İşçi Sağlığı Ve İş Güvenliği Işığında Kömür Madeni Kazaları-1

91

“Amasra
Kömür Madeni Kazasında Hayatlarını Kaybeden Kardeşlerimize Allah’tan Rahmet
Kederli Ailelerine ve Türk Milletine Sabırlar Dileriz”

GÜNDEM: https://teyit.org/analiz[1] sayfasında Sayıştay
Raporlarının Amasra’daki maden faciası öncesi tutanaklarının ve uyarılarının
maalesef dikkate alınmadığı görülmektedir. https://teyit.org/analiz sitesinde deliller
ve belgeler herkesin anlayacağı şekilde açıklanmıştır:

 Bartın’ın
Amasra ilçesindeki Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü’ne ait
maden ocağında yaşanan grizu patlamasında 41 maden işçisi hayatını kaybetti
.
Maden ocağı ile ilgili 2019 yılında Sayıştay raporlarında grizu patlaması
riskinin öngörüldüğüne dair uyarıların yapıldığı iddiaları sosyal medyada hızla
yayıldı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmaz’ın gündeme getirmesiyle bu rapor birçok haber sitesinde de yer almıştır:

İddiaların ardından Türkiye Taşkömürü
Kurumu (TTK) ise bir açıklama yaparak ocağın içerisindeki havalandırma ile
kömürün bünyesindeki metan gazının farklı olduğu ve bunun iş sağlığı ve
güvenliğini etkileyen bir durum olmadığını ifade etti. Kurum, haberlerde “dezenformasyon
yapıldığını söylemiştir. 

Sayıştay
uyarılarda bulunmuş

Sayıştay’ın Türkiye Taşkömürü Genel
Müdürlüğü ile ilgili denetim raporuna açık kaynaklardan erişilebiliyor. 
Yavuzyılmaz’ın paylaştığı görüntü raporun 65’inci sayfasına aittir. Sayıştay
Amasra’daki üretim derinliğinin sıfırın altında 300 metreye ulaştığı; çalışılan
damarlarda gaz içeriklerinin yüksek olduğu, ani gaz degajı ve grizu patlama
riskinin arttığını belirtmişt

Sayıştay riskleri de göz önüne alarak
“İlgili mevzuat hükümlerinin yanı sıra ‘kurum degaj yönergesi’ hükümlerinin
titizlikle uygulanması gerekmektedir” önerisini sunmuştur:

Sayıştay’ın önceki yıllarda paylaştığı
raporlarda da uyarılar dikkati çekiyor. 2017 tarihli raporda“gaz
birikme ihtimali olan yerlerde elektrikle çalışan ekipmanlar yerine basınçlı
havalı ekipmanlar kullanılması, solunabilir tozla ve patlayıcı tozla mücadeleye
gereken önemin verilmesi, damar gaz içeriklerinin tespiti ve ocakların
derinleşmesi ile artan degaj
(Ani Gaz ve Kömür Püskürmesi) olasılığına
karşı alınacak önlemler konusuna titizlikle önem verilmesi gerekmektedir.

ifadeleri kullanılmıştır. 

Öneride ise dikkati çekici bir vurgu vardır.
Müessesede 2017 yılında 133 iş kazası meydana geldiği ve bunların yüzde 28’inin
göçük, yüzde 56’sının kayma, düşme ve çarpma gibi nedenlerle olduğu bunların
önlenmesi için AR-GE faaliyetlerinin artırılması gerektiği belirtilmiştir. Teyit’in
ulaştığı TMMOB Maden Mühendisleri Odası Başkanı
Ayhan Yüksel de Sayıştay’ın gaz içeriğinin yükseldiğini belirterek, bunun kaza
riskini artırdığını net biçimde ortaya koyduğunu düşünüyor. Yüksel’e göre
müessesenin uyarılara gerek kalmadan gerekli önlemleri alması ve sıfır kazayı
hedeflemesi gerekiyor.

