”Kıbrıs Konusunda Türk ve Rum Tezleri-50’li Yıllar”

91

( Kıbrıs Türkünün adada ki özgürlük ve varoluş mücadelesinin önderi, Sn. Dr. Fazıl Küçük’ün aziz hatırası önünde saygı ile eğilirken, o büyük devlet adamını sevgi, şükran ve minnet duyguları ile anıyorum. Vatan ona minnettardır.)

Aşağıda okuyacağınız gerçekler, Kıbrıs Türkünün adada ki var oluş mücadelesine önderlik yapan, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sn Dr. Küçük’ün bizzat kendi yazmış olduğu makalelerinden derlenmiş olan ‘‘ Mücadelemizin Görkemli Günleri ” isimli kitabından alınmıştır…

Okuyacağınız bu tarihi belgenin, günümüzde öncelikle ata yadigârı o topraklarda yaşayan her yurttaşın, Türk Milletinin ama özellikle tüm siyasetçilerin; o mücadele yıllarında yaşanan gerçekleri bir kez daha hatırlamaları, Kıbrıs Türk Genç’liğinin o vatan topraklarında yaşanan mücadelenin özünde neler olduğunu bilmeleri açısından önemli bir tarihi belge olduğuna inanıyorum.

1956 yılında yayınlanan ve aslı İngilizce olan kitabın önsözünün tamamını okuyacağınız bu yazı, bizzat Sn. Dr. Küçük tarafından kaleme alınmıştır.

Kitabın aşağıdaki özetini okurken; Kıbrıs’ta Türk’ün var oluş mücadelesinin önderliğini yapan bir liderin, halkının yüksek menfaatlerinin korunmasını, Yunanistan’ın ve Rum’ların hedeflerinin ne olduğunu anlatan uzak görüşüne; diğer ülkelerin ada üzerindeki emellerini irdeleyen analizine de tanıklık edeceksiniz.

Çok uzun demeyip sonuna kadar okumanızı önerdiğim bu yazımda; ben sadece Kıbrıs mücadelesine önderlik yapan çok değerli liderin görüşlerini aktardım. O coğrafyada lider etiketi ile dolaşarak, Türk Milletinin, Kıbrıs Türk’ünün tüm kazanımlarını pazarlık masasına getirmekten çekinmeyenlere, bağımsızlığın ne demek olduğunu görmezden gelenlere, daha da önemlisi; Kıbrıs Türk’ünün bağımsızlığını kazandığı o gün ağlamış olanlara, örnek olsun diye!

İşte tarihe mal olmuş bir önderin görüşleri! İşte o gerçekler:

Yazan: Dr. Fazıl KÜÇÜK

( Kıbrıs Türk’tür Partisi)

(Genel Başkanı)

(Kıbrıs – 1956)

”Rum vahşetini görüntüleyen resimlerden oluşmuş bu kitapçık, gerçeği ve yalnız gerçeği göstermektedir. Kitapçık suçlama amacıyla değil, karşı tarafın inkâr edemeyeceği Türk tezlerini ispat edecek canlı deliller içerdiği için yayınlanmıştır. (Kitabın içerisinde 1955 – 1964 yılları arasında; Rum’ların sadece Türk oldukları için acımasızca katletmiş oldukları kardeşlerimizin resimleri, evlerinin yakılıp yıkılma fotoğrafları vardır.)

Söz konusu Türk tezleri şöyle sıralanabilir:

a- Determinasyon prensiplerini uygulamaya koymaya hazır değildir.

b- Türk halkının haklarını koruma ve halkla ilişkili her alanda onlara haklarını verme yolundaki Rum teminatı samimi değildir, onların hiçbir sözüne güvenilemez.

c- Rumların tek amacı, Kıbrıs’ta self-determinasyon prensipleri uygulandığı anda, ya da hükümet olarak kendilerine tam yetki verildiği anda Kıbrıs Türk Halkını yok etmektir.

Bugüne kadar hep adada herhangi bir Rum yönetimine boyun eğmeyeceğimizi, Rum nüfusun ağırlıkta olduğu bir rejimi asla kabul etmeyeceğimizi, kâğıt üzerindeki teminatları kabul etmediğimizi var gücümüzle haykırdık. İyi niyetli yabancı gazeteciler ve devlet adamları sürekli olarak neden Rum toplumuna karşı güvensiz olduğumuzu, neden Başpiskopos ve diğer Rum liderlerinin açık teminatları karşısında onlara bir şans vermediğimizi sorup duruyorlar.

Bizim cevabımız ise:

Son 4 asırdır Kıbrıs’ta bu insanlarla yaşadığımız ve 3 asırlık Türk yönetimi boyunca Türk’lerin Ortodoks Kilisesi’ne hayat ve güç kazandırmasına rağmen, İngiltere’nin 1878’de Kıbrıs’a ayak bastığı andan itibaren, Türk’lere karşı ırkçı ve ayrımcı bir politikanın uygulanmaya başlandığı yönündedir.

Tüm adanın yöneticileriyken, insafsızca tüm devlet organlarından atılarak, can güvenliğimiz ve özgürlüğümüz için savaşır duruma düşürüldük. Her fırsatta gerçekleştirilen insafsız Rum saldırıları sonucu tüm haklarımızı yitiren bizler, 60 yıldan fazla bir süre bu durumda mücadele verdik. Rum’ların Türk’lere karşı duygularını ancak biz yargılayabiliriz. Onların en eğitimlisi bile zalim, barbar, sadist anti-Türk duygulara sahiptir. Hiçbir yerde bize tahammülleri olmadığı gibi toplumsal hayatın hiçbir yönünde de bizi temin etmek için sebep görmüyorlar. Yunanistan’ın da kışkırtmalarıyla kendilerini egemen ırk olarak görmeye, geriye kalan İngiliz, Türk, Ermeni ve Maronit’leri ise egemen güç tarafından çalıştırılan ve onun inisiyatifi ile istendiğinde kovulabilen hizmetkârlar olarak kullanmaya kalkışmışlardı.

Yaklaşık 60 yıldan fazla bir süre okullarında anti-Türk karşıtı propaganda yapıp, tüm yeni nesillerin zihinlerine genişleme fikrini aşıladılar. Bugün Atlantik Paktı’nda yazılanlardan faydalanarak self-determinasyon prensiplerinin evrensel olarak kabulüne sığınılan ve 4 yaşındaki bir çocuğa bile saldıracak kadar Türk düşmanı propaganda ile gözleri kör edilmiş bu insanlar. Yalnız kendi geleceklerini tayin hakkını değil, 200 bin Türk’ün ve diğerlerinin de geleceğini kendileri tayin hakkı istemektedirler.

 

 

Önceki İçerikKıbrıs’ta Enerji Yatakları Kavgası!
Sonraki İçerikTarihten ve GÜNÜMÜZDEN TÜRK DÜNYASI ESİNTİLERİ – 84 Doğu Türkistan Yasaklarla Eritiliyor TURGAY TÜFEKÇİOĞLU
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.