Kerkük Trajedisi

77

 

Soydaşlarımız Irak Türklerinin trajedisi, 97 yıl önce bu gün başladı.

15 Ağustos 1917 tarihinde İngilizler Kerkük’ ü işgal edip yönetimleri altına aldılar.

10 Mart 1917 tarihinde İngilizler, Bağdat’ı işgal ettiler. İngilizlerin önünden çekilmeye başlayan Ali İhsan Sabis Paşa komutasındaki Türk Ordusu, kahramanca ve başarılı manevralar yaptı. Buna rağmen işgali gerçekleştiren İngiliz komutan, 11 Mart’ta bir beyannâme yayınladı. Beyannâmede, 1055 yılından beri Irak’ta devam eden ve bir medeniyetin ürünü olan Türk-İslâm kültürü reddediliyor, Araplara Türk düşmanlığı aşılanıyordu. Bağdat yönetiminin Osmanlı aleyhine çevrilmesi için bütün entrikalar deneniyordu. Bölge halkı, Osmanlı’nın yönetiminden memnundu. Bu sebeple çok çalışılmasına rağmen Osmanlı’ya karşı bir ayaklanma gerçekleştirilemedi. İngilizler, 15 Ağustos 1917’de Kerkük’e girdiler. 8 Kasım 1918’de Ali İhsan Sabis Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu, Musul’dan çekilmek mecburiyetinde kaldı. Irak Türkleri, bu çekilme ile kendilerini koruyacak güçlerden mahrum kaldılar. Bu tarihten sonra da soydaşlarımızın katran karası günleri başladı. Kapkara günler pek çok katliam, sürgün ve insanlık dışı baskılarla günümüze kadar devam etti. Hâlen de devam ediyor.

Türk tarihinde bazı kelimeler tek başına, hikâyesi ciltlere sığmayacak büyük zulümleri hatırlatır:  Sürgün denilince Kırım, katliam denilince Kerkük akla gelir.

 

İlk katliam 1920’de gerçekleştirildi.

Irak, İngiliz askerlerinin işgali altındaydı. Arnold Wilson, sert bir genel vali idi. Yönetimde

kendilerine hiçbir görev verilmeyen Türkler, durumdan hoşnut değildi. Yönetimin Irak’a

bırakılacağı söylentileri tedirginliği artırıyordu. Bu ortam içerisinde. Haziran 1920’de Rumeyse şehrinde başlayan protesto hareketleri, 4 Temmuz 1920’de genel bir ayaklanma hareketine dönüştü. Ağustos sonlarına gelindiğinde İngiliz askerî birlikleri, eğitimsiz ve silâhsız direnişçileri kontrol altına aldı. Halk, Karaçuk Dağı eteklerine sığındı. Üç ay devam eden pasif savunma sırasında çok kişi öldü. Telafer şehri bombalandı, erzak ambarları yakıldı. Teslim olan halkın pek çoğu tutuklandı. Birçoğuna işkence yapıldı, bir kısmı öldürüldü. Geri kalanlar da sürgün edildi. Türkmenler bu olayda 8420 şehit verdiler. Ayaklanma sebebiyle Wilson görevden alındı.

5 Ağustos 1923 – Musul’da İngiliz Katliamı

İngiliz paralı askerleri, Musul çarşısında kavga çıkarttılar. Kavga şiddetlenince silâhlarını ateşleyerek 2 Türk’ün ölümüne, 18’inin de yaralanmasına sebebiyet verdiler.

4 Mayıs 1924 Arife Günü – Levy Katliamı

Şehirde asayişi temin ile görevli Asurî askerler, Kerkük’ün Eskiyaka Mahallesi’ndeki Büyükpazar adlı çarşıda, satıcılardan biri ile tartışırlar. Tartışma, sonra kavgaya dönüştü. Askerlerden biri yaralanınca, kışlalarına geldiler, yanlarına silâhlarını ve çok sayıda asker arkadaşlarını alarak tekrar olay yerine döndüler. Sivil halkın üzerine rast gele ateş açarak suçsuz insanları öldürdüler. Aynı zamanda dükkânlar yağmalandı, evler ateşe verildi. Bu olayda Türkler, 200 ölü verdiler. Yaralı sayısı ise 54’tür.

 

Gâvurbağı Katliamı – 12 Temmuz 1946

Kerkük’te bulunan petrol şirketinde çalışan ve çoğunluğu Türk olan işçiler; ücret ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi için şirket yöneticilerine başvurdular. İstekleri kabul edilmeyince, dilekçelerini gazetelerde yayınlattılar. Yine sonuç alamayınca, l Temmuz 1946 târihinde, Gâvurbaği denilen yerde, protesto toplantısı düzenlediler. 4 Temmuz günü polis, göstericilerin elebaşlarını tutuklandı. Buna rağmen gösteriler devam ediyordu. 12 Temmuz günü meydanı terk etmeyenlere ateş açıldı. İçlerinde bir kadın ve bir çocuğun  20 kişi öldürüldü.

