Kan Bağışı ve Hacamat

162

Son günlerde Kızılay’ın kan stoğunun azaldığı ve bunun
önemli bir sağlık hizmeti sorunu yaratabileceği uyarılarını okumaktayız. Bir
hekim olarak mesleki sorumluluk bilinciyle bu yazıyı yazmak ihtiyacını duydum.

Önce hacamat nedir diye soralım. Tarifinde kupa ile
vakumlama yaparak kanda bulunan toksinleri, yani pis kanı temizlemek için
vücuttan atma işlemidir deniyor. Bu işlem binlerce yıl öncesine dayanan tıbbi
tedavi yöntemidir. Hacamatla ilgili tanıtıcı bilgilere baktığımızda her türlü
derde deva gibi anlatılmaktadır. Arap toplumunda da uygulanan bir yöntem olup
konunun dini bir boyutu yoktur. Peygamberimiz Hz Muhammed’in o günün şartları
gereği hacamat yaptırdığı ve tavsiye ettiğini bilmekteyiz. Eski Mısır -Çin
tıbbına dayanan bu tedavi metodunun sanki dini bir vecibe imiş gibi peygamber
tıbbı adı altında tanıtılmasının doğru olmadığını bilmeliyiz. Önce şu soruyu
sorup cevabına bakmalıyız. Sağlıklı bir insanın kanında pis kan var mıdır?
Tabii ki yoktur… Bugünkü bilgiler ışığında pis kan denen kan toplardamarlarımızdan
kalbe geri dönüp akciğerlerimizde yeniden oksijen oranı arttırılan kandır. İçinde
herhangi bir mikrop ,virüs ve hastalık yapıcı farklı bir madde yoktur. Hacamat
ile alınan kan deri altındaki kapiller dolaşım kanı ile akkan dediğimiz
hücreler arasında bulunan lenf sistemi sıvısıdır. Alım için uygulanacak yere
önce küçük kesikler yapılır. Buraya havası alınmış kupalar uygulanır. Kupaya
giren kanın pelte şeklinde olması onun pisliğinden olmayıp pıhtılaşmış
olmasındandır. Tabii ki kupa işleminin uygulandığı alanda bu işlemin fizik
tedavi benzeri etkileri de olmaktadır. Bu da işlemin yapıldığı şahısta bir
iyilik  hali oluşmasına sebep olmaktadır.

Kan bağışına gelince, bu kişinin gönüllü olarak kan
vermesidir.  Kan bağışlamak, hayat
kurtarmakla eş değerde olup herhangi bir sebeple kan ihtiyacı olan bir insanın
sağlığına kavuşmasını sağlar. Bu sebeple bir damla kanın bir damla umut olduğunu
unutmamalıyız. Kan alma işlemi zor ve zahmetli bir işlem değildir. İnsan kanın
tek kaynağı olup sağlığımız yerinde ise gönüllü kan bağışçısı olmalıyız.  Bilim insanları kan yerine geçebilecek yapay
bir maddeyi henüz bulamamışlardır. Bağışlanan kan değişik ürünler haline
getirilerek tedavi hizmetlerinde kullanılmaktadır. Kan bağışı vericinin sağlığına
da faydalıdır. Baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon gibi konularda tedavi edici
özelliği vardır. Kan değerlerindeki fazlalığın yaptığı yorgunluk, uykuya meyil,
atalet gibi şikâyetlerin iyileşmesini sağlar. Başka bir insanın sağlığına
faydalı olmak düşüncesinin ayrı bir mutluluk duygusu vereceği unutulmamalıdır.
Dolayısıyla kan fazlalığı gibi durumlarda hacamat gibi kanımızın alınıp çöpe
atılması yerine daha yararlı olan kan bağışını tercih etmeliyiz.

Kan bağışı nerelere yapılır? Ülkemizde Sağlık Bakanlığı
hastaneleri, tıp fakülteleri ve Kızılay’ın kan merkezlerine bağış yapılabilir.
Türk Kızılay Kurumu kan ihtiyacının %85’ini karşılar. Türkiye genelinde 2022’de
3 milyon ünite kan alınıp değerlendirilmiş ve bu çalışma ile 4,5 milyon insanın
ihtiyacı karşılanmıştır. Kızılay bu hizmeti 18 Bölge Kan Merkezi, 68 Kan Bağış
Merkezi, ve üç yüze yakın gezici kan toplama birimiyle yapmaktadır.

1980 yıllarında yapılan planlamada şehrimiz Düzce Bölge Kan
Merkezi ile irtibatlandırılmıştır. O günün şartlarında Bolu, Zonguldak, Bartın,
Sakarya

,Kocaeli, Bilecik illerimizin Düzce üzerinden hizmet alması
planlanmıştı. Günümüze gelince şehrimiz Tıp Fakültesi, Şehir Hastanesi, Eğitim
ve Araştırma Hastanesi, merkez ve ilçelerindeki devlet ve özel hastaneleri ile
bir sağlık üssü haline gelmiştir. Yılda 100 bin üniteye yakın kan ve kan ürünü
tüketmektedir. Bunun %80 ‘ini bölgesindeki kan bağışçılarından sağlamaktadır. Dolayısıyla
şehrimizde bölge kan merkezi olması düşünülmelidir. Şehir Hastanemizin açılışı
sebebiyle sağlık hizmeti veren birimlerimizdeki boşalacak uygun bir yerde böyle
bir imkanın planlanıp gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.

Sağlıklı günler dileğiyle.

Not:2019 – 2014 ve 2011 deki makalelerimde de bu konular
işlenmişti.