Amasra’da Türkiye Taşkömürü Kurumu
(TTK)’na ait maden ocağında ise 14 Ekim 2022 günü grizu patlaması sonucu 41
madenci hayatını kaybederken 11 madenci de yaralanmıştır. Türkiye Taşkömürü Kurumu İş
Sağlığı, Güvenliği ve Eğitim Dairesi Başkanlığı’nı Şubat 2019 Yılında
Yayınladığı Ani Gaz Ve Kömür Püskürmesi (Degaj) Olaylarına Karşı Alınacak
Emniyet Tedbirleri Yönergesi’[1]ne
göre günümüzde Amasra’da yaşanan olayların vuku bulmaması gerekmektedir. Demek
oluyor ki ister yönergeler, isterse kanunlar olsun, yazılanların mükemmel
olmaları yeterli olmamaktadır. Aynı zamanda kurumların denetlenme ve hesap
verme özelliklerinin yanında uygulanmalarının takibi gerekmektedir.
TARTIŞMA ve SONUÇ
Arif Emre Dursun, Statistical analysis of methane explosions in Turkey’s
underground coal mines and some recommendationsfor the prevention of these
accidents[2]
isimli çalışmasında “Türkiye’nin yeraltı kömür madenlerinde meydana gelen metan
patlamalarının istatistiksel analizi ve bu kazaların önlenmesine yönelik bazı
öneriler” de bulunmaktadır:
Yeraltı kömür madenciliği, içerdikleri doğası gereği yüksek risklere
sahip dünyanın en tehlikeli işyerlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bunun
nedeni, Metan gazı, varlığın çoğu yeraltı kömür madeninde doğal olarak değişmez
bir gerçektir. Bu nedenle, yüksek riskli koşullarda çalışmanın yanı sıra,
yeraltı kömüründe doğa ile mücadele etmek madencilik, özellikle metan
patlamaları başta olmak üzere maden kazası olasılığını da beraberinde getirmektedir.
Sonuç olarak, hem madenciler hem de çevre için patlama riski nedeniyle kömür
madenciliğinde metan yeraltı için en ölümcül tehlikelerden biri olarak kabul
edilmiştir. Türkiye’nin yeraltı kömür madenlerinde en sık meydana gelen aniden
ortaya çıkan ve büyük hasara neden olan kazalardan biri metan patlamalarıdır. Son
yıllarda, Türkiye’nin yeraltı kömür madenleri, birçok madenciliğin meydana
gelmesi nedeniyle madencilerin yaşamları için hala ciddi tehditler oluşturmaya
devam etmektedir. Gaz kazaları Arif Emre Dursun’un çalışmasında 2010-2017
yılları arasında Türkiye’nin yeraltı kömür madenlerinde meydana gelen metan
patlaması kazaları istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Yapılan analizler,
2010-2017 yılları arasında Türkiye’nin yeraltı kömür madenlerinde ölüm
sayısının 578 olduğunu ve ölüm oranının %92,63 olduğunu göstermiştir. Metan
patlamaları oranı ve diğer gazla ilgili kazalardan kaynaklanan ölüm oranı
%68,342dür. Türkiye, yeraltı kömür madenlerinde ölümlü kazaların meydana gelme
sıklığı en yüksek olan ülkelerden biridir[3].
Kaj Elgstrand & Eva Vingård, Occupational Safety and Health
in Mining Anthology on the situation in 16 mining countries isimli
çalışmalarında Madencilikte İş Sağlığı ve Güvenliği üzerine 16 maden
ülkesindeki duruma ilişkin yayınlardan oluşturdukları eserlerinde: “Türkiye’de
sağlık ve güvenlik kültürü hâlâ çok zayıf ve güçlendirilmesi gerekmektedir” demektedir.
Kaj Elgstrand & Eva Vingård’ya göre bu, hızlı bir şekilde
çözülemeyecek bir sorundur. Uzun vadeli çalışmalar gerektirmektedir.
