İstifa mı? O da Ne?

72

İstifa mı? O da Ne?

Her şeyi anlıyorum.

Tayyip ERDOĞAN, Cumhurbaşkanı olmak için 1,5 yıldır her şeyi göze almış bir psikolojide.

Ne olursa olsun, neye mal olursa olsun, ülke nereye ve nasıl giderse gitsin, insanımız hangi bedelleri öderse ödesin, yeter ki, Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olsun.

Abdullah Gül, ben Cumhurbaşkanı adayı değilim demediği müddetçe, Tayyip ERDOĞAN’ın bu psikolojisi daha katmerlenerek devam edecek.

Bunları anlayabiliyorum da, hatta bir yıldan beri yaşananları bu ölçüden hareketle önceden tahmin de ettim bile.

Ancak, anlayamadığım, son olayda adı yolsuzluk iddialarına, rüşvet iddialarına karışan kişilerin hâlâ görevlerine devam etmeleri, hatta iddiaları araştıran kişiler hakkında karar verecek makamlarda oturmaya devam etmelerini anlayabilmek mümkün değil.

Bir de çıkıp, ülkenin ekonomisi bu operasyonla zarar gördü, ülkenin itibarı bu yayınlarla zarar gördü demiyorlar mı…

İnanın, bu yazıları okuduğum zaman, bu sözleri işittiğim zaman, acaba diyorum rüyada mıyım?

Ülke ekonomisi, ülke itibarı yolsuzluk iddialarına sahip çıkılınca mı zarar görür, yoksa, bu iddiaların sonuna kadar araştırılmasını isteyince mi zarar görür?

Bakın son birkaç günde dünyada yaşananlara…

İspanya’da iktidar partisi genel merkezi polis tarafından 14 saat arandı. İspanya Başbakan’ı polislere görevlerini yapmalarından dolayı teşekkür etti.

Bu mu itibar, bizimki mi itibar?

2020 Olimpiyatlarını Tokyo’ya kazandırmakta önemli rol oynayan Tokyo Valisi, bir hastane projesi için rüşvet aldığı iddiaları üzerine hemen görevinden istifa etti.

Bu mu ahlaki, yoksa bizimki mi? Hangi ülkenin, hangi milletin itibarı artar? Japonya’nın mı, bizim mi?

Uruguay Ekonomi Bakanı Fernando LORENZO, devlet havayolu şirketinin satış ihalesinde usulsüzlük yapmakla suçlanıyordu. Masumiyetini kanıtlamak için koltuğunu bıraktı. Devlet Başkanı Jose MUJICA, bakanın ahlaklı davranışını överek,” mahkemeden masumiyet kararı çıkana kadar bakan arkadaşımızla hükümetimizin ilişkileri sona ermiştir” dedi.

Hangisi daha vicdani, soylu ve doğru? Bu davranış mı, bizimki mi?

Yunanistan’da polisler, sahte plakalı ciple dolaşan eski bakan Mihail LIAPIS’i gözaltına aldı. Yunanistan Başbakan’ı kendi partisinden olan bu bakanı gözaltına aldığı için, görevlerini yaptıklarından dolayı polisleri kutladı.

Hangi davranışın arkasında durulur? Bizim Başbakan’ın mı,  Yunan Başbakanı’nın mı?

Dünyada hangi akıl, vicdan, ahlak, inanç, kutsal değerler aynı dönemde yaşanan yukarıdaki örneklerle, bizde yaşananların birbirine uygun olduğunu söyleyebilir.

Bu ülkelerde, iddialarına maruz kalanların da bir çevresi yok mu? Onların kafası çalışmıyor mu? Çete, mete, dış güç operasyonları falan diyerek kamuoyunu yanıltmak yolunu tercih etmeyi bilemezler mi? Oralarda egemen güçler oyun oynamıyorlar m?

Ama, fark şu: Orada kimse işin sonundan korkmuyor çünkü.  Anladınız mı? Damda gezeri miyav der, bilin bakalım bu nedir dedi ya Deniz Feneri savcısı, sanık durumuna düşünce. İşte mesele budur.

Yoksa, dış güçlerin her istediğini bugüne kadar fazlasıyla yerine getiren bir kişiye ve bir gruba karşı bu operasyonun yapıldığı doğruysa eğer, susmasını da bilecek ve çekilmeyi becereceksin. Yoksa illa ben olacağım dersen, seni getirenler götürmesini debilirler.

İşin esas özeti şudur:

BİR YERLERE, KİMSENİN VERDİĞİ, BAĞIŞLADIĞI DESTEKLERLE GELMEYİ TERCİH ETMEYECEKSİN. BÖYLE GELİRSEN, GİT DEDİKLERİNDE DE GİTMEYİ GÖZE ALACAKSIN.