Raporda iş
güvenliğine ilişkin çok sayıda uyarı var

Ayrıca Sayıştay’ın raporunda sadece grizu
patlamasına yönelik değil iş güvenliği önlemlerinin eksikliğine dair de çok
sayıda vurgu var. 2019 yılının Temmuz ayından itibaren iş kazalarının arttığı
belirtilirken meydana gelen 190 kazanın 72’sinin (yüzde 38) göçükler nedeniyle,
81’inin (yüzde 43) düşme, çarpma, yuvarlanma, kayma gibi muhtelif nedenlerle,
10 tanesinin (yüzde 5) malzeme taşıma, kullanma esnasında, yedisinin el ile
nakliyat, dördünün mekanik nakliyat, beşinin makine elektrik nedeniyle olduğu
bilgisi paylaşılmış (sf.20). Raporda müessesedeki kaza oranının önceki yıla
kıyasla yüzde 70 arttığı ifade edilmiştir. Raporun bulgu ve öneriler kısmında
yer alan ve ikinci bulgu olarak tespit edilen “Ayaklarda yeterli sayıda işçi
tertip edilememesi nedeniyle üretim ve işgücü verimliliklerinin düşmesi”
maddesinde “Müessesede, iş zorluğu nedeniyle kanuni gerekliliklerin yerine
getirilmesi durumunda işçilerin derhal emeklilik hakkını kullanması nedeni ile
azalan işçi sayısına bağlı olarak, kömür kazı faaliyetinin yapıldığı ayaklarda
yeterli sayıda işçi tertip edilemediği, bu durumun başta iş güvenliği olmak
üzere üretim ve işgücü verimliliklerini düşürdüğü görülmüştür
” uyarısı da
yapılıyor (sf.49).

Raporda 2019 yılsonu itibarıyla 2014
tarihli norm kadroya göre belirgin bir işçi açığı olduğu ve üç vardiya tertip
yapılamadığı için bu durumun üretim ve iş güvenliğini etkilediği de tespit
edilmiştir.

Personel yetersizliğinin gündüz vardiyası
dışındaki olası arızalara anında müdahale edilmemesine neden olduğu uyarısının
yapıldığı raporda işçi sayısındaki sorunun bir an evvel çözülmesi önerilmiştir.

Raporda ayaklarda yeterli sayıda ekip
oluşturulmamasının yeraltı kömür madenciliğinde arzulanmayan durumlara neden
olduğu ve göçük, arın akması, arın kayması gibi durumlara duyarsızlaşılmasının
iş kazalarına yol açtığı uyarısı da yapılıyor. Gerekli bilimsel ve teknolojik
tedbirlerin alınması gerektiği vurgulanmıştır. Maden Mühendisleri Odası başkanı
Yüksel’e göre ise Türkiye’de özelleştirme politikaları nedeniyle Türkiye Taş
Kömürü Kurumu’nda istihdam sayısında azalma var. Bu da iş güvenliği açısından
problemler yaratıyor.

“Tozların sürekli ortamda dolaşması
infilak riskini yükseltiyor”

Rapordaki yedinci bulguda tozla
mücadele yönetmeliğinde belirtilen maruziyet sınır değerlerinin aşıldığı
bilgisine yer verilmiş ve durum yaşanan örneklerle de kayda geçirilmiştir.

Benzer bir bulgu 2018 raporunda da
yer almıştır. Raporun 61’inci sayfasında “Müessese işyerlerinde İş
Güvenliği ve Eğitim Daire Başkanlığı’nca yapılan toz ölçüm sonuçlarından her ne
kadar yıl ortalaması 1.32 mg/m³ olsa da alınan önlemlere rağmen dinamik ortamda
zaman zaman ilgili yönetmelik maruziyet sınır değeri olan 2,4 mg/m³ değerinin
aşıldığı görülmektedir.
” denilmiştir.

İşletmede 2019 yıl sonu itibarıyla meslek
hastalığı (pnömokonyoz) tanısı konulmuş dört işçinin bulunduğu, 39 işçinin de
henüz tanı konulmamasına rağmen şüpheli durumda olduğunun da altı çiziliyor.

Grizu
patlaması nedir?

Sayıştay’ın uyarıları ve sonrasında ne
gibi önlemler alındığı bilinmese de madendeki gaz oranındaki yükselme büyük risk
oluşturuyor. Genellikle kömür ocaklarında görülen metan gazının havadaki oranı
yüzde 4 ila 15 civarında görüldüğünde grizu patlaması yaşanabiliyor
(sf.12). Geçmişten bugüne madenlerde meydana gelen kazalarda çok sayıda işçi
ölümü yaşanmıştır. Yakın geçmişe baktığımızda Türkiye’de 1992 yılında Zonguldak
Kozlu’da 262 işçinin ölümü, 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma,
2014’teki Ermenek kazası akıllara ilk gelenlerdendir. 2010’da Şili’deki
maden kazası ve 33 madencinin günler sonra kurtarılması ise ortak hafızanın
önemli konularındandır
[2].

