Muhafazakâr camia içinden de, Ak Parti iktidarı döneminde yaşanan yozlaşmadan bazı şikâyetler oluyor. Ancak Hayrettin Karaman’ın “sigara içen başörtülü kadınlar” için yaptığı eleştiri kadar ilgi çekmiyor.
Bu parti “3Y yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları kaldıracağız” vaadiyle yola çıkmıştı.
AKP döneminde Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesimin milli gelirden aldığı pay artarken, en fakir yüzde 20’lik kesimin payı daha da azaldı. Yani gelir dağılımı daha da bozuldu.
Ancak Ak Parti’nin yönetim kademeleri ile yakın yandaşlar içinde yoksul kalmadı. Merkezi yönetimde veya yerel yönetimlerde görev yapan AKP’lilerin hemen hepsinin çocukları son derece yetenekli birer iş adamı oldular.
AKP kendi büyük zenginlerini yarattı. Ama nedense vergi rekortmenleri arasında bunların ismine rastlayamıyoruz.
Yasaklardan kalkan sadece başörtüsü oldu. Ülkenin tamamı OHAL kapsamında ve Kanun Hükmünde Kararnameler ile yönetilir hale geldi. Her kesimden insanların özgürlüğünün ve mal varlığının teminat altında olduğunu söylemeye imkân kalmadı. Terör sebebiyle can güvenliğimiz de ciddi risk altında.
Ama hiç olmazsa 15 seneden beri “İslamcı” bir iktidarın döneminde yönetimde ve toplumda “İslam ahlak ve fazileti” yaygınlaşıyor diyebilseydik.
******************************
Para, Makam ve KADIN Açlığı
“Şunu görelim, bizim para, makam ve kadın açlığımız var. Şeytan da buradan saldırıyor. Parave makamı paylaşamayınca birliğimiz dağıldı.”
Bu sözler Yandaş Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’ın. Dilipak AKP ve muhafazakâr camianın içinden olup, en fazla özeleştiri yapanlardandır.
Dilipak muhafazakâr kanattan duymaya alışık olmadığımız, Rahmetli Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün bir kitabının ismi olan, “Allah ile aldatmak” kavramı üzerinden de özeleştiri yapıyor:
“Şu alçak, hain, lanet olası rüşvetçilerden yakanızı bir an önce kurtarın nasıl kurtaracaksanız. Bunlar herkesi haraca bağlıyor. İhalelere hile karıştırıyorlar, imar işlerinde bu işler çok fazla. İli, ilçesi yok.
Bu işe vakfı, camiyi de karıştırıyorlar. Cami avlusunda rüşvet pazarlığı yapıyor bu ahlaksızlar.
3 kuruşluk işi 10 kuruşa yapıyorlar, aradaki farkı paylaşıyorlar. Siyasetçi, bürokrat, işadamı herkes bu şeytani halkaya katılıyor.
Hani o ‘Şeytan sizi Allah’la aldatmasın’ diye bir ayet var ya, bunlar da cami ile vakıfla aldatıyorlar!”
Gerçekten rüşvet mekanizmasında vakıfların ve Camilerin böylesine kullanıldığı bir dönem daha önce hiç olmadı.
Bu rüşvetleri alanların “Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın fetvası” ile olmayan vicdanlarını rahatlattıklarına dair bol bol örnek hikâyeler dinliyoruz.
Karaman’ın fetvası ile “devletten ihale alanların, gönülsüz bile olsalar hayır kurumlarına bağış yapmalarına cevaz verdiği ve bu fetvanın yolsuzluğa ve rüşvete kılıf arayanların önüne geniş bir meşruiyet alanı yarattığı” iddiaları vardı.
Dilipak’ın cümleleri bu iddiaları doğruluyor.
******************************
AKP Döneminde Zina
“Ahlak” deyince muhafazakâr kesimden bazılarının aklına sadece kadın kıyafeti ve davranışları geliyor.
Bu alanda yozlaşma olmamasının reçetesi olarak da tesettürü, İmam Hatipleri ve Kur’an Kurslarını görüyor.
Bakalım bu alanda rakamlar neler söylüyor?
Hürriyet Gazetesi’nde Ertuğrul Özkök 16 Ağustos’ta “Alnı secdeye değen erkeklerin yüzde kaçı eşini aldatıyor” başlıklı bir yazı yazdı.
Bu yazıda çok ilginç ve üzücü rakamlar paylaşılmış.
- “Türkiye’de erkeklerin yüzde 58’i, kadınların yüzde 40’ı eşini (veya partnerini) aldatıyor.
- Bu rakam 2000’li yılların başında erkelerde yüzde 25, kadınlarda yüzde 11 civarındaydı.
- Türkiye, eşini veya partnerini aldatma oranı konusunda, dünyanın en yüksek oranlı ülkeleri arasında yer alıyor.”
Ertuğrul Özkök -haklı olarak- “Alnı secdeye değenler arasında bu oran nedir?” diye soruyor.
“Araştırmalara göre, toplumun yüzde 70’nin muhafazakâr olduğu, kadınların yüzde 50’den fazlasının başörtüsü taktığı” bir Türkiye’deyiz. “Hiç şüpheniz olmasın ki, toplumun her kesimi aldatma oranından üzerine düşen payı alıyor.”
Bu değişimi değerlendirirken bir hususu da gözden kaçırmamak lazım:
AKP iktidarı döneminde 26 Eylül 2004‘te çıkarılan bir kanunla zina Ceza Kanunu açısından suç kapsamından çıkarıldı. 2005 yılında çıkarılan yeni TCK’da da, 1926’dan beri yürürlükte olan, zinayı suç sayan maddeler konulmadı. Böylelikle zinaya ilişkin her türlü yaptırım yok sayıldı.
AKP’nin zinayı suç olmaktan çıkarmasının muhtemelen aldatma oranını yükselten bir etkisi olmuştur. Fakat ne kadar artırdığını bilemiyoruz.
Aldatma oranının artışı sosyolojik bir değişim ise AKP’nin bu değişime olumsuz bir katkı sağladığı açıktır.
*********************************
Yolsuzluk Var ama Yollar Yaptık
“Dürüstlük, ahlak, adalet, hak, hukuk” gibi değerleri hatırlattığımız zaman sözde muhafazakar kesimden gelen “ama köprüler, duble yollar; ama AVM’ler, ama havalimanları yaptık” savunması geliyor.
Bu ne yaman çelişkidir?
Son on senedir sadece yüzde 3,3 olan ortalama büyüme bile ekonomide de başarısız olduklarını göstermeye yeterlidir.
Fakat görünen o ki, “İslam ahlak ve fazileti” konusunda verecekleri iyi örnekleri pek yok.
Muhafazakâr mahalleden taşınan Levent Gültekin haklı:
“İslamcılık şatafatlı bir iktidarla beraber ağır bir mağlubiyet yaşıyor.”