Mehmet Çetin’in şiir
kitabının ismi Kaf Dağına Bakan Ayna, aynı ikinci şiir kitabı Sessiz Bir Gidiş
Gazeli (A Sanatlar Ankara 2021 Kasım) gibi. Nazım Hikmet’in dedesi Nazım Paşa
diyor ki “Be biz Osmanlıyız, biz de adam çoktur.” Bunu yaşayınca kendi kendime
mırıldandım “Be biz Kilisliyiz, bizde adam çoktur.” Gerçekten bizde adam
çoktur; Ruhi Efendi ve Celal Paşa 18., Fasiha Hanım 19. Yüzyıldan bu yana,
bize yansıyor şiirleriyle. Sadrazam Çakallı Ömer Efendi de devlet adamı olarak
öyle. Bir başka Devlet Adamı Nedim Ökmen’in divanı olduğunu çok kimse bilmiyor.
Mehmet Çetin’in hazırladığı Öğretmen
Şiirleri Antolojisi ve sonra Tanzimat’tan Günümüze Türk Şiir Antolojisi’ndeki
(4 cilt) Seyfettin Başçılar’ın şiiri akranlarıyla boy ölçüşecek kadar ilerde.
Onca Kilisli akademisyen, edip, alim, yazar, mütercim, bakan, kanaat önderi,
sivil toplum liderlerini say say bitmez.
Şair Mehmet Çetin’den Geriye Kalan
Benim aziz dostum Mehmet
Çetin (1956 Kilis-25 Kasım 2020 Ankara) bu isimlerden sadece bir tanesi.
İstanbul İTİA Basın Yayın ve Halkla İlişkilerden mezun. Yönelişler adında bir
kültür ve sanat dergisi yayınladı. Bürde Yayınevini kurdu. Türkiye Yazarlar
Birliği ve Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı ile Anadolu Mektebi
yönetiminde bulundu. Kültür Bakanlığı Cumhuriyet kitaplığı ve Vakıflar Genel
Müdürlüğü Yayın Kurulu’nda yer aldı. Uluslararası Köroğlu Kültür ve Sanat
Festivali’nin kuruculuğunu ve genel koordinatörlüğünü yaptı. Leyla adlı öyküsü
Mesut Uçakan tarafından filme çekildi. Diğeri de Lanet. Film ve senaryo
çalışmaları başta olmak üzere bazı eserlerinde Mehmet Ferit adını kullandı.
Uzun yıllar Türkiye Demir Çelik İşletmeleri ve Türkiye Kalkınma Bankası uzman
basın müşaviri olarak çalıştı. Emekli olunca (2011) işçi sendikalarında basın
müşaviri, danışman, dergi editörü olarak görev yaptı.
Birlikte Mehmet Akif Ersoy ve
İstiklal Marşımız hakkında iki kitap hazırladık. Doğumunun 100. Yılanda Necip
Fazım Kısakürek adlı eseri Kültür Bakanlığınca yayınlandı. Son olarak Öz Orman
İş Sendikası’nda Genel Sekreter Yardımcısıydı. Ankara’da bir süredir ilik
kanseri tedavisi gördüğü hastanede yakalandığı kovit 19 virüsü nedeniyle 64
yaşında vuslata erdi. Hasta yatağında bile 200’e yakın yerli yabancı müellife
ulaşarak benim için hazırladığı “Bir Fikir Emekçisinin 75 Yılı; Mehmet Cemal
Çiftçigüzeli Armağan Kitabı”, nehir söyleşini tamamladı ama yayınını görmeden
dünyaya ve hepimize veda etti.
Bir Derviş Ve Bir Filozof
Mehmet Çetin fikri derinliği,
entelektüel birikimi olan bir aydınımızdı. Kültür adamımızdı. Sinemada,
romanda, antolojilerde ve şiirde önde olan bir derviş ruhlu, filozof
yaklaşımlı, bilge donanımlı mütevazi bir kıymetimizdi. Mütevaziliğinden çalışmalarından
pek bahsetmezdi. Zaten şiirleri de bu yüzden ortada görülmedi. Sonra insan
odaklı iki kocaman eser ortaya çıktı. Çünkü Mehmet Çetin’in sessiz ama derinden
derine insana dair söyleyecekleri vardı.