Türkiye’den gelen bulgularda madencilik faaliyetlerinde taşeronlaştırmanın sıkı
bir şekilde düzenlenmesi ve yasaklanması önerilmektedir. Sendikalar, meslek
birlikleri ve ilgili resmi ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabası ve
dayanışması gerekmektedir. Türkiye’de iş müfettişlerinin yetersiz olduğu göz önünde
bulundurularak, meslek kuruluşlarının yanı sıra sendikaların da yer alması ve
madencilik sektörüne ek uzman hizmetleri sunması önerilmektedir. Türkiye’de
Sağlık Bakanlığı’nın taşra teşkilatları da dahil olmak üzere iş sağlığı ve
güvenliği için güçlü bir Ulusal ajans kurması gerektiğine inanılmaktadır[4].
Arif Emre Dursun (2020), Statistical analysis of methane explosions in
Turkey’s underground coal mines and some recommendationsfor the prevention of
these accidents: 2010–2017, Natural Hazards, isimli çalışmasına göre 2010-2017
yılları arasındaki verilere göre Türkiye’de toplam 1003 maden işçisi madencilik
faaliyetleri (linyit ve taşkömürü madenciliği, metal cevheri madenciliği, diğer
madencilik ve taşocakçılığı) sırasında yaşamını yitirmiştir. Bu ölümlü kazalar
incelendiğinde en çok kazanın yeraltı kömür madenlerinde meydana geldiği ve bu
kazaların en sık sebeplerinin metan patlamaları ve diğer gaz kaynaklı kazalar
olduğu görülmektedir. Bu 8 yıl içinde yeraltı madenlerinde toplam ölüm sayısı
578, ölüm oranı ise %92,63 olarak bulunmuştur. Ayrıca metan patlamaları ve
diğer gazla ilgili kazaların neden olduğu ölüm oranının %68,34 olduğu tespit
edilmiştir. Metan patlaması tehditlerini ve gaz kaynaklı diğer kazaları ortadan
kaldırmak için Türkiye’deki yeraltı kömür madenlerinde tehlikeli gazların
sürekli izlenebileceği kontrol ve erken uyarı sisteminin kurulması
gerekmektedir. Elektronik teknolojisindeki ilerlemeyle birlikte yeraltı
madenciliğinde uzaktan izleme ve kontrol sistemlerinin kullanımı oldukça yaygınlaştığından,
bu sistemlerin kullanımı çoğu gelişmiş ülkede yasal bir zorunluluk haline
gelmiştir. Bu nedenle Türkiye’deki yeraltı kömür madenlerinin sürekli izleme
sistemleri ile izlenmesi gerektiği önerilmektedir. Ayrıca gaz kaynaklı
kazaların, yangınların ve diğer tehlikeli olayların kurtarma departmanlarına,
hastanelere ve bakanlığın diğer büyük kurtarma departmanlarına erken bildirimi
için kablosuz sensör ağ teknolojisinin kullanılmasını gerekmektedir. Kablosuz
sensör ağı teknolojisini kullanarak CH4, CO ve CO2 gibi bazı zehirli veya
patlayıcı gazlar tarafından kontrol edilmelidir[5].
Yaşar Kasap (2011)
,The Effect Of Work Accidents On The Efficiency Of
Production İn The Coal Sector isimli makalesinde Kömür sektöründe iş
kazalarının üretim verimliliğine etkisini araştırmıştır. Yaşar Kasap’a göre de
Madencilik, diğer sektörlere göre iş kazası oranlarının en yüksek olduğu
sektörlerden biridir. Bu tür kazalar ülke ekonomisini de olumsuz
etkilemektedir. Hem işgücü hem de iş günü kayıplarına neden olmaktadır.