Güncelleme: 18/10/2022

https://teyit.org/analiz-sayistayin-amasradaki-madenle-ilgili-2019-yilinda-uyarida-bulundugu-iddiasi

GİRİŞ

Yerkabuğunun farklı derinliklerinden
çıkarılan ekonomik değer taşıyan mineral ve elementler maden (maden ürünü)
olarak bilinir. Bazı madenlerden çıkarılan mineraller doğrudan kullanıma
girebilir (kömür, taş, mermer, fosfat, kükürt vs), bazıları ise toprak ve taş
ile karışık olarak çıkarılan cevherden ayrıştırıldıktan sonra kullanılır
(kurşun, demir, bakır, altın vs). Madenler bütün endüstri kollarının temelidir.
Hemen bütün ülkelerde bir tür madencilik işi vardır ve bazı ülkeler için
madencilik ülkenin başlıca gelir kaynağıdır. Maden yatakları bakımından zengin
olan ülkeler ekonomik olarak da zengin olan ülkelerdir. Dünyada ABD, Çin, Güney
Afrika, Kanada, Avustralya ve Rusya zengin maden yataklarına sahip olan
ülkelerdir. Öte yandan maden üretimine girmemekle birlikte yeraltı kaynağı olan
petrol bakımından zengin olan ülkeler arasında Suudi Arabistan, Kuveyt, İran ve
Rusya ilk sıralarda yer almaktadır. Madencilik işletmeleri, sayıları çok fazla
olmayan büyük işletmelerdir. Dünya maden üretiminin %80’den fazlası az sayıdaki
büyük işletmeler tarafından, kalan %15-20 kadarı ise çok sayıdaki küçük işletmeler
tarafından yapılmaktadır. Madencilik alanında alt işveren ilişkisi de oldukça
yaygındır. Türkiye’de kömür ve linyit madenciliğinde dört çalışandan birisi alt
işveren elemanı olarak çalışmaktadır. Türkiye madencilik alanında kendine
yeterli ülkeler arasında yer almaktadır. Günümüzde dünyada üretimi yapılan 90
çeşit madenin 60 tanesi Türkiye’de de üretilmektedir. Dünya endüstriyel
hammadde rezervle- rinin %2,5’i, 1 kömür rezervlerinin %1’i, jeotermal enerji
kaynaklarının %0,8’i ve metalik maden rezervlerinin %0,4’ü Türkiye’dedir. Maden
Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) verilerine göre Türkiye, dünyada maden üretimi
yapan 132 ülke arasında maden çeşitliliği bakımından 10. sırada, üretim değeri
bakımından da 28. sırada yer almaktadır. Madencilik sektörünün yurt içi toplam
üretim (GSYH; Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla) içindeki payı %1,5 dolayındadır. Bütün
dünyada elde edilen kömür ve diğer madenlerin toplamı her yıl 23 milyar ton
dolayındadır. Madenlerin toplam istihdam içindeki payı fazla değildir.
Madencilik öteden beri kirli ve tehlikeli bir çalışma alanıdır. Dünya genelinde
bütün çalışanların %1 kadarı madencilikte çalışır, buna karşılık ölümle
sonlanan iş kazalarının %8’i madencilik sektöründe meydana gelir. Ancak
madencilik sektöründeki ücretlerin diğer çalışma alanlarına göre yüksek olması,
kaza riskine rağmen bu alanı cazip hale getirmektedir. Ayrıca madenlerle ilgili
büyük miktarda atık madde sorunu vardır. Türkiye’de 2014 yılı itibariyle
madencilik alanında faaliyet gösteren toplam 6741 işletme vardır. Bu işletmelerin
717 tanesi kömür madenciliği, 942 tanesi metal cevheri madenciliği ve 4555
tanesi de diğer madencilik ve taş ocakçılığı alanında faaliyet göstermektedir.
Madencilik alanında faaliyet gösteren işletmeler ülkedeki toplam işyerleri
içinde %0,4lük pay almaktadır. Madencilik alanında faaliyet gösteren bu
işletmelerde toplam olarak 132 318 kişi çalışmaktadır. Madencilik alanında
çalışanların toplam işgücü içindeki payı da %l’dir. Çalışanların en büyük
bölümü kömür madenciliği (41 058 kişi) ve diğer madencilik ile taş ocaklarında
(56 250 kişi) çalışanlardır[3].

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sanayi devrimi ile ortaya çıkmıştır. Şu an
gelişmiş ülkeler 1. ve 2. sanayi devrimi dönemlerinde bugün gelişmekte olan
ülkelerin durumunu yaşamış ve geride bırakmışlardır. Tahmin edileceği üzere
Türkiye henüz 2. Sanayi Devrimi dönemini yaşamakta 3. döneme ise adım attığı
tam söylenememektedir. Nuray Celik & Fatih Öztürk, The Upcoming İssues Of
İndustry 4.0 On Occupational Health And Safety Specialized İn Turkey Example,
isimli makalelerinde sanayi devrimlerini sınıflandırmışlardır: Nuray Celik
& Fatih Öztürk çalışmalarında “Dördüncü Endüstri Devriminde” İş Sağlığı ve
Güvenliği Konusunda Türkiye örneğini değerlendirmişlerdir



[3] Nazmi
Bilir, İş Sağlığı ve İş Güvenliği, Güneş Tıp Kitapevleri, Ankara, 2016,
Madenlerde iş sağlığı ve iş güvenliği, 371- 372.