(Dikkat; bu yazıda yanal reklam uygulaması bulunmaktadır ama kafaya takmayın)
Bir aydır bir milimin 0,000125 büyüklüğündeki bir virüsün ev bazlı toplama kamplarındayız. Bu tecrit ne kadar sürer diyenler için dört ayrı stratejik analiz yazısı yazdık; bu bir korku ve endişe üzerinden zihniyet değişikliği istihsali stratejisi olduğu için..
Gayri hafta içinden bir haftasonu yazısı yazalım; madem bu cumartesi – pazar da sokağa çıkma yasağı var. Geçenkine hazırlıksız yakalanmıştık amma bu defa cephaneyi bol tutacağız🙂 Malûm, evdeki cepheyi muhkem kılmak için..
38-40 yıllık Öğretmenim olan ve 7’den 77’ye ‘oku’maktan, ‘öğren’mekten ve ‘yaz’maktan milim şaşmadan ilerleyen Sabahattin Gencal’ın 12 Nisan tarihli “Mutluluğa Uçuran Sevinç Kanatlarının Balmumu Kederdir” yazısıyla birkaç yaşıma daha girdim.
Demiş ki Kierkegaard: “Anksiyete en iyi öğretmenimizdir. Gereğince endişeli olmayı öğrenmiş olan kişi en önemli şeyi öğrenmiş demektir.” Ya Rollo May:
- “Keder sevincin doğumunun ön koşuludur.”
- “Sağlıklı kederi hissedebilenler, çoğunlukla aynı zamanda en yoğun haz ve sevinci de yaşayanlardır.”
- “Mutluluğa uçuran sevinç kanatlarının balmumu kederdir.”
Ben de “O kadar Müslüm dinlediğim halde hep niye gelecekten bu kadar umutluyum diye
düşünürdüm. Heyecanın ve endişenin motive edici yönlerini duymuştum ama kederi hiç. Neka ilginç! Ki hazretin ‘Ölüyorum Kederimden’ şarkısını dinledikçe şarj oluyor ve acayip oranda doluyordum” diyerek teşrihe çalıştım. Burdan damar aramayı sürdürelim.
‘Kulaktan alınan narkoz’ olarak tariflenen Müslüm Baba şarkılarının “Ölüyorum Kederimden” gibi 80 öncesi olan modelleri ciddiyet ve derinlik olarak ölümcüldür. 90’ların ikinci yarısına kadar da bu isyan tınıları Müslümcü Hareket’in örgütlenmesinin kilometre taşlarını oluşturmuştur. Sonrasını saymıyoruz.
Kocaeli Türk Ocağı Başkanıyla TV 262’de “Huzur-u İsyan” programları yaptık. Arabaların arka camına “Huzur İsyandadır!” çıkartmaları asma kampanyası bile başlattık. Niçin: Direniş için.. Kime: Hayata.. Neyine: Acılarına ve sıkıntılarına, haksızlık ve adaletsizliklerine.. Neden: İnsan olduğumuz ve insanlığa yüklenen ilâhi misyona aykırı davrananlara isyanla vazifelendirildiğimiz için..
İnsan kötülüğün içinde iyiyi murat eder. Rahatlığın ziyadeleşmesinin ardından başımıza bir felâket gelir. Fakat “Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır2” (İnşirah 5). Çok neşeli bir günün ardından ağlamak, dert ve kederi bol bir günün arkasından gülümsetici bir olaya denk gelmek yüksek ihtimaldir.
Keder sizi öğütmez, sağaltır. Ve Müslüm Gürses de bir müsekkindir.[1] Onu dinlemekle arınırsınız; dertlenmez tam tersine içinizdeki kederi bir şekilde ifadelendirebildiğiniz için kendi kendinizi zehirlemekten kurtulursunuz. Yüzleşmek herkese iyi gelir ve sonrası için cesaret verir.
Halka hizmet meyanında isterseniz bir haftasonu buketi sunalım: İtirazım Var, Ne Fayda, Beterin Beteri Var, Maziden Biri, Tanrı İstemezse, Benim Kaderim, Kalleş Dünya, Aşklarda Pazarda Satılır Oldu, Vefasız Alem, Ben Senin Kulun muyum? Efkârlıyım, Kalbine Sor, Gözünden Tanırım Dertli İnsanı, Unutamazsın, Anlasana, Bu Şehirde Yaşanmaz.
Müslüm dinlemekle dinden çıkmazsınız, zaten yaşantınıza bakılırsa ortaya karışık. Din, akıl işidir; sorgudur, eleştiridir. Hem herşeyi hem kendini.. Dünyaya oyun oynamaya geldiğini düşünenler yavaş yavaş misketlerini toplayabilir. Çömlek patladığında şaşırmayın ha; tam da filmin en heyecanlı yerinde.
İnsan niye var ve İmalâtçısından ne kadar haberdar? “Her gün isyanım var kadere” diyen bir adam aslında bizi eve tıkan ve ölümsüzlük hariç her işe yarayacağı söylenen bir çip karşılığı yapay zakâ gibi yaşatan / yaşatacak olan bir kader Allah’ın hükmü müdür, Allah rolündeki kulların diğer kullara kader üretmesi midir? Kader mi imanın şartıdır yoksa ölçü ve dengeyi yahut yasayı (Kamer 49), Furkan 2, Mürselât 23, bozanlara karşı duruş mu?
Ne denmişti şarkının altındaki yorumda: “İçimden yanık kokuları geliyor Babaaa!”