Sonbaharın Renkleriyle Bir Serhat Gezisi**
Kışın masalsı güzelliğiyle tanıdığım Kars’ı bu kez sonbaharın dinginliği içinde görmek nasip oldu. 2023 kışındaki ziyaretimde kaleme aldığım yazının ardından, bu defa sonbaharda edindiğim izlenimleri paylaşarak gezip görmenin açtığı ufkun kıymetini aktarmak istiyorum.
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan 07.30’da kalkıp 10.15 civarında Kars Harakani Havalimanı’na indik. Gezimizi Kars’ta doğup büyümüş, halen Kocaeli’mizde yaşayan ve şehrimize önemli hizmetleri olmuş Öztekin Kaşukci’nin başkanlığı ve rehberliğinde gerçekleştireceğiz. Önceden ayarlanmış minibüsümüzle (9 kişi olduğumuz için) şehir merkezindeki Büyük Kale Oteli’ne yerleştik.
Vali Ziya Polat Ziyareti
Önceden alınmış randevu ile Vali Ziya Polat’ı ziyaret ettik. Ruslardan kalma, 1921 Kars Antlaşması’nın imzalandığı tarihi binada bizi kabul etti ve çaylarımızı burada içtik. Vali, çalışkanlığı ve yaptıkları ile halk tarafından sevilen bir yönetici. Sohbet esnasında hediyemiz olan pişmaniye vesilesiyle Büyükşehir Belediyemizin kırsal tarım çalışmaları kapsamında üretilen aromatik bitki ve Ormanya ürünlerimiz hakkında bilgi alıp notlar da aldı.
Kars’ın Tarihi ve 93 Harbi
Kars, 93 Harbi olarak bilinen 1877–78 Osmanlı–Rus Savaşı ile Rusların eline geçmiş, yaklaşık 40 yıl onların yönetiminde kaldıktan sonra 1918’de yeniden Türk yurdu olmuştur. O dönemde yapılan yollar ve bazalt taş binalar şehre ayrı bir mimari kimlik kazandırır.
1918’de Rusların çekilmesinden sonra Ermenistan ve Gürcistan ile yaşanan muharebeler sebebiyle bölgede karışıklıklar yaşanmıştır. 1918’de Kars Ulu Camii’nde 285 Karslının yakılarak öldürülmesi bu acı olaylardan biridir. Restore edilen cami, duvarlarındaki yağ izleri sebebiyle “Yanık Yağlı Cami” olarak da bilinir.
1920’de Kazım Karabekir Paşa’nın Ankara Meclisi tarafından Doğu Orduları Komutanı olarak görevlendirilmesi sonrası yapılan muharebeler neticesinde Ermeniler püskürtülmüş; önce Gümrü, ardından Kars Antlaşmaları ile doğu sınırlarımız bugünkü kesin hâlini almıştır. Bu antlaşmalar, Millî Mücadelemizin uluslararası tanınırlığı ve yeni kurulacak Türkiye Cumhuriyeti’nin dirilişi açısından büyük önem taşır.
Kars’ın Bereketi: Süt, Kaz ve Bal
Kars’ın yüksek rakımlı düzlüklerindeki zengin doğal bitki örtüsü, hayvancılığı ve buna bağlı ürünleri besler. Süt ürünleri, kaz yetiştiriciliği ve bal üretimi başta olmak üzere yaklaşık 300’e yakın mağazada bu ürünler satışa sunulur. Gelen misafirlere sundukları hizmet ile ciddi ekonomik katkı sağlarlar.
Biz de peynir, bal ve bazı doğal ürünlerden aldık. Ek ücret almadan ürünlerin kargo ile adresimize kadar gönderilmesi ayrı bir güzellikti. Ardından Peynir Müzesi’ni ziyaret ettik; bu müze, alandaki bilgi ve kültürel mirası görmek bakımından oldukça ilginç ve değerlidir.
Harakani Hazretleri Ziyareti
Harakani Hazretleri, İslâm ordusunun Bizans ile 1033’te yaptığı savaşta yaralanarak şehit olmuştur. Türkistan’ın Harakan yerleşiminden müridleri ile gelmişlerdir. Tasavvuftaki “Altın Halka” zincirinin, Hz. Ebû Bekir ile başlayan silsilesinde, Bâyezid-i Bistâmî’den sonraki halkadır. İlk dergâh Sultan Alparslan tarafından yapılmıştır. Bu halkanın 15. ismi ise Şah-ı Nakşibend’dir.
