Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet!

98

Yüce Kur’an:
““Allah size, emanetleri mutlaka ehline
vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi
emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi
işitmekte, her şeyi görmektedir
.” (Nisa, 4/58)”

 

Hz. Ali: “Devletin dini adalettir.

 

Mehmet Akif
Ersoy:

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp
sövemem.

Devamla:

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta
ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte
yerim!

Adam aldırmada geç git! diyemem
aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar
kaldırırım
!”

 

Bunlara
benzer ayet, hadis ve şiirleri çoğaltmak mümkün. Mevzubahis eğer adalet
konusuysa tanıdık tanımadık, uzak veya yakın sevelim,  sevmeyelim kim olduğu önemli değil.

 

Tarih,
adaletsizlikle hükmedilmiş birçok mazlumun tanığı olmuştur. Bağdat’ta Hallac-ı Mansur, Fransa’da adaletin tecelli etmesi için uğruna
zindanlarda çile çeken ünlü yazar Emile Zola’nın Alfred Dreyfus  davası, İstanbul’da milli şehidimiz Kaymakam
Kemal Bey
gibi misalleri çoğaltabiliriz.

 

Belki başka
suçları vardır tanımam bilmem ancak, ismini Gezi davasından sıkça duyduğumuz
Osman Kavala Davası” da yukarıdaki
örneklerden birisi sayılacak kadar önem arzetmektedir.

 

Önceki
duruşmada mahkeme, Kavala’yı “Gezi Parkı Olaylarında” suçsuz buldu ve
hakkında beraat kararı verdi. Tutuklu yargılanan Kavala tam tahliye olacakken
“Casusluk” iddiasıyla dava açılıp tahliye olmadan tutukluluğu devam ettirildi.

 

En son
yapılan duruşmada mahkeme, Kavala’ya
“casusluk” suçundan beraat kararı verirken, beraat ettiği Gezi olayları
sebebiyle “cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs
” suçlamasıyla ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası verdi.

 

Gezi
Olayları davasının sonunda birçok siyasi ve hukuk adamı bu hukuksuzluğa karşı
sessiz kalmayıp tepkilerini dile getirdiler.

 

Konuşmayı
pek sevmeyen ancak bu hukuksuzluğa sessiz kalmayan Eski Yargıtay üyesi, Anayasa
Mahkemesi eski Başkanı ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet sezer tepkisini: “Gözyaşlarımı katledilen hukuk sistemi için
akıtıyorum
” diye dile getirmiştir.

 

Gezi Davası hukuksuzluğuna
karşı Meclis Gurup Toplantı salonunda tepkisini dile getiren İyi Parti Genel
Başkanı Sayın Meral Akşener ise: “1908’de
istibdata karşı koyan ruh neyse, Gezi de odur. 31 Mart’ta, meşrutiyeti yıkmaya
kalkışan darbecilerin, karşısında duran irade neyse, Gezi de odur. Demokrasi
için seferber olan, o günün Türk Gençleri neyse, ağacına, parkına ve heykeline
sahip çıkan, Gezi’deki Türk Gençleri de odur
” diye dile getirmiştir.

 

Her nedense
Sayın Akşener’in bu konuşması bazılarını çok rahatsız etmiş olacak ki, büyük
gaf yaptığını, derhal özür dilemesi gerektiğini istiyorlar.

 

Hâlbuki
yaptıklarından özür dileyecekler arasında sıralamaya koyacak olsak, Sayın
Akşener’in konuşması sıralamada yer almaz bile.

 

Sırf bir
yerlere selam çakmak için haksız eleştiride bulunmak, ne bulunana fayda sağlar,
ne de bulunulanı yaralar.

 

Unutmamalı
ki Tarih, gücünü bulunduğu makamdan alanı değil, makamına güç kazandıranları
yazmıştır.

 

Yaptıklarından
özür dilemesi gerekenler ise;

 

-2011
yılından bugüne Suriyeli, Afganlı, İranlı sığınmacıların Türkiye’yi istila
etmelerine sebep olanlar,

-Ege
denizindeki adalarımızın Yunanistan tarafından işgaline sessiz kalanlar,

-Türk
askerinin kafasına çuval geçirildiğinde nota verecek misiniz diye soran gazeteciye:
“Ne notası müzik notası mı?” diye dalga geçenler,

-Türk
askerine kumpas kurup, Ergenekon, Balyoz davalarıyla zindanlarda çürüten, bir
kısmının intiharına sebep olup genelkurmay başkanını dahi içeri atanlar,

-Çözüm
süreci, Habur, Dolmabahçe rezaletlerine zemin hazırlayanlar,

Yanlış ekonomi kararlarıyla Türkiye’nin
fakirleşmesine sebep olanlar.

-Şehit
kanlarıyla sulanmış mübarek vatan topraklarını kupon arazi fiyatına yabancılara
peşkeş çekenler.

 

Bütün şu
yukarıda saydıklarımı görmezden gelip Sayın Akşener’den özür bekleyen zevata
şimdi sormak isterim:

 

Bütün bunlar
olup biterken bunlardan da hesap sorup özür beklediniz mi veya bizim mi
haberimiz olmadı?

 

Ezcümle… kim
söylemiş bilemem ama sevdiğim bir sözle bitireyim yazımı. “Sesini değil sözünü yükseltmeli insan, zira gök gürültüleri değil, yağmurlardır
çiçekleri büyüten.”

 

Sağlıklı kalın.