İyi Gidiyor mu?

108

Türk siyasetine eğer biraz ilgiliyseniz Türkiye’deki havanın son 3 senede ciddi şekilde döndüğünü gözlemleyebilirsiniz. Bu değişime farklı farklı yönlerden yaklaşarak farklı açıklamalar getirmek mümkündür. Köhne bir iktidarın varlığı süregelirken değişen dünyanın ektisi altında büyüyen yeni bir gençliğin gelmesi önemli bir etkendir. Dünyanın genelinde özgürlük, eşitlik, adalet gibi belli başlı kavramların giderek daha derin anlamlar kazanması da göz ardı edilemezdir. Dünyanın teknolojik gelişmelerin neticesinde kocaman bir köy haline gelmesini de unutmamak gerekir. Bu değişim rüzgârının üzerine düşünürsek daha başka epey faktör sayabiliriz ama ben bu değişim ateşini yakan aktöre değinmek istiyorum bu yazımda. Uzun bir zaman sonra köşemde İYİ Parti’yi ağırlayalım diyorum…

3,5 senedir köşe yazarlığı yapıyorum ve 2,5 senedir de İYİ Parti hareketinin bir mensubuyum. Objektif olacağıma dair kendime söz verdiğim için kendi partime hiçbir zaman iltimas geçmedim. İYİ Parti’nin kalemşorluğunu da asla yapmadım, yazılması gerektiğinde partimi öven yazıları mutlulukla yazdım yeri geldiğinde de hataları çekinmeden dillendirdim. Düzenli olarak yazılarımı okuyanlar da bana bu konuda hakkımı teslim edeceklerdir. Bir insan iki farklı statüyü üstlenebilir ve bu çok da doğaldır, bir kimse aslında aynı anda hem köşe yazarı hem de bir partinin üyesi olabilir. Fakat maalesef ki son dönemde kimileri ona buna yaranabilmek için, onun bunun gönlünü hoş tutup bir partide veya devlette yağlı ballı makamlara konmak için bu işleri birbirine bulaştırıp rezil ettiler. Kalemlerini amaçlarından saptırıp altın detektörü olarak kullanmaktan utanmadılar. Söylemek isterim ki ben zinhar kalemimle altın aramıyorum, doğru bildiklerimi savunmaya gayret ediyorum. O yüzden yazdığım bir yazıdan veya yazacağım bir yazıdan zerre kaygı duymuyorum. Beni üzecek tek ama tek husus birilerinin kalbini istemeden kırmak, birileri hakkında istemeden yanlış değerlendirmelerde bulunmak olur ve bu olursa da özür dilemekten bir an bile tereddüt etmeyeceğimden emin olmanızı isterim.

Pek çok kez yinelediğimi bir kez daha yineliyorum, İYİ Parti Türkiye’deki değişim ateşini yaktı. AKP’nin kendisini dev aynasında gördüğü günlerde, eline sopayı alıp konuşmaya kalkanların kafasına tak tak vurduğu dönemde gidişata dur demek için yola çıktı. İlerde o günlerden bahsedildiğine adımın İYİ Parti’yi kuranların arasında anılacak olması beni fevkalade mutlu ediyor. O günlere gidersek hatırlarsanız İYİ Parti kurulurken Atatürk ilkelerinin savunucusu, özgürlükçü, milliyetçi, ilerici ve herkesi kucaklayacak bir merkez partisi olma idealini taşıyordu ya da en azından bu niyetin hâsıl olduğu anlatılıyordu. İYİ Parti kurulana kadar CHP’nin organizasyonlarında gönüllü olarak yer almış, CHP’nin duruşunu takdir etmiş ve CHP’yi desteklemiş bir birey olarak İYİ Parti’ye kurucu üye olarak katılmamada işte bu ideal belirleyici olmuştu. Ülkede değişimin acilen gerçekleşmesi gerektiğini, AKP’nin acilen yolcu edilmesi gerektiğini savunuyordum ama bunu CHP’nin bazı nedenlerden dolayı başaramayacağını düşünüyordum. İYİ Parti’nin bu işi başaracağına dair umutluydum ama meğer Polyanna’da Çerkeslik varmış ve ben Polyanna ile uzaktan akrabaymışım…

 İYİ Parti kurulurken bambaşka siyasi geleneklerden çıkmış insanlar bir araya geldi ANAP’lılar, DYP’liler, DSP’liler, CHP’liler, AKP’liler ve tabii ki ülkücüler. Bu geleneklerin en baskın olanı ülkücü gelenekti, kendisini ülkücü olarak tanımlayan köklü bir kitle önce Meral Akşener’in MHP genel başkanlığı için sonra da yeni parti için önemli fedakârlıklar yaptı, bunu sanıyorum kimse inkâr edemez. Bunu nasıl inkâr edemiyorsak sadece ve sadece ülkücü kadroların çalışmalarıyla tam anlamıyla bir başarıya ulaşamayacağımızı da inkâr edemeyiz diye düşünüyorum. Eğer yalnızca ülkücü gelenek Türkiye’yi o kocaman bayram sofrasının etrafında birleştirmeye yetseydi MHP’nin tarihinde aldığı en yüksek oyu %18 olmazdı. Partide bulunduğum ilk günden beri bana partiye dair düşüncelerim sorulduğunda bu konuya dikkat çekmeye çalıştım. İYİ Parti’nin hedefi bir şekilde barajı geçip mecliste grup kurmak olmamalı, her zaman büyük oynamalı ve diğer partilere kıyasla daha kapsayıcı olmalı dedim. İYİ Parti asla güncelleme almış MHP olmamalı küçük olsun ama benim olsun minvalindeki hastalıklı düşüncelerden uzak durmalıyız dedim.

