Bu ülkenin kentleri her şiddetli yağışta sellere yenik düşüyor?
Neden?
Her yaşanan sel felaketi, bu ülkenin ulusal zenginliğinden bir şeyler koparıp alıyor.
Sel felaketine uğrayan vatandaşımızın evi, eşyaları mahvoluyor.
Ama daha da önemlisi, ruhsal sarsıntı yaşıyor!
Düşünün, bir gece aniden bastıran şiddetli yağışla birlikte, eviniz çamurlu sularla doluyor.
Alın terinizle sahip olduğunuz eşyalarınız kullanılmaz hale gelmiş. Yerine yenilerini koymanız da mümkün değil!
Belki, yarın öbür gün gelin olacak kızınızın çeyizi sellere kapılıp gidiyor.
Aile fotoğraflarınız çamurlu sularla bakılamaz hale geliyor.
Ölümün kıyısından dönüyorsunuz!
Küçük çocuğunuz derin uykusundan sarsılarak uyanıyor!
Önce “can” sonra “mal” derdine düşüyorsunuz!
Ve, farkında olmadan daha büyük bir “yaşamsal risk” içindesiniz; ruhsal dengeniz bozuluyor!
Peki, bütün bu rezaletin nedeni nedir?
“Takdir-i İlahi” mi?
Kendi akılsızlığını neden Yaradan’a fatura ediyorsun?
“Küresel çevre sorunları” mı?
Öncelikle, “evet.”
Sonra?
“Kentler planlı ve önce altyapı ilkesine uygun mu gelişiyor?”
Ne yazık ki, bu sorunun yanıtı “HAYIR!”
Kentler, bireysel çıkarlara sunulan “rant alanları” olarak iğfal edilmiş!
Güzelim “BURSA OVASI” nda, meyve bahçeleri sökülüp fabrikalar, işyerleri, yerleşim alanları yapılmış!
“ÖNCE ALTYAPI” ilkesi de yok sayılmış!
Ankara’da 10 dakika şiddetli yağmur yağıyor, kanallar doluyor, yollar su altında kalıyorsa, bu kenti son üç dönemdir yöneten ve “battı çıktılarla” dolduran belediye yönetimi hiç mi utanmıyor?
Ankara’nın merkezinde, en gözde yerinde araçların içine dolan çamurlu sular jant kapakları ile boşaltılmaya çalışılıyorsa, “NEREDE SENİN ALTYAPI HİZMETİN?” diye sormak yanlış mı?
Kentler, “yağma-rant alanları” olmuş.
Dere yataklarında fabrikalar, konutlar, hatta okullar kurulmuş.
Siyasal çıkar hesaplarıyla altyapısız alanlarda konut yapımına göz yumulmuş.
Bir kez yitirdiğiniz tarım toprağını bir daha kazanmanız mümkün değil!
“Tarım alanlarını korumak” Devlet’in asli görevi olduğu halde, ekonomik ve siyasal çıkar hesaplarıyla tarım topraklarını yok edenler;
altyapı önceliğini bilmeyen cahil ve kötü niyetli yerel yöneticiler;
açgözlü, ihtirası aklı ve vicdanını aşan insancıklar;
ormanları yakıp kesen vahşiler;
gelecek nesillerin de hakkı olan denizleri, akarsuları, gölleri, toprağı ve havayı kirletenler;
Bütün bu sel ve deprem felaketlerinin sorumlusu, suçlusu ve günahkarı sizlersiniz!
Ne yazık ki, sizin suç ve günahınızın bedelini günahsız insanlar ödüyor.
Malıyla, canıyla.
Lanet olsun size!..