Kamuoyu herkesin bir ferd-i vâhid, tek bir şahıs gibi;,
Aynı fikir, aynı zikir, aynı görüşlerde birleşmesi;
Çözümünü istedikleri şeyi hepsinin birden
Ve topluca dile getirmesidir. Çünkü:
“Şimdi hâkim şahıs değil, efkâr-ı amme(dir).”
Yâni söz sahibi olan şahıs değil kamuoyu’dur.
Şahs-ı mânevîdir.
Madem ki problemin sahibi şahs-ı mânevîdir.
Mâdem ki artık soru soran kamuoyu’dur.
Yâni şahs-ı mânevîdir.
Öyleyse insan; onun çeşidinden
Yâni kamuoyu türünden bir şahs-ı mânevî,
Yâni bir tüzel kişilik görmek ister.
Karşısında cevap verenin de soran gibi,
Şahs-ı mânevî olmasını temennî eder.
Çünkü fert fertle, karşı karşıya geldiği gibi,
Kamuoyu da kamuoyu’yla karşı karşıya gelmeli.
Kamuoyu’nun sorularına, onun cinsinden bir başka kamuoyu
Yâni halkın müşterek sesi, halkın ortak fikir
Ve duygusu cevap vermelidir.
Yoksa soranla sorulan bir cinsten olmazsa,
Birbirinin lisanını anlamazlar.
Zira şahs-ı vâhid, tek bir şahıs;
Şahs-ı mânevîyi yâni kamouyu’nu kandıramaz
Ve tenvîr edip aydınlatamaz.
Demek ki aziz okur!
Demokratik ortamda kişiler,
Teke tek karşı karşıya gelmiyor.
Yersiz sürtüşmelere yol açılmıyor.
Aynı fikir ve görüşlerin ortak sesi olarak
Kamuoyu oluşturuyorlar.
Bunu çeşitli basın organlarıyla yayıp savunuyorlar.
Karşıt kamuoyu da fikirlerini aynı şekilde ortaya koyuyor.
Âdeta sanal âlemde, her fikir ve görüş kendisine,
İstediği kadar geniş bir alan buluyor.
Bu nâmütenâhî / sonsuz sanal alan; fikir ve reylerin;
Birbiriyle tanışıp görüşmesine, büyük olanak sağlıyor.
Büyük bir fikir alışverişine imkân tanıyor.
Herkesin istediği, seçeceği yerde olmasına imkân veriyor.
Kişilerin ve toplumların somut olarak
Karşılaşmalarını önlüyor.
Sürtüşmelere yer vermiyor,
Kavgalara engel oluyor.
Barış ve güven ortamının devamını sağlıyor.
İşte bütün bunlar:
“Kamuoyu” ve “şahs-ı mânevî” denen
Sanal alanın; insanlara sunduğu, insanlara sağladığı
Güzel bir anlayış ve hoşgörü buketidir.