Sadelik ve gösterişten uzak bir yaşamı öğütleyen Harakani, kişinin geçimini iş ve meslek sahibi olarak sağlaması gerektiğini vurgular. Dünya hırsına kapılmış âlim ile cahil softanın fitneye sebep olabileceği yönündeki uyarısı da oldukça anlamlıdır.
Evliya Camii’nde namazımızı kılarak ziyaretimizi tamamladık.
Kaz Evi’nde Akşam
Kale manzaralı bu mekânda yöresel lezzet olan kaz eti ve diğer ikramları tattık. Yemek esnasında önce akordeon eşliğinde bölgenin hareketli folklor gösterilerini izledik. En sonunda “Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa” sözleri eşliğindeki oyunları ayrı bir güzellik kattı.
Ardından Bilal Ensari ve Ensar Şahbazoğlu isimli âşıklar sazları ile maniler söyleyerek sahne aldılar. Her birimizin isim ve mesleklerini sorup doğaçlama maniler söylemeleri yemeğimize renk kattı.
Benim için söyledikleri:
“Kaybolmaz şöhretin şanın, damarlarında kaynar kanın,
Bu hayatın tercümanı, İbrahim Hoca hoş geldiniz.”
Genç üyemiz Zeki Aytekin için:
“Gökyüzünde aya bakın, berrak akan çaya bakın,
Pehlivandaki boya bakın, Zeki Beyler hoş geldiniz.”
Abdullah Köktürk için:
“Yenilmez namerdin aşı, bitmez imiş hayali düşü,
İzmit’imizin ağır taşı, serhat Kars’a hoş geldiniz.”
Zeki Aytekin’in sazı eşliğinde Abdullah Köktürk’ün türküleri de ortama ayrı bir renk kattı.
Ani Harabeleri
Kars’ta görülmesi gereken en mühim yerlerden biri de Ani Harabeleri’dir. Şehrin merkezine 40 km mesafede, sınırımızdadır. 1000’li yıllarda yaklaşık 100 bin nüfusuyla önemli bir ticaret merkeziydi. 1064’te Alparslan tarafından fethedilmiş ve “Şehristan” adı verilmiştir. Yönetimi üstlenen komutan Emir Mengücek, Anadolu’daki ilk camiyi burada yaptırmıştır.
Kale, cami ve kiliselerin restorasyonları ile antik şehrin yolların yapımı hâlen devam etmektedir.
Çıldır – Ahıska Rotası
Çıldır üzerinden Ahıska’ya geçiyoruz. Gürcistan’ın Türkgözü Sınır Kapısı Kars’a 180 km, Ahıska ise sınıra 15 km mesafededir. Bu bölge 1578’de Osmanlı topraklarına katılmış, 1828’de Ruslara bırakılana kadar Çıldır Vilayeti’ne bağlı olarak yönetilmiştir. 1944 Stalin sürgününe kadar Türklerin yoğun yaşadığı bir bölgedir.
Çıldır Gölü kenarında çay molası verip Posof Nehri güzergâhındaki doğal zenginlikleri seyrederek sınıra ulaştık. 14 Kasım sürgün tarihi olduğu için geçişimiz bir miktar şüphe ile karşılanıp yaklaşık 1 saat bekletildik; sonrasında izin alabildik.
Bizi bekleyen araçla Ahıska’ya geçtik. Şehri turlayıp tarihi kaleyi gördükten sonra geri döndük.
Dönüşte Posof’un meşhur kırmızı elmalarını alamadık ama bölgenin eski belediye başkanı ve Öztekin Bey’in dostu olan Cahit Ulgar’ın alabalık çiftliğinde hoş sohbetli bir yemek sonrası Kars’a döndük. Çıldır Gölü’nü geçerken gölün kışın 1 metreyi bulan buz tabakası üzerinde kızakla gezme ve buradan tutulan balık ikramı hatıralarını yad ettik.
Akşam Kars Kalesi’nde çay ve kahve eşliğinde sohbet edip şehrin gece manzarasını da görerek otelimize döndük.
Iğdır, Doğubayazıt ve Nahçıvan tespitlerimle devam edecek.