 

Bunu sadece ben söylemedim analistler ve anketörler benim söylediklerimi doğrular nitelikte değerlendirmeler koydular ortaya. Kıymetli İskender Öksüz hoca, 2018’deki Afyonkarahisar çalıştayında bu konuya uzun bir konuşmayla değindi. Üzülerek söylemeliyim ki bu söylenenleri ciddiye alan pek kimseler olmadı, olamadı. Bugün İYİ Parti tepedeki lüzumsuz tepişmelerin altında eziliyor, partinin başarısı ikinci plana atılıp şahısların koltuklarını koruması uğuruna yakışıksız adımlar atılıyor. İşin en şaşırtıcı kısmı ise garip iktidar kavgalarının doğurduğu sıkıntılar yüzünden MHP’den ayrılan, MHP’de düşündüklerini yüksek sesle söylemeye başladığı için düşmanlaştırılarak partiden ihraç edilen ülkücülerin bugün İYİ Parti’de başkalarına karşı aynı tavrı ortaya koyması oluyor. Parti içi demokrasi fukaralığı çekildiği için partilerinden ayrılanlar, bugün yeni kurulan sicili tertemiz İYİ Parti’de parti içi demokrasi kisvesi altında hiç de şık olmayan uygulamalara imza atıyor. Evet, bu parti müthiş zorluklarla kuruldu vaktinde miting yapmak için para lazım olduğunda cebindeki 20 liranın 15 lirasını düşünmeden ortaya koyan bir liseliydim ben. Yokluktan eldeki bayrakları teşkilatlar arasında paylaştığımız, saatlerce alanları süsleyip ekmek arası peynir yediğimiz günleri yaşamış bir İYİ Partiliyim ben. Bu imkânsızlıklar ilk başlarda kurumsal kimliğin oturtulmasını zorlaştırıyordu ve bütün partililer bunu anlayışla karşılıyordu ama bugünkü tabloda İYİ Parti ahbap çavuş ilişkilerinin örümcek ağı tarafından sarmalanmış durumda. Belli makamlarda bulunanlara yakın duranlar baş tacı ediliyor, ‘’Ne oluyoruz efendim, nereye gidiyor bu yolun sonu ?’’ demeye kalkanlar da hemen ötekileştiriliyor. İlk olağanüstü kurultayımızda neredeyse 40 bin kişiyi Ankara’da toplamışken bugün ilçe kongrelerini yaparken 500 kişilik salonları dolduramıyoruz sormak isterim bunun farkında mıyız?

İYİ Partili her üye bu partinin bu topraklara iyilik getirmek için kurulduğunu kulağına küpe etmeli, hiç kimsenin bu niyetten değerli olmadığını zinhar unutmamalı. Bu parti memlekete aydınlık getirmek için kuruldu ufak bir grubun al gülüm ver gülüm anlayışıyla partideki koltuklara çökmesi için doğmadı, bunca kavga 3-5 kişinin başkancılık oynaması için edilmedi. Gidişat iyi olmasa da memleketimizin halen İYİ Parti’ye ve onun çalışmalarına ihtiyacı var, İYİ Parti’nin ulusa hizmette üstleneceği hayati görevler var. İYİ Parti’nin sahip çıkılmaya, sahipsiz bırakılmamaya ihtiyacı var. Bu yüzden İYİ Partililer olarak her birimiz tutumlarımızı gözden geçirmekle mükellefiz. Mesela yolları ayırdığımız insanların arkasından ‘’bağırsakları temizliyoruz’’ gibi çirkin yorumlardan uzak durmalıyız. Hatta uzak durmakla kalmamalı bu hareketi nasıl daha da büyütebiliriz diye kafa yormalıyız. Bir kişinin gidişi 200 bin kişinin canını yakmaz deyip kendimizi gazlamak yerine tam büyümemiz gereken anda neden birilerini kaybediyoruz diye samimi muhasebeler yapmalıyız. Anketlerde %23 İle başlayan İYİ Parti’nin nasıl bugün bir partiyle ittifak kurmadan meclise dahi giremez vaziyete geldiğini aynaya bakıp sorgulamalıyız.

 

İYİ Parti başak kokulu emeğin, hasret yüklü alın terinin sarı saçlı asi çocuğudur. Türk siyasetine nefes aldıran, kara bulutlar arasından güneşin selamını taşıyan bahar kokulu yağmur damlasıdır. Tüm hatalara rağmen hala yaşıyorken, tüm bu olanlara rağmen hala şansımız varken payımıza düşeni yapmak zorundayız. Bunu bizleri umut bilip emekli maaşından artırdığı 100 lirayı Meral hanımın eline tutuştururken ‘’Memleketi kurtar kızım!’’ diyen şehit annelerine borçluyuz. Başımızı yastığa koyduğumuzda rahat uyuyabilmek için, ülkede yer yerinden oynarken ‘’Ben üzerime düşeni yaptım !’’ diyebilmek için vicdanımıza ve benliğimize borçluyuz bunu.

Tüm İYİ Partililerden özellikle de İYİ Partili yöneticilerden rica ediyorum lütfen hakkaniyetli olun ve sorun artık şu soruları kendinize!

Ne yapıyoruz efendim, nereye gidiyor bu yolun sonu?

Nedir bu saçma sapan işler?

İyiye gidiyor mu haller?

İYİ Parti iyi gidiyor mu?

Sorun artık şu soruları!

Yoksa korkarım bir daha kimse size soru falan sormayacak.

Yoksa korkarım bir daha kimseye cevap vermeniz gerekmeyecek.

Yoksa korkarım sessizlik ölüm gibi çökecek partiye…