Sessiz Bir gidiş Gazeli’nde
“Beni doyuran toprak, bana acıkır bir gün/ Hayat bir emanet mi, kısa bir nöbet
midir?” diye derin bir sorunun cevabını arar. Mehmet Çetin yaşanmışlıklarını
“Aynaya bakmadım bir daha /Arkama bakmadan aldım götürdüm kendimi/ Kendimi ve
kendilerimi/ Geceye katılmış gölgeler gibi” diyerek anlatır. Zaman zaman da
kendi kendisiyle dalga geçerek “En bilgiç insanların meclisinde/ Görülmemiş
inciler dizerim/ En kaba ipliklere” der. Bunu ironik bir dille söyler, bir
yerde hayatı sorgular, düşünceyi cas cavlak terk eden hayatını seyreder. Sonra
anlatmayı sürdürür “Ey tarihsiz, masalsız, menkıbesiz/ Ey kıssasız hayat/
Gerçekçi ve hakikatsiz ömrümüz/ Ve ölümümüz ey!” Hafızasız göz yaşlarımız/
Yetmez / Düşecek hava, su, toprak bulamayan cemrelerimiz/ Ey sazından ayrı düşmüş
türkülerimiz/Yüreği ve telleri kırık sazımız ey”
Mehmet Çetin insan konu
olunca bir felsefe hocası gibidir dizelerinde. Hep Kaf Dağına ayna tutar
böylece. Varı, yoku, boşu doluyu, kargaşayı yani hayatın her yanını sorgular,
gerçek hazineyi bulmaya çalışır. İşte bu masal ancak kendimizindir.
Hikmet Aynası’nı didik didik
eder “Aynaya baktığımda/İsyan ediyordu ayna ilk defa/ Yürekleri sağır eden bir
sükutla/Aynaya baktığımda!” Bir başka şiirinde ise “Ellerini yaralarımızın
üstünde gezdir/ El değmemiş yerlerinde gezdir evrenimizin/ En çirkin yerlerinde
yüzümüzün/ Deşilmemiş çıbanlarımızda kimsenin fark etmediği/ Cam kırığı
hatıralarımızda/ En yetim yerlerini sıvazla bahtımızın” derken bunu hayata ve
masala dair bir son ve başlangıç olarak değerlendirir.
Olmazsa Olmaz Mekân
Kazanımlarını ve geldiği yeri
tek başına sıkıntıları göğüsleyerek gelen Mehmet Çetin’in Başkentte olduğu gibi
Kilis’te de en yakın dostları yine aynı şekilde derin yaraya merhem olmaya
çalışanlardır, üretenlerdir, düşünen adamlardır; Mahmut Kaçarlar, Abdulhamit
Tektuna ve Mehmet Yandak, rahmetli Nihat Ferah ve Mehmet Özköylü’dür. Proje
üretmekte mahirdir Mehmet Çetin. Memleketine geldiğinde ilk işi sorunları ve
yapılması gerenleri müzakere etmekti. Kilis Ansiklopedisi ve Yeni Bir Kilis
Tarihi Mehmet Çetin’in projesiydi. Kilis’i yönetenlere takdim etti. Onlar geri
dönmediler!. Mehmet Çetin Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz
Coşkun’un davetiyle Necip Fazıl Sempozyumu için geldiğimizde yabancı konuklarla
birlikte bir Kilis turu düzenledi. Mahmut Kaçarlar mutfak kültürümüz ile katkı
verdi, konuk etti. Ülkemizin ve toplumumuzun, şairimizin yüreğindeki yerde
Kilis olmazsa olmazdı. Belki de bir Kilis Ansiklopedisi ısrarı bu yüzdendi.
Mehmet Çetin nurlarda uyusun. İyi ki dostum, arkadaşım, bir parçamdı.
Biliyorum Kilisli Şairler ve
Yazarlar Derneği’nin Kilis Kültür ve Edebiyat Dergisini görse çok sevinecekti.
Hata kaynak ve kadro salık veren projesini yönetime yansıtacaktı. Değerli
şairimiz Mustafa Alpaydın aradığında böyle bir düşünceye kapıldım. 1960’lı
yılların başıydı. Mercidabık Zaferi törenleri çok resmi geçiyor, topluma
yansımıyordu. Dr. Mehmet Münip Münipoğlu ile birlikte Gaziantep Valisi Salih
Tanyeri’ni ziyaret ettik. Ben lisede okuyorum. Mercidabık projemizi anlattık.
Dikkatle dinledi. “Size katkı verelim, ancak önce Mercidabık Zaferini Yaşatma
ve Dayanışma Derneği diye bir sivil toplum kuruluşunu hayata geçiriniz. Mevzuata
göre verilecek kaynağı derneğin amacı doğrultusunda faturalı olarak yayın,
etkinlik, konser vs biçiminde harcarsınız” demişti. Mercidabık Dergimiz de
böylece yayınlanmıştı. Artık öyle yöneticiler ve Mehmet Çetin gibiler fazla
yok. Ama şairlerimiz, yazar ve alimlerimiz, ediplerimiz, aydınlarımız hala var.
Neden olmasın ki? Be biz Kilisliyiz Bizde adam çoktur.