Madenciliği diğer sanayi kollarından ayıran şey, çalışma ortamlarının sürekli
değişmesi ve çalışma koşullarının ağır olmasıdır. İş kazaları açısından risk
faktörlerinde artışa neden olan emek yoğun yeraltı üretim yöntemlerinin
uygulanması ve kömürün giderek artan enerji talebini karşılamayan önde gelen
bir kaynak olmasına rağmen 1987-2006 yılları arasında Türkiye Taşkömürü
İşletmesi’nde (TTK) üretim verimliliğini kazalar etkilemiştir[6].
Yılmaz Fatih (2015), The Relationship between Privatization and
Occupational Safety in Coal Industryin Turkey; A Statistical Review of Coal
Mine Accidents, (Türkiye’de Kömür Sektöründe Özelleştirme ve İş Güvenliği
İlişkisi; Kömür Madeni Kazalarının İstatistiksel Bir İncelemesi) isimli
araştırmasına göre birçok çalışma, Türkiye’deki kömür madenlerinde güvenli bir
üretim ilerlemesini kısıtlayan ciddi iş güvenliği eksiklikleri olduğunu göstermiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (2012) denetim sonuçlarına göre; madenlerin
%7’sinin, %23’ünün ve %83’ünün teknik amiri, %23’ünün ve işletme izin
belgesinin bulunmadığı, madenlerin %43’ünün düzenli gaz ölçümü yapmadığı,
%26’sının, %32’sinin ve %21’inin gaz ölçümü yapmadığı tespit edilmiştir.
madenlerde sırasıyla işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve iş sağlığı ve
güvenliği kurulu bulunmamaktadır. Aynı raporda, kömür madenlerinin bulunmadığı
da belirtilmektedir. Uygun ve yeterli tahkimat, yeterli havalandırma sistemi ve
kaçış yolları. Madenlerde genellikle gaz izleme ve uzak sinyal sistemleri ve
devre kesiciler bulunmamaktadır. Denetlenen 64 işyerinden sadece 7’sinde
herhangi bir eksikliği yoktur[7].
Tüm sektörlerde olduğu gibi yeraltı kömür madenciliği sektöründe de
öncelikle iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı önlem alınması
gerekmektedir. Arif Emre Dursun, çalışmasında Türkiye’deki yeraltı kömür
madenciliği endüstrisinin önde gelen sorunu olan metan patlamaları ve diğer gaz
kaynaklı kazalara karşı önleyici tedbirlerin yanı sıra yeraltı kömür
madenciliği işletmelerinde sağlık ve güvenlik sorunlarına dikkat çekmeyi amaçlamıştır.
Bunun için Türkiye’deki gaz kazalarını analiz etmiş ve metan patlamaları ve
diğer gazla ilgili kazaların önlenmesi için bazı önerilerde bulunulmuştur. Bu
nedenle gaz kazalarının önlenmesine yönelik güvenlik önlemleri, yeraltı kömür
madenlerinde dikkat edilmesi gereken en kritik konulardan biridir:
Türkiye’nin yeraltı kömür madenlerinde yapılan güvenlik hataları[8]
TMMOB (2010) ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme
Kurulu (DDK 2011) tarafından Türkiye’nin yeraltı kömür madenlerine ilişkin
raporlarında, ekipmanın yetersiz olduğu, kömür üretim yöntemlerinin
gelişmediği, güvenlik kurallarının yetersiz olduğu ve risk
değerlendirmelerinden bahsedilmiştir. Bu yetersizlikler, Türkiye’deki birçok
maden kazasının nedenidir. Ayrıca, uluslararası kural ve düzenlemelere tam
olarak uyulmaması ve ulusal yasa ve yönetmeliklerin birçok eksikliği nedeniyle
Türkiye’nin yeraltı kömür madenlerinde çok sayıda ölümlü maden kazasının
meydana geldiği de raporlarda açıklanmıştır. Ayrıca bu raporlarda güvenlik
kuralları ile ilgili yapılan hataların bu ölümlü kazaları artırdığına
değinilmiştir. TMMOB’un iş kazaları raporuna göre, Türkiye’deki yeraltı kömür
madenlerinde güvenlik kurallarına uyulmaması büyük bir sorundur. Bu raporlar,
Türkiye’de maden işçilerinin sağlık ve güvenliğinin denetimini düzenleyen yasa
ve yönetmeliklerin içeriklerinin, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve
İşyerlerimde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği gibi birçok eksikliğin
bulunduğunu vurgulamıştır. Ayrıca, gaz kazalarına karşı önlemler ve yeraltı
madenlerinde güvenlik kuralları Türk hukukunda yetersizdir. Türkiye’nin yeraltı
kömür madenlerinde yapılan güvenlik hataları aşağıda verilmiştir[9]:
• Kömür
madenlerinde aydınlatma ve güç kaynağı olarak kullanılan elektrikli ekipman
veya cihazlar anti-metan değildir ve metan patlaması riskine karşı yetersizdir.
