“İsyan Ahlâkı” ve İsyan Felsefesi – II

98

Yaşamayı seçmekle başlıyor aslında isyan. İlk nefes, ilk çığlıktır ve isyanın varlık bulmasıdır dünyada. İnsan yaratılış gayesini ister sezgi yoluyla, ister bilgi yoluyla, isterse taklit yoluyla bularak inancını oluşturur. Oluşturduğu bu inanç pasiflik haliyle kalırsa kendine, toplumuna esir olacak ya da isyan ederek özgürlüğünü kazanacaktır. Ya inanıp iman ederek özgürlük savaşçısı olacak ya da esirliği kabul edip keşkeleriyle imansız ölümünü bekleyecektir.

Benim menzilimde isyan sonsuzluğa açılan kapının anahtarı, yokluğa duyulan özlemin adıdır. Aslında kelime- i tevhiddir isyanın ve insanlığın özeti.

“Lâ” ile isyan eden insan tüm varlıkları, tüm duygu ve düşünceleri inkâr ile başlar yolculuğuna. Âdem’in isyanını da barındırır içerisinde, kendi nefsinin ve düşüncelerinin arzu ve hayallerinin kuruntusunu da. Tüm değer yargılarıyla örülen esaret duvarlarına vurulan büyük darbenin Bismillah’ıdır “lâ”. İsyanla başlayan “lâ” imanın anahtarı oluverir bir anda. Tüm benliği varlık bulur isyanda ve yaratılışındaki isyanı ile tüm varlığı ve benliği ile olabildiğince özgür atılıştır ileriye doğru. Varlık sahasına düşen irade Allah’ını bulur sezgileriyle ve varmak istediği menzil oluverir bir anda “lâ”. Artık isyanın hecesi olmaktan çıkmış sonsuzluğun ve imkânsızlığın hecesine dönüşüvermiştir.

Menzil sonsuzluk, varmak imkânsızlık olsa da talip oluverir bu kutlu yola insan.  Ne kutlu bir yol; varamayacağını bile bile iman hareketiyle ve şuurla yürümek. Tüm zorluklarla dolu bu yolda mutluluk;  zevkte, iyi ve güzelde değil acı ve ıstırapta ve isyandadır.

Her bir isyan yeni bir iman hareketiyle varlık sahasına fırlayacak ve sonsuzluğa giden yolda yeni kapılar, yeni menzillere ulaştıracaktır. Bu hareket beyhude kanat çırpışları sanılmasın sakın. Dedik ya; hür bir seçimin varlık sahasına çıkışıdır isyan. Tam bir şuur hali ve bilinçli yapılan eylemin adıdır isyan.

Kutlu bir savaşın ilk kıvılcımıdır artık. Sadace bir kişinin ruhunun yangın yerine dönmesi de yetmez. Tüm varlık sahası yangın yerine dönmeli, iyi – güzel, acı – tatlı; her ne var ise hepsinin ötesindeki varlıkta yangınını söndürmeyi dilemektir isyan.

Ve bir bayrak yarışının adı.. Bitmek tükenmek bilmeyen, nesilden nesile, milletten millete, ruhtan ruha koşarcasına kendisiyle yarışan, toplumları aşan bir harekettir isyan.

Yokluğa duyulan özlemdir. Kendi varlığına da isyanı gerektirir; hiçlik makamına duyulan susuzluktur isyan. En çok susuzluk çekenler en güçlü olanlar, ruhlarını bir mancınıkla fırlatırcasına fırlatabildiler sonsuzluğa ve yoklukta varlık bulacaklarını anlayanlar yeni bir boyutta yaşamaya başlarlar.

Ulûhiyetten ubudiyete geçiş kapısına varan insan, varlık sahasından çıkıp tekrar yokluğa dönüş hareketini tamamlamış, menziline varmıştır. Varlığın tek bir Zâta ait olduğunu anlamak insanlık şuurunun en üst makamıdır. Ve anahtarı isyandır.

Tam bir şuurla söylenecekse tekraren “Bizim Allah’ımız isyanın Allah’ıdır“. Ve bu bir ahlâk meselesidir.