Kadınlar Günü (2)

69

Bu asil, bu temiz kadın, hayatta olduğu müddetçe

Bir başkasıyla evlenmedi, tek kadınla yetindi.

Böylece bizlere örnek oldu.

Başka mesele yokmuş gibi -genelde-

Kadın üstüne kadın almayı yani çok eşliliği

Çok elzem görenlerin kulakları çınlasın.

Nitekim Hz. Hatice’nin sağlığında,

Hz. Peygambere çok cazip teklifler yapıldığı hâlde

Hiçbiri ile evlenmeye yanaşmadı.

Hz. Hatice’yle yetindi.

Onun üstüne başka bir gül koklamadı.

Onu ikinci plâna itmedi.

Tek eşli olmasına gölge düşürmedi.

Ona verdiği değeri,

Yaşadığı sürece devam ettirdi.

Bilindiği üzere iklim icabı Arabistan’da küçük yaşta,

Erken çağlarda evlilik çağı başlar.

Hz. Muhammed ise Arabistan şartlarına göre çok geç evlenmiştir.

Gençliğin en coşkun zamanlarını bekâr olarak geçirmiştir.

Bunda en büyük faktör / etken,

O’nun asla nefsi peşinde koşacak bir insan olmamasıdır.

Nitekim Hz. Hatice, hayatta kaldığı sürece kimseyle evlenmedi.

Sevgili eşi öldüğü zaman ise Hz. Muhammed elli yaşına gelmişti.

Binaenaleyh bundan sonraki evliliklerinde

Nefsin payını aramak boş ve yersiz bir çabadır.

Çünkü bu evlilikler siyasîdir.

İçtimaî / sosyal istikrar ve düzeni sağlamak içindir.

Toplumsal amaç güden zarurî evliliklerdir.

Hz. Hatice ile evlendikten sonra

Biraz genişliğe kavuşup rahat etti ise de,

Eski sade yaşayışını asla terketmedi.

İsraf, gösteriş ve lüksten uzak durdu.

Dünya malına kalbinde asla yer vermedi.

Dünyayı, kesben yani çalışmamak şeklinde değil, kalben terketti.

Yeni servetinden ise ancak hayır yaparken faydalandı.

Hz. Haticenin ticarî faaliyetlerine hiç karışmadı. Servetine el koymadı.

Hz. Haticeyi eş olarak gördü, aşçı olarak değil.

Hayat arkadaşı olarak gördü, hizmetçi olarak değil.

Evin iç direği olarak gördü, sığıntı ve eksik etek olarak değil.

X

Etti Haticeyi baş tacı.

Ona tattırmadı hiç acı.

 

Oldu ona Hatice hep baş danışman.

Kırmadı onu Peygamber hiçbir zaman.

 

İşte, İslâmın kadına verdiği değer:

Ey insan, bu sese iyice, kulak ver.

 

 

Önceki İçerikSeviyesizliğin ve Ahlaksızlığın Bu Kadarı
Sonraki İçerikKlâsik Türk Musikisi
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.