafından yurtdışında (Kudüs ve Endülüs’te süregelen Haçlı Seferlerinde) büyütülen Wallace, yıllar sonra Uzunbacaklı’nın zalim yönetiminin sürdüğü İskoçya’ya döner. Çiftçilik yaparak sakin bir yaşam kurmak isteyen Wallace, beladan uzak durmaya çalışır. Çocukluk aşkı Murron’a tekrar âşık olan Wallace Murron’ın çocukken verdiği ve yıllarca sakladığı “gül”ü ona geri verir.
Daha sonra kralın koyduğu ‘primae noctis‘ İlk Gece Emri* (Evlenen her genç kızın ilk geceyi kenti işgal etmiş bulunan İngiliz komutanla geçirme zorunluluğu) yüzünden gizlice evlenirler. Fakat bir gün, kasabayı işgal etmiş bulunan İngiliz askerleri Murron’a tecavüz etmeye çalışır. Askerlere saldıran Wallace, Murron’ı kurtarır. Ancak Murron yolda yakalanır. Kasabanın İngiliz Komutanı, bütün kasaba halkının önünde Murron’ın boğazını keser. Gözü dönen Wallace, kasabadaki diğer İskoçların da yardımıyla İngiliz garnizonunu basar ve hepsini katleder.
Bölgedeki İngiliz lordunun karşılık vereceğini bilen Wallace ve adamları, İngiliz askerlerinin üniformalarını giyerek İngiliz kalesine girer ve kaleyi tamamen yakarlar. Wallace’ın kahramanlıklarından cesaret alan İskoç halkı da İngilizlere karşı ayaklanır…
Tarihi gerçeklerle birebir örtüşmese de % 90’dan fazlası aynen yaşanmış olan bu olaylar, 1995 yılında 5 dalda Oscar alan ve 100 milyon dolardan fazla hâsılata sahip Mel Gibson’ın başrolünü oynadığı Cesur Yürek (Breavheart) filminin hikâyesi aynı zamanda…
* * *
Gelelim günümüze; Rahmetli Adile Naşit, Münir Özkul ve Ayşen Guruda’nın oynadıkları eski Türk Filmlerinde elinde bardağı duvara dayayıp komşuyu dinleyen sahneyi hepiniz hatırlarsınız…
Almanya ile girdikleri istihbarat savaşında açık vererek pişti olan 3 Batılı müttefikimiz (Almanya, İngiltere ve ABD), peş peşe birbirlerini Türkiye’yi dinlemekle suçlamışlardı.
Bu ülkelerden birisi İngiltere idi. İskoçya’yı işgal edip her türlü pisliği yapıp ve bu sayede millî birliğini ancak 308 yıl önce kurabilen İngiltere’nin, NATO’ müttefiki ve stratejik ortağı Türkiye’yi, yıllardır dinlediği bir anda ortaya çıkıverdi.
Biz ah-vah ederken, ‘Vay hainler, müttefike hiç bu yapılır mı?’ derken, en güzel yanıtı ise İskoçlar verdi…
18 Eylül’de İskoçya’nın İngiltere’den tam bağımsızlığı için plebisite (referanduma) gidilecek. İngiltere’de Sunday Times gazetesi ile You Gov şirketinin ortak kamuoyu araştırmasında “Bağımsızlığa Evet” oyları yüzde 51 çıkmış, bağımsızlık yanlıları ilk kez bir kamuoyu araştırmasında önde görünmüş.
Independent‘ın manşeti “Birleşik Krallık’ı kurtarmak için 10 gün kaldı”, Daily Telegraph‘ın manşeti “Birliği korumak için son 10 gün”, Guardian’ın manşeti “Birliği korumak için son çırpınış” haberleri ile yayınlandı. Kısacası İngiltere’de ateş artık bacayı sardı.
Daily Telegraph da, 308 yıllık Birleşik Krallık’ın dağılması halinde Başbakan David Cameron’ın istifasının isteneceğini vurguluyor.
* * *
İşte hani derler ya, “Allah’ın sopası yok” diye; Rabbim işlerini, anlayana öyle bir güzel gösteriyor. Yeter ki görmesini bil…
Sen kalk 40 yıllık müttefikini Rusya’yla, İrlanda’yla bir tut gizliden gizliye dinle. Bütün istihbaratını sana asla zararı olmayacak ve zarar vermeyi düşünmeyen Türkiye’ye yönelt. Ondan sonra da kendi ülkende doğan istihbarat zafiyeti ile bölünmenin eşiğine gel…
Vay bee…
1706’da ancak millî birliğini tamamlayabilmiş İngiltere; 1075’de Millî Birliğini tamamlamış Türkiye’yi dinleyip, 5’inci kol faaliyeti yürüt.
Ondan sonra da bir de bak ki, dağılma aşamasına gel.
Şimdi, kimin kulağı kimin cebinde?
*Primae noctis: Ortaçağ Avrupa’sında bir uygulama. Kral, kendine ait topraklarda yapılan her düğünde evlenen gelin ile kocasından önce beraber olmasıdır. Kız bakire değilse idam edilirdi. İngilizce karşılığı “law of the first night”.