Kıbrıs’a Dikkat!

89

Kıbrıs adası, asırlardan beri ata yadigârımız, vatan toprağımızdır.

Dünyanın gözünün, kulağının olduğu bu stratejik ada; 2018 yılında önemli gelişmelere gebedir! Çünkü hem K.K.T.C’de, hem de GKRY’de adanın geleceğini etkileyecek önemli gelişmeler yaşanacak; Rum kesiminde ”başkanlık”, K.K.T.C’de ise; milletvekili seçimi yapılacaktır.

7 Ocak 2018 tarihinde K.K.T.C’de yapılacak milletvekili seçimleri öncesinde görünen tablo şudur; Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %20 oy alan eski müzakereci Kudret Özersay’ın bu seçimlere dâhil olması, halkın iradesini önemli ölçüde etkileyecektir.

Çünkü Kıbrıs Türk Halkı, uzun zamandır seçimlerde karşısına çıkıp da aynı vaatleri yapan, sonrasında yerine getirmeyen siyasetçi görüntüsünden usanmıştır…

Bu nedenle Sn. Özersay ve ekibinin seçilme şansı, kimi siyasetçilere göre daha yüksek görünmektedir.

Ancak K.K.T.C yapılan her seçim gündemini halen iktidardaki büyük ortak UBP’nin belirlediğini göz ardı etmemek gerekir. Bu partinin genel başkanı ve Başbakan Sn. Özgürgün’ün özel hayatıyla ilgili basına düşen haberlerin oy oranını olumsuz yönde etkileyebileceği düşünülse de; Rahmetli Denktaş’ın görüşlerini savunan UBP’nin, Kıbrıs Türk Halkı içinde kemikleşmiş bir oy potansiyeli daima vardır.

UBP’nin karşısında; iktidarda olsun olmasın, ”Birleşik Kıbrıs” sürecinde Rumlarla iş birlikteliği içinde olan, çözüm adına türlü tavizleri vermekten kaçınmayan CTP vardır! Bu partinin alacağı oy oranı iktidarı getirmese de, olası bir koalisyonun büyük ortağı olabilir.

Sn. Serdar Denktaş’ın partisi DP’ye gelince; bugünlerde ada basınında yazıldığı gibi seçim barajı altında kalacağını söylemek, sadece ”siyasette algı operasyonu” yapmaktan ibarettir. Çünkü bu seçimde de DP, büyük bir ihtimalle seçim barajını geçerek, olası bir koalisyonda anahtar parti rolünü oynayacaktır.

Diğer partiler ise; güç birlikteliği yapmadıkları sürece, bana göre bu seçimi etkileyecek oy potansiyelleri bulunmamaktadır

Rum tarafına gelince;

GKRY’nin başkanı Bay Anastasiadis; müzakereler sürecinde masaya konulan anlaşma taslağını, ”bu hususlar bizim adayı ele geçirmemize mani olur” cin fikirliliği içinde elinin tersiyle itip, müzakere masasını terk etmiştir!

Rum ulusal konseyi, Rum Ortodoks Kilisesince de uygun bulunan bu tavır; 28 Ocak 2018’de yapılacak, ”başkanlık” seçiminde bu zatı bir adım öne çıkarmıştır. DİSİ’nin adayı Anastasiadis Rumların muhafazakâr ve liberal kesiminin temsilcisidir. Karşısında CTP’nin kankası,  AKEL’in desteklediği Stavros Malas ve DİKO’nun adayı Nikolas Papadapulos da vardır.

Rum tarafının ”başkanlık” seçimi ikinci tura kalacak olursa, muhtemelen Anastasiadis yeniden seçilecektir. Ancak kim seçilirse seçilsin Rum tarafının uzlaşmaz tavrında değişen bir şey olmayacaktır…

Bu seçimlerde gözden kaçmaması gereken şey; adada yapılacak seçimlerin; iki ayrı devlette, iki ayrı halkın iradesine göre sonuçlanacağıdır.