• Kömür
ocaklarında kullanılan elektrikli cihazlar gazlı havaya uygun değildir ve gaz
patlamalarına karşı korumasızdır.
• Türkiye’deki
birçok kömür madeninde, maden içindeki CH4 gazı %1,5’i geçmesine rağmen kesici
sensörler enerjiyi otomatik olarak kapatamamaktadır.
• Birçok kömür
madeninde gaz yönetimi için erken uyarı sistemleri yoktur. CH4 gazı tehlikeli
seviyelere ulaşsa da gerekli ve yetkili kişiler uyarılmamaktadır. İzleme
merkezi ile kömür madeni arasında on-line iletişim sisteminin olmaması
nedeniyle çalışanlar zamanında tahliye edilememektedir
• Gaz izleme
sistemlerinin yetersizliği nedeniyle kömür madenlerinin çoğunda günlük ve aylık
CH4 gazı ölçümleri kayıt altına alınmamaktadır.
• Kömür
ocaklarının içindeki gaz sensörleri, ayarların değişmesine ve sensörlerin
yanlış kullanılmasına neden olabilecek, kolay ulaşılabilen ve kullanılabilen
alanlara yerleştirilmiştir.
• Yeraltı
kömür madenlerinde çalışan maden mühendisleri ve diğer yetkili personelin
yeterli ve uygun gaz ölçüm aparatlarına erişimi yoktur ve ayrıca kömür
madeninde uygun yerlere otomatik gaz ölçüm sensörleri yerleştirilmemiştir.
• Günlük
tehlikeli gaz değerleri ölçülmemekte ve düzenli olarak takip edilmemekte,
gazların sınır değerleri kaydedilmemektedir.
• Türkiye’deki
yeraltı kömür madenlerinde henüz otomatik gaz ölçüm sistemleri kurulmamıştır.
Bu durum güvenlik kurallarına uygun değildir ve gazlı kömür madenleri için
büyük bir sorundur. Bu nedenle kömür madenlerinde nitelikli bir gaz ölçüm
sensörü veya cihazı kurulmalı ve her vardiyada düzenli olarak gaz değerleri
ölçülmelidir.
• Kömür
madenlerinin birçoğunda ilk yardım ve tahliye istasyonları bulunmamaktadır. Bu
istasyonlar bir acil durum veya kaza durumunda gereklidir. Bu nedenle
Türkiye’deki tüm kömür madenleri bu istasyonları inşa etmek zorundadır.
• Eğitim ve
uygulama eksikliği nedeniyle birçok çalışan güvenlik kurallarıyla ilgili ciddi
hatalar yapmaktadır. Ayrıca, sağlanan ekipman sağlık ve güvenlik için çoğunlukla
kullanılamamaktadır. Bu durum Türkiye’nin yeraltı kömür madenlerinde ölümlerin
artmasına neden olmaktadır.
• Risk
değerlendirmesi yapılmaması, taşeronluk, taşeronluk, üretim baskısı ve geçmiş
kazalardan ders alınmaması gibi bazı yanlış uygulamalar Türkiye’deki yeraltı
kömür madenlerinin temel sorunlarıdır.
