İnsana Değilim Yabancı

97

“İnsanım, insanî olan hiçbir şey bana yabancı değildir.”  Düşüncesinden hareketle tüm insanlarla irtibat kurmak; onları tanımak, bilmek ve keşfetmek istiyorsak; ki umumiyetle isteriz.

Aslında her milleti, her insanı tanımak demek; hakikatte kendimizi tanımak, bilmek demektir. Çünkü bizler  -kendimiz için-  meçhul birer bilmece, bilinmez ve çözülmemiş birer yumağız.

Kendimiz kendimizin, nefsimiz nefsimizin meçhulü. Evet bizzat kendimiz kendimizin meçhulüyüz. Zira hikmet icabı, az veya çok her vasıf ve nitelik, her insanda mevcut. Fakat onların potansiyel durumdan kinetiğe evrilmesi, dönüşmesi; para ister, pul ister, imkân ister, sıhhat ve âfiyet ister. Bunların hepsinin herkeste bulunması imkânsız. İstek dışı ve irade edemiyeceğimiz şeyler.

Binaenaleyh yapmak isteyip de yapamadığımızı, görmek isteyip de göremediğimizi, duymak isteyip de duyamadığımızı, gezmek isteyip de gezemediğimizi; kısaca temennî edip / isteyip de irade edemediğimiz nice şeyleri başkaları yapmıştır, yapmaktadır.

Öyleyse o gibileri tanımakla; bizlerde potansiyel olarak olup ta kinetiğe çeviremediğimiz, kendi hayatımızda gerçekleştiremediğimiz bir hasleti, bir duyguyu, bir istek ve arzuyu; onların şahsında müşahhas / somut olarak görür, bilir, tanır, idrak eder / algılar; onları kendimiz yapmış gibi oluruz.

Kaldı ki bu bileceklerimiz; başkalarının çok zaman hayatları pahasına kavuşulan netice ve sonuçlardır. Bu öğretici, tecrübe kazandırıcı vasıfları bizler; hiçbir tehlikeyle karşılaşmadan, hayatımızı tehlikeye atmadan; kısaca başkalarının kanı, canı pahasına edindiklerini bizler oturduğumuz yerde elde etmiş, kendimize bir kazanım sağlamış oluruz.

Bundan dolayıdır ki, hayatı ve sağlığı pahasına insanlığa yenilikler sunan, tekniğe katkılarda bulunan insanların; bu alkışlanacak çalışmaları karşısında asrın âlimi  “Nev’imle (benim gibi insan olan fakat insanlığa icatlar, buluşlar gibi kazanımlar sağlayanlarla) iftihar ediyorum (milliyeti ve inancı ne olursa olsun onlarla övünüyorum).”  Demekten kendini alamamıştır.

X

Madem ki insanım, insanî olan her şeye âşinayım

İnsanın sahip olduğu her şey, sanki Güneş’im ve Ay’ım

 

Dostlar! İşte ben bunun için, uzakta değil buradayım

Hayal ve tasavvuren de olsa, onlarla bir aradayım

 

İnsanım, insanî olan her şey, ilgilendirir beni

Olsa da gemim fezada yüzen bir dünya gezegeni

 

Her millet ferdinin yaptığı, yapacağı insan olarak

Her şahsı; ulusun övüncü, sevinci, gururudur ancak

 

İnsanım, insana ve insandan olana, değilim yabancı

Ey Dünya denilen, Kıyamet yolcusu insana, köhne hancı

 

 

Önceki İçerikKayıp-Kaçak!
Sonraki İçerik60’lılardan Vatan Kurtarma Hikâyeleri
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.