İş Hayatında Başarlı Olmanın Sırları

97

İş hayatında başarılı olmanın tek sırrı çalışmak ve çok çalışmaktır. Bunu hepimiz biliyoruz.  Ama böyle değil işte, çalışmak yetmiyor.  Dürüst olmak da yetmiyor.

Başka hünerler gerekiyor.  Özel Sektörde ve Devlet’te başka başka hünerler gerekiyor.

Bunları şöyle bir sayalım;  önce ÖZEL SEKTÖR’de;

  • – Asla Patrona yakın olmayacaksınız. Daha doğrusu bu yakınlığı iş arkadaşlarınız bilmeyecekler ve görmeyecekler. Onlar bunu görürlerse ne yapar ne eder sizi çileden çıkaracak mizansenleri yaratırlar ve bu yakınlığı bozarlar.
  • – Asla çok üstün çok belirgin başarılar elde etmeyeceksiniz. Vasat olacaksınız. Bu kural Devlet’te de geçerlidir.
  • – İnsanlar kendi başarıları ile değil, başkalarının başarısızlıkları ile hataları ile prim yapmaya çalışacaklardır. Onlara fırsat vermeyeceksiniz. Hoş onlar illaki bir aksayan taraf bulurlar ya..
  • – Özellikle Devlet’te ZOR ULAŞILAN birisi olacaksınız. Herkes size kolayca derdini anlatamayacak.

Bizim Mümtaz, Mümtaz YÜCEL;   TOSYA Belediye Başkanıydı bir zamanlar. Ve çok sevilen çok da başarılı bir Başkandı. Derken seçimleri kaybetti.  O günlerde seçimlerden bir iki ay sonra Tosya’da Çarşı Esnafı ile görüştüm. Bazılarını tanıyordum. Onlara sordum; Neden MÜMTAZ’ı seçmediniz? Dedim. Cevap bulamıyorlardı.  Ama şimdiki Başkandan da yaka silkiyorlardı.  Bir tanesi Vallahi dedi GALİBA BİZE RAHATLIK BATTI dedi.

Sonra bir gün Mümtaz’la görüştük. Ona da sordum. Elinde bir Amerikan Yazarının Kitabı vardı. Kitabı Şöyle kaldırdı:

  • – BAK DEDİ BURADA YAZILI, ADAM OTUZ YIL ÖNCE YAZMIŞ, DAHA ÖNCE OKUSAYDIM BELKİ DE BU SEÇİMİ KAYBETMEZDİM. Bak ne diyor: “Biraz ERİŞİLMEZ OLACAKSIN.” İşte ben bunu yapamadım. Kapım ardına kadar AÇIKTI. Sıradan işler için insanların bana gelmelerine gerek bile yoktu. Başkatip Hallediyordu. Ben onlar için BİZİM MÜMTAZ OLDUM. Şimdi bak Önceden Randevu Almadan, Sekreterden Sıraya Girmeden, Kapıyı Vurmadan BAŞKAN’la görüşemiyorlar. Bu Başkan daha bir KIYMETLİ Onlar için.
  • – Çok doğru söylüyorsun MÜMTAZ dedim. Sen onlar için erişilmez Belediye Başkanı değil Bizim BAŞKAN, hatta Bizim MÜMTAZ idin.

Nitekim şimdi TOSYALI’lar bunu fark etmişti.  Fark etmişti etmesine ama Mümtaz Başkan da gitmişti.

Evet, Devlette ZOR Ulaşılan birisi olacaksın. Ne derler Fazla Tevazu yaramıyor.

Bunu ben de yaşadım. Tekel Genel Müdür Yardımcısı iken,  AYVALIK Yazlık Kampında yemek sırasına girmiştim. Herkes bir yadırgadı bunu adeta rahatsız oldular. Onların tutumlarından ben de rahatsız olmuştum.

Önümdeki insanlar büyük bir saygı tezahüratı ile yanlara çekilip yer veriyorlar beni sırada bekletmek istemiyorlardı.  Restoran Yöneticileri Koşup geliyor “AMAN EFENDİM LÜTFEN BUYURUN BİZ ALIRIZ” diyorlardı.

