Son iki yıl içinde kenelerin ısırmasıyla KKKA (Kırım Kongo Kanamalı Ateşi) hastalığına yakalanan çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. Keneler öylesine korku yarattı ki vatandaşlarımızın çoğu artık ağız tadıyla piknik yapamaz oldu. Çıplak ayakla çimenler üzerinde yürümekten bile korkar olduk.
Kene ısırma vakalarının bu kadar çoğalmasına kuş gribi (tavuk vebası) salgınından korunmak için evlerde yetiştirilen tavukların da imha edilmesinin sebep olduğu ifade ediliyor. Yeşil alanlarda gezinen tavukların kene sayısını azalttığını, tavuklar itlaf edilince öğrendik.
Kene ısırmalarını azaltmak için belediyelerin piknik alanlarında yaptığı ilaçlamaların da doğal dengeyi bozduğu ve kene mücadelesinde fayda yerine zarara neden olacağı bazı uzmanlarca açıklandı.
Gazetelerin “keneye karşı karınca umut oldu” başlığı ile verdikleri habere göre, ormanlarda yaşayan kırmızı karıncaların, ağaçlara zarar veren böcekleri yediği gibi, keneleri de yediği tespit edildi.
Eskişehir Orman Bölge Müdürü’nün verdiği bilgilere göre “kırmızı orman karıncaları, orman ağaçlarına zarar veren böceklerle beslendiği için, söz konusu karıncalar ormanların sağlıklı kalmalarının sigortası” imiş. “Karıncalar yuvanın etrafındaki 80 metre çapında bir alanda bulunan bütün ergin böcek, tırtıl, yumurta, pupa ve çeşitli bitki bitlerini yerlermiş.”
Bu küçücük bedenli hayvanların orman sağlığına katkıdaki başarısı, “bir günde kendi ağırlığının 20’de biri oranında zararlı böcek yiyebilme” yeteneğine bağlı imiş.
Fakat “karınca yuvalarına, domuz, ayı, tilki, sansar ve fareler zarar verdiği gibi bilgisiz insanlar da zarar vermekteymiş.”
Deneme maksatlı olarak bu karıncaların yuvası mıntıkasına bırakılan kenelerin kırmızı karıncalar tarafından çok kısa zamanda imha edilmiş olması, kenelere karşı mücadele için bir umut yaratmış.
Kenelere karşı mücadelede kırmızı karıncaların kullanılıp kullanılamayacağına karar verebilmek için muhakkak ki daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç var.
Ayrıca kırmızı karıncalarla kene mücadelesi başarılı olursa, doğal dengede bir bozulma olur mu, böyle olursa elde edilen faydadan daha büyük bir zarar söz konusu olabilir mi sorularına cevap bulabilmek gerekir.
Gittikçe ciddi tehlike haline gelen kenelerle acil mücadele ihtiyacı var. Sonuçlarını daha net görebilmek için, uzun yıllar alabilecek böyle bir araştırmayı yapmayı gerekli görenler olabilir. Ancak bir yakınını veya komşusunu keneye kurban vermiş olanların, böyle bir zaman harcamasını beklemeden kırmızı karıncalarla mücadelenin başlatılmasını isteyebileceğini de göz ardı edemeyiz.
Bakanlık yetkililerinin kırmızı karıncaları kene mücadelesinde kullanma konusunda karar vermekte çok zorlanacaklarını sanıyorum. Çünkü bugün kene mücadelesinde başarılı olunsa bile, ileride doğal dengeyi bozmakla suçlanmayacaklarının garantisi yoktur.
Sadece kırmızı karıncalar konusu bile, devleti yönetme sorumluluğunda olanların aldıkları kararların ne türlü riskler barındırdığına bir örnek olsa gerektir.
***************
Ergenekon Davası
Ergenekon adı verilen davada savcılık iddianamesi nihayet açıklandı. Bu iddianame aynı dava operasyonları kapsamında gözaltına alınan ve medyada darbe yapmakla suçlandığı bildirilen, içlerinde emekli orgenerallerin de bulunduğu şüphelileri kapsamıyor. Bunlar için ayrı bir dava açılacağı anlaşılıyor.
İddiaya göre, memleketin içinde bulunduğu ahval ve şeraitten memnun olmayan bazı kişiler, bu gidişata sebep olduğunu düşündükleri kişilere direkt veya dolaylı olarak zarar verebilecek çeşitli eylemleri yapmış veya tasarlamışlar. Bu grubun içinde, PKK ve diğer terör örgütlerine karşı geçmişte devlet adına mücadele vermiş olanlar dikkat çekmekte.
Cüneyt Ülsever iddianameyi yorumlarken şu cümleleri kullanıyor: “Düzensiz silahlı güçlerle (PKK) ancak onların dili ile konuşan düzensiz birliklerin baş edebileceği fikri 1990’larda ABD’nin Vietnam tecrübesi çerçevesinde Ankara’da geliştirildi.”
“Dünyanın her yerinde devlet, ülkenin derdine sahip çıkmak için tek yöntem olarak hukuksuzluk kaldığında hukuk dışı çözümler arayabilir. Ama devlet ‘ayıbını’ sorun çözüldükten sonra berhava eder.”
Bu cümlelerden sonra lütfen yazının “karıncalar ve keneler” ile ilgili birinci bölümünü yeniden tetkik ediniz.
Siyasetin bu kadar içinde olduğu davanın, hukuk kurallarının tam olarak uygulandığı ve tüm boyutlarıyla ülke menfaatinin gözetildiği bir süreç sonunda, toplum vicdanını rahat ettirecek bir sonuçla, en hızlı ve en adil bir şekilde karara bağlanmasını diliyorum.