Kurban Bayramı öncesinde eşimle birlikte 8 günlük İspanya turuna katıldık. İspanya’da gördüklerim ve orada edindiğim bilgilere ilaveten biraz da araştırma yaptım. Ve İspanya Penceresinden Türkiye’ye bakmanın gerekli ve faydalı olacağı kanaatine vardım.
İspanya’nın yüzölçümü Türkiye’nin yaklaşık üçte ikisi kadar. Nüfusu ise yaklaşık 47 milyon olup, Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısı kadar.
Buna karşılık İspanya bizden ekonomik olarak (GSYİH) yaklaşık %50 daha büyük ve halkı bizden 2-2,5 kat daha zengin. (Kişi başına milli gelir İspanya’da 35.100 USD Türkiye’de ise yaklaşık 15.000 USD)
İspanya dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında 14-15. Sıralarda iken Türkiye 16-19. Sıralarda geziniyor. Fakat aramızdaki fark büyük, İspanya 2024 itibarıyla GSYH büyüklüğü itibarıyla Türkiye’yi yaklaşık %50 farkla geride bırakıyor.
Gezdiğimiz şehirlerde bu zenginliğin yansımasını gözlemledik. Gördüğümüz bütün şehirlerde düzen, geniş caddeler, büyük parklar, temizlik dikkat çekiciydi. Nadiren trafiğin sıkıştığı, her tarafında sanat eserleriyle karşılaşılan İspanya şehirlerinde gecekondu benzeri yapılaşma hiç yok. Tabii ki insanların bizden daha mutlu olduğu hemen belli oluyor.
Ekonomide hemen göze çarpan iki alan turizm ve tarım. İspanya yıllık 100 milyona yaklaşan turist sayısıyla ve 120 Milyar Euro turizm geliriyle bu alanda dünyada ilk 5 içinde. (Türkiye’de ise 2024’te ~52,6 milyon ziyaretçi, ~61,1 milyar USD gelir gerçekleşti.) İspanya’da vatandaş başına yılda 2 turist gelirken, Türkiye’de her vatandaşa 0,6 turist düşmekte.
Fakat turistlerin bol olduğu yerlerde rehberimiz sürekli hırsızlık ve kapkaç vakaları için uyarılar yaptı.
İspanya’da fiyatlar Batı Avrupa’nın diğer ülkelerinden daha ucuz. Yeme içme konusunda Türkiye fiyatlarına yakın bedeller ödeyerek, daha bol porsiyon ve hilesiz yemekler yemek mümkün.
Tarım alanında İspanya’nın çok başarılı ve planlı uygulamaları olduğunu söyleyebilirim. Ekili, dikili ve bakımlı olmayan tarım arazisi bırakmamışlar. Özellikle ülkenin güneyine doğru indikçe dağ taş binlerce km2’lik arazilere son derece düzenli bir şekilde zeytin ağaçları dikilmiş. Yüksekliği 2-2,5 metreyi geçmeyen zeytin ağaçlarının dikili olduğu arazi parçaları arasında bir metrelik boşluk dahi bırakmamışlar. Toprağın kıymetini biliyorlar. Her 30-40 km de bir zeytinyağı fabrikaları kurmuşlar ve zeytinlerin uzak mesafelere taşınmadan işlenmesini sağlamışlar.
Türkiye’de boşalan köyleri, işlenmeyen tarım arazilerinin büyüklüğünü görünce “neden biz başaramıyoruz?” diye üzüldük.
**************************************
İspanya’da Şehircilik
İspanya’da gördüğümüz şehirlerde (Madrid, Toledo, Sevilla, Cordoba, Granada, Al Hamra, Valencia ve Barselona) toplam İspanya nüfusunun yaklaşık beşte birinden fazlası yaşıyor. Hepsinin de de planlı bir yapılaşma içinde, geniş caddeler, büyük parklar, çok sayıda görkemli binalarla dolu olduğunu ve hiç gecekondu ve köy evi diyebileceğimiz tarzda yapıların olmadığını söyleyebilirim.
