Bilindiği üzere, son alınan yasak
kararları meyanın da Kafe ve lokantaların da kapatılmasına karar verilmiş
bulunmaktadır. Acizane kanaatime göre alınan bu yasak kararı son derecede vahim
bir hata olarak görülmektedir. Şöyle ki,
Kafe
ve lokantaların kapatılması neticesin de sayıları yüz binler ile ifade edilen, aşçı
ve garsonlar, ekonomik sıkıntının ve işsizliğin had safhada olduğu bir zamanda adeta
sokağa atılmış bulunmaktadırlar. Konulan yasakların ne zaman kalkacağı da belli
olmadığına göre, açıkta kaldıkları süre zarfında bu adamlar aile fertlerinin
geçimlerini nasıl temin edecekler. Kirada oturanlar kira paralarını nasıl
ödeyecekler. Dahası lokanta sahipleri kiralarını nasıl ödeyeceklerdir. Bu
soruların cevabını vermek her halde pek kolay olmayacaktır. Hâlbuki,
lokantacılar, masa ve sandalyelerini
fiziki mesafe kurallarına riayet etmek suretiyle, çok güzel bir şekilde tanzim
etmişlerdi. Bu cümleden olarak, bu arada lüzumuna binaen şu hususu da ifade edeyim
ki, benim lokantam olmadığı gibi uzaktan ve yakından lokantacılık yapan hiçbir
akrabam da bulunmamaktadır.
Bir
de şu husus var ki. Bilim Kurulu Üyeleri bir tavsiye kararı alıyor, Hükümet de
bu tavsiye kararlarına aynen riayet etmek suretiyle yasak kararları getiriyor.
Bilim Kurulu Üyeleri, hangi ilmi araştırmayı yaptıktan sonra, böyle bir tavsiye
kararında bulunuyorlar ki, bu hususu anlamak mümkün değildir. Amiyane tabirle
bana göre, davul Hükümetin boynun da tokmak Bilim Kurulu Üyelerinin elinde gibi
geliyor.
Diğer
taraftan her gün gazetelerde yasakları ihlal etmeleri sebebiyle
kendilerine ceza kesilen vatandaşların sayılarını okumaktayız. Bu sayılar az
bir sayı olmayıp, her gün en az
1500—2000 kişiye ceza kesildiği anlaşılmaktadır. Böylece, yasak kararlarının
konulduğu 20 Mart 2020 tarihinden itibaren bu güne kadar ceza kesilenlerin
sayısı çoktan bir milyonu geçmiş bulunmaktadır. Dün Kocaeli de yayımlanmakta
bulunan Özgür Kocaeli gazetesin de çıkan bir habere göre, sadece İzmit de bir
ay içerinde 8610 kişiye ceza kesilmiş. Bu cezalar az bir miktar da değildir.
Mesela, sadece sokağa
çıkma yasağını ihlal edenlere verilen ceza 3150.00 TL’dir. Memleketimiz
şartlarına göre bu para oldukça yüksek sayılır. Zira, bu miktar ortalama olarak
bir emeklinin bir aylık maaşına tekabül etmektedir. Ben, şahsen bu gibi durumlarda AK Parti’ye karşı bir
tuzak kurulma ihtimalinin olduğu endişesini taşımaktayım. Zira, cezalar bu şekilde verilmeye devam etiği müddetçe, korkarım ki,
AK PARTİ kendisine oy verecek kimse bulamayacaktır. Bir de şu husus var ki,
kamu oyunda bu kadar ses getiren bu cezaların vatandaşlar tarafından ödendiğinden
de pek emin değilim.
Yukarıda yazmış olduğum ve daha buna
benzer meselseler sebebiyle, AK PARTİYE karşı gayri memnunların sayısı her
geçen gün artmaktadır. Hâlbuki AK PARTİ
bakımından zaman gayri memnunların sayısını çoğaltmak değil, memnun olanların sayısını artırmak vaktidir. Bilindiği üzere, bu gün bazı mihraklar AK Parti’yi
iktidardan düşürmenin gayreti için de bulunmaktadırlar. Bu itibarla, AK Parti’nin rehavete
kapılmadan, kendisine kurulan her türlü tuzağı bertaraf etmesinde zaruret
bulunmaktadır.
Yukarıda bahsini etmiş olduğum hususların hiç
birisi benim şahsi meselem değildir. Bunları yazmamın yegâne gayesi, sade bir
vatandaş olarak hayatın içinden gördüklerimi ve bildiklerimi siz saygı değer
okuyucularım ile paylaşmaktan ibarettir.