Aslında bu de-facto durum; yıllardır çözüm adına hareket ettiklerini söyleyen ”Birleşik Kıbrıs” hayalperestlerinin görmesi gereken en çarpıcı gerçektir.

2018’de adanın iki ayrı bölgesinde yaşanacak seçim atmosferinin yanı sıra; K.K.T.C’yi, Türkiye’yi ilgilendiren çok önemli iki gelişme daha yaşanacaktır!

Her ikisi de enerji odaklı ama sadece Rum tarafının menfaatlerini korumaya yöneliktir. Bu gelişmeler, Türkiye’yi de, K.K.T.C’yi de yakından ilgilendirmektedir.

Bunlardan ilki;

Önümüzdeki yıl Güney Kıbrıs, Yunanistan, Mısır arasında Girit’te yapılacak olan üçlü enerji işbirliği toplantısıdır.

Diğeri ise;

2017 yılında teknik komitelerinin görüşmesi sonrasında oluşan ”Sınır Ötesi Anlaşması” çerçevesinde; Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail ve İtalya arasındaki doğalgaz mutabakat zaptının 2018’de dört ülkenin enerji bakanları tarafından imzalanacağıdır.

Ada çevresindeki ekonomik münhasır bölge denilen, Türkiye’yi de ilgilendiren bu bölgelerdeki enerji kaynaklarının çıkarılması/işletilmesi yönünde Rumların diplomatik atakları sonuç vermeye başlamış, emperyalist ülkelerin ada üzerindeki iştahlarını daha da arttırmıştır.

Bu nedenle Kıbrıs’taki gelişmeler sadece seçime odaklı izlenmemeli! Bölgedeki enerji odaklı iş birliktelikleri dikkatle takip edilmeli, gerekli tedbirler gecikmeden alınmalıdır.

Kıbrıs’ın her iki tarafında da yıllardan beri pek çok seçim yapılmıştır, yapılacaktır. Ama önemli olan K.K.T.C de yapılacak olanıdır. Kıbrıs Türk Halkının teveccühünü kazanıp da seçilenlerin, seçim öncesinde verdikleri vaatleri yerine getirmesi, halkın geleceğini müzakere masasında türlü tavizlerle tehlikeye atacak bir tavır içine girmemesidir!

Ortadoğu’nun değişen şartları, Kıbrıs adasının önemini daha da arttırmıştır.

Görünen odur ki! Gelişen dünya şartlarına bakıldığında; Akdeniz’in enerji havzasının tam da orta yerinde olan Kıbrıs adası; 2018 yılında dünya devlerinin giderek artan ilgi alanı içinde kalmaya devam edecektir.

Önemli olan Kıbrıs meselesini; bir alacak verecek davası değil, Lozan’da kurulan Türk-Yunan dengesi; adadaki milli menfaatlerimizden hiçbir tavizin verilmeyeceği vatan toprağımız olarak görebilmektir.

Unutulmasın! Kıbrıs adası Türkiye’nin elinden çıktığı anda, uluslararası sulara açılan penceremiz kapanmış; Türkiye bilinen ülkelerce güneyden kuşatılmaya müsait hale gelmiş olacaktır.

Ortadoğu’nun yeniden yapılanması değerlendirildiğinde;

Son dönemde Filistin’in/Kudüs’ün tanınması yönünde Türkiye’nin liderliğinde ortaya konulan iradenin özellikle 2018 yılında K.K.T.C’nin tanınması yönünde uluslararası platformda öne çıkarılması; hem Türkiye’nin milli menfaatleri, hem de Kıbrıs Türk Halkının adadaki varlığı için, Rum tarafının uzlaşmaz tutumu karşısında yapılacak en önemli tercih olmalıdır.

Onun içindir ki;

Kıbrıs’a dikkat!

Kıbrıs adası Türkiye’nin ön cephesidir.

 

 

Önceki İçerikTutuklulara Tek Tip Kıyafet
Sonraki İçerikTarihten ve Günümüzden Türk Dünyası Esintileri– 82
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.