Kıbrıs adasının çevresinde mevcut ”Münhasır Ekonomik Bölgelerdeki” enerji yataklarında petrol-doğal gaz zenginlikleri bir türlü paylaşılamıyor!
Ancak her ne olursa olsun Rumlar bu önemli konuda Türk tarafından ‘bir adım ilerdeler!’
Aslında yaşanan bu durum; özellikle AB ile başlayan müzakereler döneminde ”Kıbrıs’ı çöz de gel” diyenlere; ”Rumlardan daima bir adım ilerde olacağız” cevabını vererek, olmadık tavizlerin verilmesine neden olan ortamın yaratılmasından sonra şu an yaşadığımız süreç;
Rum tarafının Kıbrıs’ta ne varsa; ”sadece bana, hepsi bana” olan hareket tarzının en çarpıcı kanıtıdır.
Kıbrıs Rum tarafı ada açıklarındaki petrol ve doğalgaz aramaları için özellikle 2008 yılından itibaren uluslararası pek çok enerji şirketleriyle anlaşmalar imzalamıştır.
Rumların bu hukuk tanımaz hareketlerinde, her defasında Türkiye devreye girmiş, tek taraflı bu girişimlerini engellemiştir. Geçtiğimiz ay içinde İtalyan petrol arama şirketi ENİ, bölgedeki Türk Donanmasının tatbikatı nedeniyle, araştırma yapamadan o bölgeden uzaklaşmıştı…
Ancak ABD’li Exxon Mobil’in önümüzdeki birkaç ay içinde, Rum tarafı adına bu bölgelerde yeni bir arama başlatması beklenmektedir. Bu çerçevede Amerikan 6’ncı Filosunun bu süreçte Akdeniz’de olacağı gelen haberler arasındadır!
Pekiyi ABD’li Exxon Mobil Şirketi bölgedeki araştırmalarına başladığında, Türkiye o bölgede benzer bir tatbikat başlattığında, Akdeniz’de bulunan Amerikan Donanmasının hareket tarzı ne olacaktır?
Suriye’de yaşadığımız sürece, Amerikan yönetiminin şaşı bakışı göz önünde bulundurulduğunda; bu defa yeni bir gerginliğin daha yaşanabileceği güçlü bir olasılıktır!
Kuzey Kıbrıs Dışişleri Bakanı Sn. Kudret Özersay, KKTC’de yapmış olduğu açıklamada:
“Ya birlikte yapacağız, görüşeceğiz, uzlaşacağız, harekete geçeceğiz, ya da her şey duracak. Veya biz de aynı şeyi yapacağız, sondaja başlayacağız” demiştir.
Türkiye; Avrupa Birliği üyesi Kıbrıs Rum yönetiminin Ankara’ya danışmadan başlattığı arama çalışmalarını engelleyeceğini belirtmiştir.
Rum yönetimi ise; Geri adım atacağına dair bir sinyal vermemektedir.
AB ise; Türkiye’ye AB ile ilişkileri zedeleyecek adımlar atmaması çağrısında bulunmuştur.
KKTC Dışişleri Bakanı Sn. Özersay; Geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili, gerilimin tırmanma ihtimali hakkındaki bir soruya:
”İlk adımın diplomasi olacağı belirterek, biraz soğukkanlılık getirmeyi hedefliyoruz, gerilimi artırmayı değil”, “Bu nedenle son olayda güç kullanmadık. Güç gösterisinde bile bulunmadık. Orada caydırıcılık vardı” demiştir. Ancak bugüne değin Kıbrıs konusunda yaşanan tüm olaylara bakıldığında;
Rum tarafının geri adım atmayacağı ortadadır. GKRY, AB şemsiye altında elde ettiği tüm avantajlarını kullanacak, bölge ülkeleriyle hatta İtalya’yla bile yapmış olduğu iş birliktelikleriyle bu enerji yataklarının zenginliğine onları da ortak ederek; bu ülkeleri Türkiye ve KKTC’ye karşı kalkan olarak kullanmanın peşinde olacaktır.
Böylesine tehlikeli bir oyunun peşinde olan Rumlar ve akıl hocası Yunanistan; önümüzdeki yaz aylarında Akdeniz’in ısınacağını, adada başlaması olası müzakere sürecinin tehlikeye gireceğini çok iyi bilmektedirler!
Ancak onların yapmaya çalıştıkları şey; Türkiye’nin Suriye ve sonrasındaki hedefi Irak’ın doğusundaki tüm terör odaklarını temizleme kararlılığı ile devam ettirdiği harekât sürecinden istifade etmekten başka bir şey değildir! Eğer böyle bir oyunun peşinde iseler; şimdiden sonlarının hüsran olacağı çok açıktır.
Geçtiğimiz yıllarda FETÖ alçaklarına kucak açan, Ege’de Türkiye’ye ait pek çok adaya/kayalığa hak, hukuk gözetmeksizin el koyan, hava sahası kıta sahanlığı oyunlarıyla gemilerimizi, uçaklarımızı taciz eden, kimi fanatiklerinin şanlı bayrağımızı yırtmalarına göz yuman Yunanistan destekli böylesi bir Bizans oyununun peşinde olanların;
Yakın tarihlerine şöylece bir bakmaları, o dönemde kimi emperyalist güçlerin piyonu olarak İzmir’i işgal edip de, Anadolu’yu ele geçirmenin hayalini kuran atalarının; Mehmetçiğin muzaffer süngüsünün ucunda, Akdeniz’in serin sularında nasıl yok olduklarını hatırlamaları gerekir.
Yaşadıkları bu tarihi bozgunu unuttularsa eğer!
Bu defa biraz daha yakın bir zamana, hem de hala türlü oyunlarla ele geçirmenin peşinde oldukları Kıbrıs adasında yaşananlara bakmak gerekir!
Hani yıllarca ‘Bekledim de gelmedin. Bu kaçıncı bahar, ne zaman geleceksin?” diyerek Rumların, Türkiye ile alay ettiği o günlerden; Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’te ”bir gece ansızın” gelip de; tarihten bir türlü ders alamayan Rum-Yunan ikilisine hak ettikleri dersi verdiği günlere…
Kıbrıs’ta yarım asırdan bu yana, Rumların çözümsüzlüğü çözüm olarak görmeye devam ettikleri bu sürece, özellikle de Kıbrıs Türk Halkına hala uyguladıkları insanlık dışı ambargolara bakıldığında!
Acaba Rumlar yıllar önce söyledikleri o şarkıyı yine söylüyorlar da, bizler mi duyamıyoruz diye sormak gerek?