Büyük Katliam – 14 Temmuz 1959

14 Temmuz 1958’de Irak Silâhlı Kuvvetleri, General Abdülkerim Kasım ve Yarbay Abdüsselâm Ârif komutasında ihtilâl yaptı. Başbakan Nuri Sait ve yönetimin diğer önde gelenleri öldürüldü. Cumhuriyet  ilân edildi. Kasım’ı Kurusçov yönetimindeki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği, Ârifi ise Cemâl Abdülnâsır yönetimindeki Mısır Devleti destekliyordu. İhtilâlin üçüncü ayında Abdüsselâm Ârif, tevkif edilerek yönetimden uzaklaştırıldı. Irak, tamamen ve iyice Moskova’ya bağımlı hâle geldi. Öteden beri Türkleri ezmeye çalışan Molla Mustafa Barzanî taraftarları, Moskova’nın onayını alarak Irak’ta bir Kürt Devleti kurma çalışmalarını başlattılar. Onlar, “Irak ‘ta Türk’lere hayat hakkı yoktur. ” Diyorlardı. Türkler için öncekilerden daha karanlık olacağı anlaşılan yeni bir dönem başlamıştı.

14 Temmuz 1959 günü, ihtilâlin birinci yıldönümü kutlama şenlikleri yapılacaktı. Törenin başlangıcından hemen sonra, Türkler aleyhine atılan slogan sebebiyle şenlik, bir protesto mitingi görünümüne büründü. Kısa bir süre sonra da miting, cumhuriyetin birinci yıldönümünü kutlamaya gelen silâhsız Türk erkeklerinin, çocuk ve kadınlarının katliamına dönüştü. Katliam, 3 gün 3 gece sürdü. Evlerine kapanan Türkler, silâhlı askerler marifetiyle toplanarak Kerkük Garnizonu’na götürüldü. Garnizondaki sözde halk mahkemeleri,  dakika süren yargılamalardan sonra idam kararı veriyor; karar, anında infaz ediliyordu. Ev

çıkmak istemeyenler, azıcık direnenler ise hemen oracıkta, süngü ve dipçik darbeleriyle öldürülüyorlardı. Türklere ait insansız evler ve dükkânlar önce yağmalanıyor, sonra da ateşe veriliyordu. Bilanço: yüzlerce şehit, binlerce yaralı ve kayıpla kapatılmıştı.

 

6 Mart 1961 – İş Adamına Suikast

6 Mart 1961 tarihinde, kum ocağından yüklediği malı, kamyonu ile inşaat mahalline götürmekte olan Salâh Kayacı, pusuya düşürülerek otomatik silâhla öldürüldü.

9 Ocak 1962 – Şehitlik Şerbeti İle Açılan İftar

İş adamlarına yönelik saldırılar devam ediyordu. Bir Ramazan gününün akşamında Salâh Terzi ve iki arkadaşı, dükkânında iftar açarlarken saldırıya uğradılar. İbrahim Hamza, olay yerinde öldü. Salâh Terzi ağır, Kemal ismindeki arkadaşı hafif yaralandılar. Kemal evine gitti. Salâh hastaneye kaldırıldı. Kan vermek isteyen Türkler, hastaneye alınmadılar. Ertesi gün Salâh Terzi, kasıtlı ihmalden öldü. Ölülerin cesetleri ailelerine verilmedi. Çıkan olayda 120 Türk tutuklandı ve sürgüne gönderildi.

 

7 Temmuz 1970 – Sebepsiz Cinayet

Iraklı militanlar, polis ve askerin de desteğini alarak Türklere zulmetmeyi, en ufak bir direnişte onları öldürmeyi alışkanlık hâline getirmişlerdi. Bu alışkanlıklarının sonucu olarak Iraklı 5 polis  ve 2 asker, sebepsiz yere bir dükkânı makineli tüfeklerle taradılar. Babasının saat tamirciliği yaptığı dükkânda oturmakta olan 18 yaşındaki Mehmet Fatih Saatçi öldürüldü.

16 Ocak 1980 – Darağacında Sallanan Bayraklar

Irak Türklerinin önde gelen isimlerinden Albay Abdullah Abdurrahman, Ziraat Mühendisliği tahsilini Ankara’da tamamladıktan sonra Bağdat Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Doç. Dr . Necdet Koçak ve Irak Türklerinin çok sevdikleri Âdil Şeref, Türkiye lehine casusluk yaptıkları iddiasıyla göstermelik bir mahkeme ile idama mahkûm edildiler. Cezalar hemen infaz edildi. Cesetleri ailelerine verilmeyip bilinmeyen bir yere gömüldü. Aynı dâvâda idam cezasına çarptırılan Dr. Rıza Demirci’nin ölüm haberi, yıllar sonra Irak resmî makamları tarafından ailesine bildirildi. Irak Türklerinin bu mümtaz evlâdının nerede ve nasıl şehit edildiği, nereye gömüldüğü bir sır gibi saklandı.

