Millet olarak okumayı sevdiğimizi söyleyemem.
Okuyup araştırmayınca da sağdan soldan duyduğumuz söylentilere, hurafelere, cahil dindarlara, üçkâğıtçılara inanıp kandırılmamız kolay oluyor.
Zaten bir milletin aydın, kültürlü, ülkesinin gelişmişlik durumu ne ölçüdeyse, yönetenlerin kalitesi de aynı orantıdadır.
Şu an elimde okuduğum değerli bilim ve fikir adamlarımızdan Prf. Dr. İskender Öksüz beyefendinin “Niçin“(1) adlı eseri var. Yazarımız kitabına dünyanın sayılı sosyolog ekonomist ve ilim adamlarının görüşlerini almış.
Batı nasıl kalkındı, Türkiye ve diğer doğulu ülkeler niçin geri kaldı bunları örnek vererek bana göre çok güzel izahını yapmış.
Bana göre diyorum, ekonomik model olarak hala Komünizm modelini savunanlar ve hala Komünizmle yönetilen ülkeler yok değil.
Konu yanlış anlaşılmasın, günümüzde şeriatla yönetim ve Krallığa özlem duyanların sayısı da oldukça fazla.
Burada konu Türk milleti olduğuna göre, bizim geri kalışımızın nedenlerini yazar, bir misalle dile getirmiş.
Kurtlar ve Köpekler:
Biliriz ki koloni halinde yaşarlar, her koloninin de bir lideri vardır. Lider ne derse koloni’nin diğer üyeleri ona uymak zorundadır.
Türk Milleti tarih boyunca Lider ağırlıklı yönetildiğinden, bunların içinden iyileri, kahramanları çıktığı gibi ülkeyi iyi yönetemeyen, yanlış kararlar veren yöneticiler de gelmiş ve ülkemizin durumu şu an ortada.
Batı, 17. Yy. la kadar feodal biçimde yaşamış ve asıl kalkınmasını 18. Yy. dan sonra gerçekleştirmeğe başlamış.
Batılılar, bireysel biçimde özellikle deniz ticareti geliştikten sonra, Asya ve Afrika’ya açılarak ticaret yapmışlar ve o bölge insanlarını sömürmeğe başlamışlardır.
İşte yazarımız Batılıları da “Kediler” kategorisine almıştır.
Kediler, koloni halinde yaşamazlar bireysel, ferdiyetçidirler.
Burada batılı devlet adamlarına düşen görev; herkesten kazancına göre vergi alıp devletin çarkını döndürmek kalıyor.
İşte bende sosyal medyada kitaptan bir alıntı yaparak okuyanların tepkilerini öğrenmek istedim. “Türkiye’nin bunca meselesi dururken bu adam da tutmuş kediyle, köpekle uğraşıyor”! diye düşünülmüş olacak ki; hem az kişi tarafından okunmuş, okuyan ve değer verdiğim birisi de konuyu yanlış yönden değerlendirmiş.
“Köpek, insana sadık bir hayvandır.
Çağırdığınızda anında koşarak yanınıza gelir,
yaklaştığında size kuyruğunu sallar ve geçer karşınıza oturur,
Gözlerini gözlerinize diker ve sizden gelecek işareti bekler.
Kedi öylemi ya!
Sizden aldığı çağrıyı gündemine koyar.
Kâh çağrınıza cevap verir, kâh duymazdan gelir.
Bir bakmışsınız, ayaklarınızın arasında dolaşır,
birde bakarsınız ki omzunuza çıkmış kulaklarınızı bir yerlerinizi tırmalıyor.”
(1) “Niçin” Prf. İskender Öksüz-Bilge Kültür Sanat