Günlük yaşamımızda karşılaştığımız çatışmaların, inatlaşmaların, iddialaşmaların, doğrucu davutluk yapmanın, küslüklerin, kırgınlıkların, başarısızlıkların, karamsarlıkların altında yatan en önemli sebep, genellikle 2 alternatifli düşünce yaklaşımıdır. İki alternatifli düşünce ve uygulama yaklaşımında, ya senin görüşün, ya da benim görüşüm; ya o ya da diğeri, ya ak ya da kara; inatlaşması vardır. “Anneni mi yoksa babanı mı çok seversin”, “Türk müsün, müslüman mısın” türünden sorular da iki alternatife işaret ederler. Anneyi de babayı da çok sevmek; hem Türklüğü hem de Müslümanlığı ile gurur duymak ise, 3. alternatif yaklaşımının sonucudur.
Halbuki 3. alternatif bunların çok dışında verimliliğe, etkinliğe, sinerjiye, enerjiye, birlikteliğe, büyütmeye, katkı vermeye yönelik, daha değişik ve güçlü bir paradigmadır. 3. alternatifte “Şu ana kadarki senin ve benim görüşlerimin dışında, ikimizin işbirliği ile, daha yeni, güçlü, faydalı ve etkin bir işbirliği üretimine var mısın? sorusuna cevap aranır. Mevcut bilinen ve üzerinde tartışma yürütülen ak veya kara görüşünün terk edilip, taraflarca gönüllü ve istekli olarak grinin bin elli tonu üzerinde başarılı çalışmalar yapmak için, sinerji ortaklığı oluşturmaktır. Şu ana kadar akla gelmeyen, ışık saçan, enerji fışkıran, yüzleri güldüren, mevcut pastayı büyüten, her iki tarafı da kazançlı kılan yeni fikir ve görüşlerin ortaya çıkarılması için işbirliği yapmaktır. Mevcutlarla uzlaşmak ve anlaşmak yerine, daha verimli ve etkin yöntemlerin üretilmesidir. Ormanın içinde ağaçların arasında kaybolmak yerine, en yükseğe çıkıp, muhatapla birlikte bütünü görerek, daha sağlam ve güçlü yeni yollar bulabilmektir.
3. alternatifin uygulanması; kişinin kendisinde, ikili ilişkilerde (özellikle eşler ve arkadaşlar arasında), gruplarda, mahallede, toplumda, hukukta, eğitimde, kültürde, öğrenmede, öğretmede ve paylaşmada başarı ile gerçekleştirilebilir.
1. Kişi kendi başına bir çıkmaza girdiği anda, bildiklerini uyguladığında işin içerisinden çıkamaz ise; yeni bir 3. alternatife ihtiyacı vardır. Demek ki, bilinenlerle mevcut sorunlar çözülememektedir. O halde 3. bir alternatif için, yeniden öğrenmeye, bilenlere danışmaya, işbirliği yapmaya, eksikler varsa tamamlamaya, yeni bir bakış açısı geliştirmeye ihtiyaç vardır. Yani şu ana kadar yapılan uygulamaların dışına çıkılarak, orijinal, yeni bir fikir ve eylemin üretilmesi gerekmektedir. Bunun için de kaliteli emek, düşünce, araştırma, uygulama, danışma ve paylaşmaya ihtiyaç vardır.
