Okullarda fen derslerinde ve iş güvenliği kurslarında mutlaka öğretilir: Yangın üçgeni. Yangın, şu üç şeyin bir araya gelmesiyle oluşur: Yakıt + Oksijen + Isı. Bu bileşenlerden biri olmazsa, yangın da olmaz. Basitçe formüle edilmiş, çok kullanışlı ve hayati bir bilgidir. Yangın deyimi; kontrolsüz, zarar verici, yıkıcı bir anlam veriyor. Bu açıdan bakıldığında formülümüz, zararlarından korunma amaçlı tedbirler geliştirmemiz açısından bize yol göstermektedir. Öte yandan ateş, insanoğlunun gelişimine çok büyük katkıları olmuş bir araçtır. Aynı formül, ateşi insanlık yararına kullanabilmek adına, nasıl kontrol altında tutabileceğimizin de ipuçlarını bize vermektedir. Örneğin, otomobillerimizde ayrı kanallardan motora ilettiğimiz bu üç bileşeni, kontrollü bir şekilde birleştirip, hareket enerjisini elde ediyoruz. Aynı otomobile yakıt dolumu yapılırken ateşle yaklaşma gafletinde bulunursak da yangın afetini.
Şimdi, kâinat kitabının yangın üçgeni bahsini okumaya çalışalım. Eğer kuraklık gibi tabii nedenlerle ortaya çıkmamışsa, tedbirsizliğin neden olduğu kazalar neticesinde veya kasıt güdülerek ortaya çıkar yangınlar. Kundakçı tabir ettiğimiz, kasıtlı olarak yangın çıkaran tipler vardır. Bu tipler ya artık kaybedecek bir şeyi kalmamış ya da “ya benimsin ya toprağın” noktasına gelmiş kişilerdir. Yangın yeri, içindekilerle kavrulsun, alan bana kalsın sakat mantığını taşıyan muhterisleri de unutmayalım. Bu canım ülke, iç – dış kundakçıların çıkardığı yangınlar neticesinde nice insanını kaybetti. Görünüyor ki, yeni yangınlar çıkarmak için ülkemin genç fidanları tutuşturulmaya çalışılıyor.
Muhterislerin kundakçılara sağladığı para, teçhizat, makam, fırsat gibi her türlü imkân bu işin oksijenidir. Sosyal ve yazılı – görsel medya, sokak, toplantı yerleri, kişilik hakları gibi alanlarda icra edilen her türlü tahrik edici eylem ve söylemler ise ısı bileşenidir. Geriye kaldı yakıt bileşeni. Yani yanacak olan gençler, aileleri, biz. İlk iki bileşen üzerinde bir tasarrufumuz varsa ne âlâ. Kontrol altına alabilir, ortamdan uzaklaştırabiliriz. Yok ise biz varız. Tutuşması beklenen. Yakıt yerine koydukları. Tutuşmayacağız. Serin kalacağız. Serinkanlılığımızı muhafaza edeceğiz. Yangın yerine dönmüş ülke ve coğrafyamızın kurtarıcısı olmaya namzetsek eğer, buz gibi soğukkanlı, vakur, saydam olmaya devam etmeliyiz. Biz yanmadıkça artırılan oksijen ve hararete rağmen hem de. Serin kalıp, yanmayıp ve yakmadıkça göstereceğimiz dayanıklılık, sadece hayranlık uyandıracaktır. Ateşin yakamadığı şeyden etkilenmeyecek insan var mı? Hiçbir kaynak sonsuz değildir. Belki erimeye başlayacağız ama, bu sadece yangının daha da çıkamaz hale gelmesine neden olur. Neticede bu oksijen ve hararet de çaresiz, sona erecektir.
Biz serin olalım! Bağrı yanmışlar, bizde söndürsün ateşlerini!