 

28 Mart 1991 – Altınköprü Katliamı

Altınköprü, Kerkük – Erbil kara ve demiryolu üzerinde bulunan bir Türk şehridir. Körfez Krizi’nden sonra Irak’ta ayaklanmalar baş gösterdi, Kürt peşmergeler Kerkük’te tapu ve nüfus  idarelerini yaktılar. Evler ve işyerleri yağmalandı. Resmî güçler, 10 gün sonra duruma müdahale ettiler. Irak’lı askerlerin güya peşmergelere açtığı ateşle Tuzhurmatu ve Tazehurmatı isimli  yerleşim bölgelerinde çok sayıda Türk, hayatını kaybetti. Yüzlerce kişi yaralandı. Paniğe kapılan  halk, Altınköprü üzerinden Erbil’e kaçmaya başladı. Ordu birlikleri de arkalarından Altınköprü şehrine girdi. Sokaklarda bulunan herkese ateş ettiler.

Evler top ateşine tutuldu. Yakalanan herkes tutuklanıp götürüldü. Götürülenlerin cesetleri, olaydan 20 gün sonra bir çukurda üst üste yığılmış olarak bulundu. İçlerinde 15 yaşında çocuklar, 70 yaşında ihtiyarlar ve iki gözü de doğuştan âmâ olan çok yaşlı iki insan vardı. Kara bilanço: 83 ölü 200’den fazla yaralı ve yüzlerce kayıp…

16 Ekim 1995 – Hürriyet Meşalesi Türkmen Kızı Zehra

Kerkük’ün banliyösü olan Tisin halkından Ali Feyzullah Bektaş, bir gün polis karakoluna çağrılır. Eline bir kâğıt tutuşturulur, 24 saat içerisinde Kerkük’ü terk etmesi emredilir, Verilen mühlet dolduğunda zorbalar kapıya dayanırlar. Emri silâh zoruyla uygulamak isterler. Kapıyı açan 14 yaşındaki Zehra Bektaş, gelenlere, emre uymayacaklarını söyler. Polislerin ellerinden kurtularak kaçar ve önceden hazırladığı bir bidon gaz yağını başından aşağı boşaltarak kibriti çakar ve kendisini ateşe verir. Küçük Zehra, hürriyet meşalesi gibi

Ben Kerkük’ün kızıyım. Bu şehirden asla gitmeyeceğim. Bize yapılan zulümleri protesto etmek, Türklere hürriyet yolunu açmak ve Türk ismini yüceltmek için kendimi yakıyorum.

Asil Türk kızı küçük Zehra, dediğini yaptı: Kerkük’ü terk etmedi. Aziz naaşı, canından çok sevdiği Kerkük toprağına gömüldü. Zorbalar, cenaze namazından hemen sonra, acılı babayı evinden alıp götürdüler. Bir daha kimse kendisinden haber alamadı.

Irak Türklerinin kara günleri, yukarıdakilerden ibaret değil. Bir veya iki kişinin   şehit edildiği olayların sayısı yüzleri buluyor. İşte bunlardan bazıları:

 

2 Şubat 1962 : Selâhaddin Mustafa Terzi şehit edildi.

 

1 Temmuz 1968 . . .: Yasin Kasap Erbil’de şehit edildi.

 

2 Ocak 1969 …..: Çavuş Fazıl Düdüklü idam edildi

 

6 Kasım 1971 : Sanatkâr Hüseyin Demirci şehit edildi.

 

6 Temmuz 1980 . . … : Öğretmen Mehmet Korkmaz ve üç arkadaşı şehit edildi.

 

17 Şubat 1985 ……….: Mahir Oktay idam edildi.

 

20 Şubat 1986 : Yarbay Şükrü şehit edildi.

 

22 Mart 1991 : Tarık Fuat Bayraktar Kerkük’te şehit edildi.

 

7 Ocak 1994 : Irak Millî Türkmen Partisi yöneticilerinden Ali Ömer Debbağ şehit edildi.

 

15 Haziran 1994 ….: Tahsin Rüştü Saraçoğlu şehit edildi.

 

2 Eylül 1996…………: Irak Türkmen Cephesi üyesi 34 kişi  Bağdat zindanlarına    konuldu.

 

27 Temmuz 1997 .. .. : Irak Millî Türkmen Partisi yöneticilerinden Ali Yayçılı ve Ahmed

 

Nureddîn idam edildi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), nükleer ve biyolojik silâhlar bulundurduğu ve Irak Devlet

Başkanı Saddam Hüseyin’in bu silâhların kontrolüne ve imhâsına izin vermediği gerekçesiyle Irak’ı, 24 Şubat 2003 târihinde işgal harekâtını başlattı. ABD’nin işgalinden sonra Irak’ta Türkmen katliamı devam etti.  İlk katliamın yaşandığı 1920 yılından işgalin gerçekleştirildiği 2003 yılına kadar geçen 83 yılda öldürülen Türklerin sayısının üç katından fazlası, 2013 yılının ilk yarısına kadar geçen süre içerisinde öldürüldü.

Kerkük, Irak’ta Türk varlığının sembolü idi. Kerkük’ü kaybettik, başımız sağ olsun !

 

Önceki İçerikErgenekon Davası ile İlgili Karar Verildi
Sonraki İçerikBu mu Adalet ve Hatta Vicdan
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.