İpteki Cambaz: İsrail

143

Doğayı ve doğanın kendi hinterlandındaki olayları anlayıp yorumlamak coğrafyacıların, astrologların, meteorologların işi; eşyanın zahiri aksiyonunu bilmek, yorumlamak, ondan sonuçlar çıkarmak fizikçilerin ve kimyacıların işi; insan ve toplum ilişkilerini gözlemleyip okuyabilmek, bunlardan bazı hakikatlere ulaşabilmek psikologların, sosyologların ve tarihçilerin hem işi hem görevi. Kişinin, kendisine bahşedilen ömrü içinde bunların tamamına hâkim olması mümkün değil.

Eşyanın ve olayların hakikatine bir bilim adamı mertebesinde ulaşmak mümkün olmasa dahi, varlık bilincine ve hakikatin künhüne sahip olmak, insanın bazı durumları kolayca anlamasına yardımcı olabiliyor.

İsrail adlı Siyonist devletin, ipteki cambaz olduğunu düşünüyorum. Netanyahu, İsrailli tetikçi.

İsrail, Gazze’deki son işgalde, soykırım hareketinde 40 bin kişiyi şehit etti, 120 bin kişiyi yaraladı, 82 bin ton bomba kullandı, Gazze’yi yerle bir etti, yaşanmaz hale getirdi, tarihte örneği az görülecek işkenceler uyguladı… bunların tamamı doğru. Fazlası var, eksiği yok. Bilgi olarak bize kadar ulaşan ve ulaşmayan bu denli oransız, ölçüsüz katliamı gerçekleştiren İsrail adlı cambazın arkasındaki üst beyin kim?

İsrail, bir vekildir, Ortadoğu’da, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi bir vekalet işgali yaşanmaktadır. Ortadoğu’da huzursuzluğu politikasının gereği olarak sürdüren üst beyin, Siyonizm’in teolojik arzularını fırsat bilerek bu bölgede yangın çıkarmakta, yine aynı bölgedeki insanların enerjilerini yeterince tüketince bir söndürücü olarak sahada görünmekte ve yeni bir düzenin kurucusu olarak masadaki yerini almaktadır. Bu üst beynin adı, bana göre, İngiltere’dir.

Afrika yerlileri, “Nehirde kavga eden iki balık görürseniz az önce oradan uzun bacaklı bir İngiliz’in geçtiğini düşünmelisiniz.” der. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Doğu ve Güneydoğu sınırlarımızı iki buçuk devlete karşı koruduğumuzu, bu iki devletin Amerika ve İngiltere, buçuk devletin de Fransa olduğunu, Ortadoğu’da da üst aklın şu an devreye girdiğini söylediğini, “Artık, sahipleri İsrail’in tasmasını eline almalı.” diyerek istiare sanatına güzel bir örnek olabilecek cümle kurduğunu geçen hafta medyada okuduk. Biz zamanların efsane polis müdürü, daha sonra İçişleri bakanlığı yapan Sadettin Tantan’ın görev yaptığı yıllarda zaman zaman, Fransız ahlakının ürünü olan Tapınak Şövalyelerinden bahsettiğini hatırlıyorum. Batı’nın öne çıkan iki devleti, özellikle İngiltere ve halkı İngilizler, tarihin her döneminde, “güneş batmayan imparatorluk” iddiası ve unvanıyla, tarihin her döneminde insanlık aleminde huzursuzluğun, kaosun, entrikanın, zulmün arka plandaki beyni olmuşlardır. Kendileri monarşi ile yönetildikleri halde, dünyaya demokrasiyi ihraç etmektedirler. Sömürdükleri veya üzerinde egemenlik kurdukları ülkelerde, demokrat elbisesi giydirilmiş vekiller veya delegeler bırakmakta, demokrasi kumandasıyla devletleri yönetmeye ve sömürmeye devam etmektedirler. Uzaktan yönettikleri ülkelerin güçlenmesini, uyanmasını istemezler; o ülkelerin az gelişmişliği, kargaşa yaşaması, İngiltere’nin cihan hakimiyeti siyasetinin gereği, vazgeçilmez şartıdır. Batı’nın, Osmanlı yönetiminin en zayıf, Anadolu insanının en çaresiz kaldığı bir dönemde, topraklarımızı terk etmesine bir de bu gözle bakmak, yakın Türk tarihini bu açıdan değerlendirmek, tarihi doğru okumanın gereği ve bu çilekeş milletin hakkıdır.

Tarihin akışını, günümüz dünyasında yaşadığımız kargaşaları bu perspektiften yorumlamak doğru olacaktır. Osmanlı bakiyesi olan Türk derin devletinin, dedelerinin yaşadığı tecrübe dolayısıyla, olayların arkasındaki İngiltere faktörünü, yüksek sesle dillendirmese de, iyi gördüğünü ve devlet aklını buna göre kullandığını zannediyorum. Batı kültürü ile yetişmiş, kafası ve göbeğiyle Batı’ya bağlı aydınlarımızın ve medyamızın bu gerçeği görmediğini, görenlerin ise kabullenmek istemediklerini düşünmekteyim. Menfaat, gaflet; sebebi ne olursa olsun, artık bu körlükten vazgeçilmelidir.

Hiçbir tetikçi masum değildir. İsrail, bir tetikçidir. İsrail, Filistin topraklarına Batı, özellikle İngiltere tarafından bir tetikçi olarak yerleştirilmiştir. Yarım asırdır ayağına yer edinen İsrail, bozulmuş Tevrat’ın öğretilerinden aldığı güçle, yüzyılladır insanlıktan dışlanmanın hıncıyla ve Batılı ağalarından aldığı emirle Gazze’deki Müslümanlara zulmetmekte, İslam dünyası da ipteki cambazla oyalanmaktadır. Kimisi cambazı alkışlamakta, kimisi de cambaza küfretmektedir. Dünya sahnesinde oynan oyun, budur.

İpteki cambazı inkâr edemeyiz; doğru hedef cambazı ipe çıkaran ip sahibini deşifre etmek, perde arkasından çekmek olmalı.