• Türkiye’deki
kömür madenlerinde risk analizi profesyonel sağlık ve güvenlik uzmanları
tarafından yapılmamakta ve acil durum planları bulunmamaktadır.
• Diğer önemli
sorunlar ise kömür madenlerinde denetim (iç denetim) hizmetlerinin etkin
olmaması, teknik müfettişlerin deneyimsiz olması, kamu kurumlarının denetimlerinin
etkin olmaması, mesleki eğitim ve güvenlik kültürünün olmamasıdır. Ayrıca
devlet adamlarının neden olduğu formaliteler kurtarma operasyonlarını
yavaşlattığı için bu sorunun da çözülmesi gerekmektedir[10].
Birçok vakada ister maden faciaları yahut afetlerde risk ve kriz yönetimi
açısından siyasiler müdahil olmakta yanlış yönlendirmeler ortaya çıkmaktadır.
Devlet memurlarının risk ve kriz konusunda deneyim ve bilgileri yeterli düzeyde
değildir. Bunun bir an önce telafi edilmesi gerekmektedir.
Gaz patlaması kazalarının önlenmesi için bazı
öneriler[11]
İş sağlığı ve güvenliğinin amacı önleme ve koruma olduğundan, toplu
ölümlere neden olan metan patlamaları ve diğer gaz kaynaklı kazaların önlenmesi,
yeraltı kömür madenlerinde sağlık ve güvenlik kuralları açısından alınması
gereken en önemli tedbirlerdendir. Metan varlığı, çoğu yeraltı kömür madeninde
doğal olarak değişmez bir gerçektir. Bu nedenle, madende bulunan metan ile
çalışmayı öğrenmek ve metan risklerine karşı önlem almak, kazasız çalışma
ortamında verimli bir üretim yapılmasına yardımcı olabilir. Metan
patlamalarının önlenmesi için gerekli verilerin toplanması ve çalışmaların
önceden ve zamanında yapılması esastır. Bu tedbir gazla ilgili kazaları ve
olumsuz sonuçlarını en aza indirgemektir.
Türkiye’de metan patlamaları ve gazla ilgili diğer kazaları önlemek
için alınması gereken bazı öneriler[12]
Türkiye’nin yeraltı kömür madenleri aşağıda verilmiştir:
• Türkiye’deki
kömür madenlerinin çoğunluğu küçük kömür madenleridir ve genel olarak kömür üretim
yöntemleri az gelişmiş, güvenlik kuralları ve ekipman yetersizdir. Önleyici
risk değerlendirmesi önlemleri yoktur. Sonuç
olarak, Türkiye’nin yeraltı kömür madenleri, gelişmiş ekipman ve mekanize kömür
üretim yöntemleri ile yüksek madencilik teknolojisi ile donatılmalı ve aynı
zamanda en üst düzeyde iyileştirilmiş güvenlik kurallarına sahip olmalıdır.
• Öncelikle
güvenlik teknolojisi, özellikle gaz izleme sistemi Türk Devleti tarafından
istenmelidir. Yeraltı kömürlerinde anormal gaz biriktirdiği bilinen madenler
için gaz izleme sistemleri kurulmalıdır. Ayrıca madenlerdeki gaz
konsantrasyonunun, belirlenen sınır değeri aşması durumunda anında tespit
edilmesi ve zamanında müdahale edilmesi gerekmektedir. Kömür madenlerindeki
tehlikeli gazların sürekli izlenmesi, sağlıklı kömür üretimi için temel bir
güvenlik önlemidir. Birçok ülkede, kablosuz sensör ağları tekniği, artık
yeraltı kömür madenlerinde tehlikeli gaz konsantrasyonlarının izlenmesi için yaygın
olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle, izleme için kablosuz algılayıcı ağ
teknikleri kullanılmalıdır.
• 6331 Sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile İş Yerlerimde İş Sağlığı ve Güvenliği
Yönetmeliği gaz patlamasından korunma kontrol ekipmanları ve güvenlik
denetimleri için yetersizdir. Bu nedenle gaz patlamasını önleyici ekipman ve
güvenlik önlemleri kanunla artırılmalıdır.