2. İki kişi arasında her hangi bir konuda anlaşmazlık çıkıyorsa; (iki arkadaş, anne-baba, iki kardeş, öğretmen-öğrenci, iki iş arkadaşı, doktor-hasta, patron-çalışan, iki meslektaş vb.) en büyük sebep, ikisinin de kendi görüşlerini muhatabına kabul ettirmeye çalışmalarındandır. İki alternatifli olan bu sürece (ya seninki ya da benimki) devam edilmesi, çözüm yerine çözümsüzlüğe ve problemlerin hızla çoğalmasına sebep olacaktır. Halbuki, her iki tarafın iddia ettiği görüşlerini dondurarak, işbirliği ve sinerji ortaklığı yaparak, şu ana kadar akla gelmeyen, daha yeni ve etkin bir görüş ve çözümü aramak için işbirliğine gitmeleri, 3. alternatifi bulma girişiminin başlangıcıdır. Uzlaşma ve anlaşma, 3. alternatiften farklıdır. Uzlaşmada, meseleyi büyütmemek için mevcut pastayı paylaşmayı kabul ederek geri çekilme ve belirli bir süre susma vardır. Ama içinde kazanamamanın bir burukluğu veya muhatabın daha fazla kazandığı endişesi hakimdir. 3. Alternatifte ise, geri çekilmeden ziyade, gönüllü ve istekli olarak şimdiye kadar ulaşılmamış daha güzele ve büyüğe ulaşabilmek için, güçleri birleştirerek, mevcut kaynakları çoğaltmaya yönelik işbirliğine gitmek vardır.
3. Hukukta tarafların hedefi birbirlerini dava ederek, kendini haklı ve kazançlı çıkararak, muhatabı yenme, onun kazancını azaltma ve onu cezalandırma hedefi, iki alternatifli yaklaşıma en güzel örnektir. Her iki taraf avukatları ve kendince delilleri ile, karşı tarafa hücum edecekler ve üstün çıkmaya çalışacaklardır. Davayı taraflardan birisi kazansa bile, katmerli bir maliyete girecek, mevcut enerjisi azalacak ve muhtemelen intikam hırsıyla yanıp tutuşan bir mağlup düşman kazanacaktır. Burada öfke, kin ve intikam duyguları depreşecek, sonucu baştan tahmin edilemeyen problemler üretilecektir. Halbuki, her iki tarafın, problemi çözmek için, üzüm yemek için, mevcut pastayı büyütmek için, iki tarafın da ilave zararlar görmemesi için, kazan-kazan sistemini uygulamak için, daha güzel, etkin ve verimli bir çözüm için güçlerini birleştirerek, 3. bir alternatif aramaları daha çözümcül ve rasyonel bir davranış olacaktır.
4. Toplumlardaki savaşlar, gerginlikler ve çatışmalar, iki alternatifli yaklaşımların sonucudur. Bunun içindir ki, savaşın galibi olmaz deniyor. Savaş ve her türlü çatışmalarda her zaman her iki taraf da kaybeder. Belki savaşı kazanan, kaybedenden daha az zarara uğrar ama, yine de önceki durumuna göre geriye gider.
3. alternatif ise, savaşı değil, her iki taraf için daha büyük kazanımlar elde etmek, yeni ve stratejik bir eylemi bulabilmek için, güçleri ve imkanları birleştirerek, işbirliği ve sinerji ortaklığını işaret eder.
5. Birbirlerine tamamen ters bir şekilde olan, eski dozerlerin yerine üretilen yeni eskavatörlerin, sobalar ve pervanelerin işlerini birleştiren klimaların üretilebilmesinin sebebi, 3. alternatif üretimine en güzel örneklerdir.
Kaliteli yaşamın en azılı hırsızlarından olan, inatlaşma, iddialaşma, kinneşme, öfkelenme, intikam alma, hiddetlenme, küsme, kalp kırma, kazan-kaybet, kaybet-kazan, mevcudu azaltma, parçalama, bölme, geriye götürme, vb. gibi negatif içerikli eylemler; tamamen dar görüşlülüğün ve iki alternatifliliğin ürünleridir. Bunların panzehiri olan 3. alternatif yaklaşımında ise, gönüllülüğe, istekliliğe, büyütmeye, çoğaltmaya, destek vermeye, kazan-kazan sistemine, daha güzele, yeniye, güçlüye, faydalıya, verimli ve etkin olana kucak açmak vardır.