Şehirler genellikle tarihî doku korunarak planlı şekilde genişletilmiş. Başkent Madrid en büyük şehir. Madrid’te bile kişi başına düşen açık alan oranı çok yüksek.
İspanya’da 800 yıl hüküm süren Müslümanların bıraktığı İslâmî mirastan günümüzde sadece birkaç mimarî eser kalmış. Mimarî eserler de hemen sadece ülkenin güneyindeki Cordoba, Granada ve Sevilla gibi birkaç şehirde bulunmakta. Bunlar da turistik mekân olarak kullanılmakta. Kurtuba Ulucamii, Elhamra Sarayı, Caferiye Sarayı, Altın Kule, çeşitli şehirlerde bulunan “Alkazar” türü yapılarla, üçbeş şehirde hamam ve kale kalıntısı. Fakat mimaride Müslüman etkisiyle oluşmuş bir sanat geleneği olan “Müdeccen Üslubu” (Mudejar sanatı) çok yaygın. Eski-yeni pek çok İspanyol yapılarında kullanıldığını görebildik.
Yeşil alan olarak AB önerileri kişi başına 10–15 m². Madrid %8 yeşillik oranına sahip. İspanya’da şehirler temiz. Türkiye’de ise büyük şehirlerde yeşil alan %4–6 arasında, temizliği de sorunlu.
Toledo, Córdoba (Kurtuba), Granada gibi 2 bin yıllık tarihi geçmişi olan şehirlerde tarihî dokular korunarak yaşatılmış, dar sokak düzeni; kültürel mirasın korunmasıyla estetik bütünlük öne çıkarılmış.
İspanya’da sokaklar yayalaşmaya yönelik tasarlandığı için hem kullanım alanı hem temizliği yüksek.
İspanya’nın en kalabalık şehri Madrid 3,4 milyon nüfusu ve yaklaşık 7 milyon metropoliten alan nüfusu olan bir şehir. Diğer şehirlerden bu nüfusa yaklaşan yok. Yani bizdeki metropol şehirler kadar kalabalık değiller.
****
İspanya’da büyük metropollerde nüfus yığılmasını nasıl önlediklerini merak ettim. Bulduğum cevaplar şöyle:
İspanya’da doğrudan “şu şehir şu nüfusu geçemez” diyen bir yasa yok. Ancak:
- Yerleşim alanları imar planlarına sıkı sıkıya bağlıdır.
- Plansız yapılaşma neredeyse imkânsızdır.
- Belediye ölçekli planlarda yeni konut üretimi arz–talep dengesine göre, uzun vadeli hesaplarla yapılır.
- Altyapı kapasitesi olmadan yoğun yapılaşmaya izin verilmez.
- İspanya’da kişi başına düşen gelir farklılıkları bölgeden bölgeye çok keskin değildir. Örneğin Madrid ve Barselona elbette ekonomik merkezlerdir, ama Sevilla, Zaragoza, Bilbao gibi şehirler de istihdam ve yaşam kalitesi açısından caziptir.
- Kırsal alanlara da AB fonlarıyla altyapı ve ekonomik canlılık taşınmıştır. Bu yüzden insanlar kırsaldan büyükşehre akın etmeye mecbur kalmaz.
- Tarihî şehir merkezleri genellikle koruma altındadır, yüksek yapılaşmaya izin verilmez.
- Topografya ve kültürel miras, dikey değil yatay ve kontrollü büyümeyi teşvik eder.
Bütün bunlar da doğal olarak şehirlerin aşırı büyümesini yavaşlatmış, dengelemiş ve şehirlerin aşırı nüfus yükü taşımasını engellemiş.
NOT: Devam edecek… Gelecek bölümde İspanya’da Demokrasiye geçişin etkilerini ve Özerk Bölgeleri anlatacağım.