Kıbrıs’taki Oyun Çoktan Bitti

86

Kıbrıs’ta sergilenen çözüm adlı oyun bir türlü bitmek bilmiyor!

Tam 51 yıl kaldı geride…

Kıbrıs’ta çözüm adlı oyun için her müzakere masası kurulduğunda, o oyunla birlikte ne çok umutlar sergilendi…

Ama bilmiyorlardı ki, bu masanın iki ayağı yoktu! Oyuna dâhil olup da olmayan iki ayağı temsil edenlerin çözüme niyetleri de yoktu!

O iki bacaklı masada olsa olsa, aşağıda yaşananlar olurdu; öyle de oldu…

Evet, 1968 yılından bugüne çözüm adlı oyun hep o iki ayaklı masa üzerinde oynandı, konuşuldu!

Son dönemde de öyle oldu…

Çünkü her defasında o masaya çözüm niyetiyle oturan Türkiye ile KKTC idi…

Ya masaya oturup da, çözümü istermiş gibi davranan ama her defasında o masayı deviren, adanın tamamı onların olmadıkça Kıbrıs’ta çözümü istemeyenler kimlerdi?

Çözüm adına kurulan o masanın iki eksik ayağı nasıl anlatılmalıydı? Masasının olmayan ayakları kimlere aitti?

1950’den 1974’e, adayı kana bulayan, önce İngiltere’ye isyan bayrağı açan ama aslında Kıbrıs Türk Halkını adadan yok etmek isteyen adalı Rumlarla, onların akıl babası Yunanistan değil miydi?

Kıbrıs’ta çözümü ister gibi yapıp da, her defasında müzakere masasını iki ayaklı bırakan, müzakereden kaçan daima bu Bizans ikilisiydi…

Ada tarihi boyunca hiçbir zaman çözüm adına hareket etmeyen, daima Rum tarafı ile Yunanistan oldu…

Ama ne hazindir ki;

Dünya onları adanın sahibi olarak tanıdı…

Onlar hep haklı, Türkler daima haksızdı!

Adanın sahibi biziz dediler!

Her çözüm sürecinde türlü ayak oyunları sergilediler…

Hep mağduru oynadılar!

Dünyayı böyle kandırdılar!

Aslında 50’li yıllardan bu yana mağdur olan Kıbrıs Türk tarafıydı,

Kıbrıs’ta özgürce yaşamak, en az Rumlar kadar onlarında hakkıydı.

Çünkü 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini, Rumlarla birlikte kurmuşlar,

O Gazi toprakları atalarından devir almışlardı…

Yıllar boyunca; Kıbrıs Türk’ü adada özgürce yaşamak istedi,

Hak dedi, hukuk dedi, bu ada benim de vatanım dedi…

Ama Rumlar hep tersini söyledi, sen ancak azınlık olursun dedi!

Yıllar yılları kovaladı. Nice müzakereler sonuçsuz kaldı!

En nihayetinde bir çözüm süreci daha noktalandı…

Kıbrıs’ta beklenen son yine aynı!

Bu süreçte de Türk tarafı verdi, Rumlar yetmez dedi…

AB üyesi olan adada: Türkiye’nin garantisi olamaz; Kıbrıs’ta yabancı asker, hele hele Türk askeri hiç bulunamaz dendi!

Türlü olumsuzluklar sergilediler.

Oyun yine aynı oyundu!

Çözüm masasını, Türkler devirsin istediler;

Ama oyunları sonuçsuz kaldı, kurdukları tuzağa;

Ne adanın, Türkleri ne de Türkiye düşmedi.

Aslında adada oynanan oyun da hiç değişmedi!

Oyunun adı hep aynı!

Kimi zaman Annan,

Kimi zaman Butros Gali,

Şimdi de adı Guterres olan biri!

Ne Rum değişecek,

Ne Yunanistan, ne İngiltere, ne A.B.D;

Ne BM, ne de Avrupa Birliği…

Tıpkı Girit de olduğu gibi bekleyecekler!

İstediklerini alıncaya kadar bekleyecekler…

Ama daha çok beklerler!

Çünkü hala göremediler,

Çünkü hala öğrenemediler,

Çünkü hala anlayamadılar,

20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’taki oyun çoktan bitti.

Ne Kıbrıs Girit olacak,

Ne göndere çekilen Al Bayrak inecek,

Ne de Mehmetçik gidecek.

Adanın kuzeyinde kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti;

Sonsuza dek yaşayacak…

 

 

Önceki İçerik.Cumhuriyet Döneminin İktisadî Arayışlar Tarihi – II
Sonraki İçerikGerçek İnsan (1)
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.