Israrlar iki gün yemeği sırada aldım sonra bir yaşlıca mensubumuz masama geldi.  Bira ezile sıkıla biraz da Karadeniz Şivesiyle;

  • – MUDURUM dedi, Musadenlen Bir ŞEY DİYECEĞUM Saa.
  • – De Bagalum. Gel otur MEHMET ÇAVUŞ gel otur dedim.

Masanın kenarına ilişti. Şöyle etrafına baktı, başkalarının duymasından endişe eder bir tavırla;

  • – MUDURUM dedi, HA BU YEMEK İŞİNİ DEYRUM, Sıraya Kirmesen Deyrug Daa.
  • – Peki ama ne sakıncası var. Diyecek oldum.
  • – Mudurum dedi, SEN Şimdi GENEL MUDUR’sun daa. Olmay, oyle..
  • – Neden olmasın Mehmet Çavuş, bak burada hep beraber tatil yapıyoruz.
  • – Oyle da.. Sen oyle yapunca ne diyler bileymusun? HAA BU ÇAYLAK Deyler.
  • – Bırak desinler canım.
  • – Yok mudurum Biz seni çok seveyruz. Yapma bunu daa. Sende bizu seveysen yapma bunu da..
  • – Tamam dedim Yapmayacağım. Ve bir daha sıraya filan girmedim.

İnsanlar bunu istiyorlar. Daha doğrusu onların kafalarında bir yönetici tipi var.  Ulaşılamaz, Ciddi, Vakarlı.. Onu bozmak yıkmak istemiyorlar.

Bunu başka türlü de çok yaşamışımdır.  Şimdilerde pek kalmadı ama bir yirmi yıl önce belli bir Memur-Müdür tipi vardı. Giyimi belli, davranışı belli, genelde takım elbiseli ve kravatlı.

Siz bunu yıkamazsınız.  Yıkamazdınız.  Ve bu tiplemeye uymak zorunda idiniz. Yıllar yılı Müdürlük Yöneticilik yaptığımız şehirlerde çoğu kez tatillerde bile belli bir kıyafette olma zorunluluğunu duymuşumdur.

Demek ki bir kural daha vardı:

Vatandaşın sizi MEMUR OLARAK GÖRMEK İSTEDİĞİ Kılık Kıyafetin Dışına da çıkamazdınız.

Şimdi biz, daha çok iç bünyedeki davranış tarzlarını konuşacağız.

Evet Özel Sektörde PATRON’a yakın olmayacaksınız. Olacaksınız ama bunu göstermeyeceksiniz.

Oluşan kliklerden, gruplardan birine mensup olacaksınız. Bu alt seviyelere doğru gidildikçe şu demektir. SİZ DE BİRİNİN ADAMI OLACAKSINIZ. Sadece çalışmanız yetmez, sadece çok dürüst olmanız yetmez hele boyunuz -yani pozisyonunuz- biraz küçükse mutlaka birinin adamı olacaksınız.

Öyle kuru kuruya ADAMI OLMAK yetmez, onun için bir şeyler yapıp kendinizi kanıtlayacaksınız. Ve başkalarına da yakın olduğunuzu ONA asla göstermeyeceksiniz.  O sizi ara sıra bağlılık sınavına çeker, bu sınavları da geçeceksiniz.

Şimdi bütün bunların sadece küçük gruplarda filan olduğunu düşüneceksiniz değil mi?  Alakası yok büyük küçük her grupta hatta koca koca holdinglerde bile vardır bunlar.

Haa Holdinglerde ve Devlet’te bir şey daha vardır. Küçük gruplarda zaten var olan çok önemli bir şey, çok ÖNEMLİ BİR ŞEY:  Patron.

Patron Elbette önemlidir. Ama bu her şeyi bilen patrondur. Büyük Küçük fark etmez Şirketini Grubunu tek başlına yöneten Üstün Yetenekli Patrondur.  Çoğu zaman tahsili filan da yoktur ama o doğuştan büyük bir kabiliyettir.

Şimdi, küçük şirketler hadi neyse büyük gruplarda büyük, büyük; kocaman yöneticiler bile PATRON’a rağmen bir fikir ileri süremezler.

Bir konuda PATRON’un ne düşündüğü biliniyorsa ve sizin fikriniz onun paralelinde ise, bunu rahatlıkla ifade eder hatta Sevgili Patron SİZ ZATEN EN İYİSİNİ BİLMİŞSİNİZ Filan da diyebilirsiniz.