• Türkiye’nin
yeraltı kömür madenlerinde emniyet ve gaz kontrol yönetimi yetersizdir. Yeraltı
kömür madenlerinde bazı tehlikeli gazlar mevcuttur. Bunlar işçi sağlığı ve
madenlerin kendileri için son derece tehlikeli gazlardır. Bu gazların yanıcı,
boğucu ve zehirli olma gibi çeşitli tehlikeli özellikleri vardır. Bu bağlamda,
yeraltı kömür madenlerinde atmosferi güvenli tutmak için birincil gereklilik,
maden havasındaki CO, CO2, H2S ve CH4 gibi tehlikeli gazların
konsantrasyonlarını sürekli ve düzenli olarak izlemektir. Bu dört gaz, güvenli
gaz yönetimi teknolojisi kullanılarak kontrol edilmelidir. Bu nedenle yeraltı
kömür madenlerinde gaz kazası önleme ve kontrol teknolojisi açısından sürekli
gaz izleme ve hızlı veri alma sistemleri kullanılmalıdır. Gazların sınır
değerlerinin aşılması durumunda ilgili birimlere otomatik olarak acil durum
sinyali gönderilmeli ve patlama meydana gelmeden tehlike belirlenmelidir.
Patlamaya neden olabilecek tutuşturma kaynaklarının kontrolü ve yönetimi
yeterli olmalı, patlamayı tetikleyebilecek tutuşturucu ekipmanlar kaldırılmalı,
elektrikli ekipmanlarda elektrik arklarını ve kıvılcımları önlemek için ex-proof
(patlamaya karşı koruma sağlayan) malzemeler kullanılmalıdır.
• Türkiye’deki
kömür madeni çalışanlarının çoğunluğunun madendeki tehlikeli gazlar hakkında
herhangi bir sağlık ve güvenlik eğitimi bulunmamaktadır; Bu nedenle,
çalışanların bilgi konusunda eğitilmesi gazla ilgili kazaların sayısının
azalması açısından özellikle önemlidir. Bu nedenle işçiler gazların tehlikesi
ve yeraltı kömür madenlerinin güvenlik koşulları konusunda eğitilmelidir.
• Madende gaz
konsantrasyonunun aniden yükselmesini önlemek için alınacak en önemli
önlemlerden biri kontrol kuyularının bulunmasıdır.
• Gaz
sensörlerinin yeri gaz gelirine göre ayarlanmalıdır.
• Patlamaları
önleyen yangın barajları (su ve toz) mevzuata dâhil edilmelidir.
• Havalandırma
sistemleri bilgisayar destekli tasarımlarla yapılmalı ve gerçekçiliği bilimsel
olarak kanıtlanmalıdır.
•
Yönetmeliklerde belirtilen gazların sınır değerleri uluslararası güvenlik
standartlarına uygun olacak şekilde yeniden düzenlenmeli ve yönetmeliklerde yer
alan gazların sınır değerleri mevzuata eklenmelidir.
• 6331 Sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile İş Yerlerimde İş Sağlığı ve Güvenliği
Yönetmeliği gaz oluşumunun önlenmesi için yeniden düzenlenmelidir.
Kazalar ve
güvenlik yönetimi teknolojisi için uluslararası standartlar yönetmeliklere
girmelidir[13].
Şüphesiz yönetmelikler ve kanunlar işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından uluslar arası standartlara kavuşturulmalıdır. Fakat sözleşmelerin ve yönetmeliklerin kanunlar çerçevesinde hayata tatbik edilmesi insan faktörü ile özellikle de yöneticilerin bu yönetmelik ve kanunlara uyması ile doğrudan bağlantılıdır. Henüz (14-Ekim- 2022) Amasra maden kazasının hukuki süreci devam etmektedir. Bununla beraber Türkiye’de Soma faciasında sadece uzmanların çözmesi gereken s