Yok Eğer sizin görüşünüz Patronun Görüşünün aksine ise bunu asla söyleyemezsiniz. Zaten Patronun görüşünün aksine bir görüş olabilir mi ki?  ASLA.

Haa olabilir, bunları söylersiniz de, bir süre sonra bakarsınız ki, dışlanmışsınız. Gerçek Patron olmayan Patronların da kendi görüşlerine aykırı görüşler duymak asla hoşlarına gitmez.

N e var ki, kendi görülerine aykırı görüşleri de dinleyen ve bunları tartışabilen GERÇEK PATRONLAR, kurumlarını gerçekten büyütürler. 

Ancak Genel Kaide PATRON ile aykırı görüşe sahip olmamaktır.  Bunu yaparsanız, sıradan memur ve sıradan yönetici olarak senelerce makamınızda kalabilirsiniz.  Hatta şirketinizi PATRON’la birlikte KAPATABİLİR, tasfiye de edebilirsiniz.  BU zaten kaçınılmazdır.

Bir de AKRABA Yöneticiler vardır.  Oğullar, Evlenmemiş Kızlar, Damatlar, Halamızın Oğulları filan. Bunlar dizginleri ele almışsa ve o yeteneğe sahip değillerse -ki genelde değillerdir-  o zaman yandınız işte.

Size birilerini çok rahat harcatırlar.

Önceleri çok dürüst görünürler, ama Onların da zaafları olduğunu onların da alışılagelmiş usullerle çıkar sağladıklarını, Patronlar çok sonra öğrenirler. Bunlar sadece klasik metotlarla çıkar sağlamazlar, sisteminizi kökünden yıkarlar da göremezsiniz.

Patronlar, özellikle büyük düşünemeyen patronlar, maliyet de düşünerek,  her dönemde bunlara sarılmışladır ve sarılacaklardır. Bu gerçeği kabullenmek gerekir.  Bu yakınlar bazen faydalı da olabilirler, onları hem gruba hem de kendilerine kazandırabilmek de ayrı bir hünerdir.  

Eve Devlet’te başarılı olabilmenin en başta kuralı İktidara yakın olmaktır. Daha doğrusu yıllar yılı böyleydi.  Hatta sadece yakın olmak değil İktidarın adeta militanı olmak gerekiyordu.

Siyasilerin nasıl bürokrasiye yenik düştüğünü anlatmıştık. Bürokrat, zaten yapacak olduğu normal bir işi bile Siyasilerin isteği doğrultusunda yapmış olmayı ister ve bunun mizansenini hazırlardı.

Bakan veya Milletvekili Bürokrattan iş isteyecek tekrar isteyecek, yine isteyecek ve o da itirazsız yapacaktı. Daha sonra isteme sırası bürokrata gelecek ve o da Siyasilerden Bakandan Milletvekilinden isteyecekti.

Sonunda; Siyasi güç isteyecek atanmışlar yapacak ve atanmışlar isteyecek Siyasi Güç Yapacaktı. Ve Başarılı Bürokrat Siyasinin kendisinden en çok iş iste3diği ve yaptırabildiği Bürokrat olacaktı.

Ölçüler ne kadar değişiyor, görüyor musunuz?.

Haa, bir de şuna şahit olabilirsiniz, KOCA KOCA ADAMLARIN KÜÇÜK ZAAFLARI VARDIR.  Büyük  bir Holdingin Yönetim Kurulu Üyesi Filandır. Ama bedava bir küçük eşyanın ona verilmesine bayılır.

Hatta bazen kendisi bunu almak için mizansenler bile yaratır. Bu tipler Genelde Küçük Beyinlerdir. Bulundukları Pozisyonlar ÇOK BÜYÜK BİLE OLSA Onların Beyinleri Küçüktür.  Onlar tenezzül ederler.  Ve şayet karşılamazsanız bir gün mutlaka acısını çıkartırlar sizden

Doğrusu hem ÖZEL SEKTÖRDE Hem de DEVLET’te bu BAŞARI SIRLARINI anlattıkça sıkıntılar basıyor.  Konuyu değiştirmek istiyorum.