II. Murad’a Oğlu Sultan II. Mehmed’in (Fatih) Tahta Davet İçin Yazdığı Mektup

111

 

II. Murad Osmanlı Padişahlarının altıncısı olup 1421 yılında tahta çıktı. Padişahlığı döneminde Karaman ülkesinden başka Anadolu’da ki beylikleri Osmanlı idaresi altına aldı. Fetret devri sonrası Türk zaferlerinin önünü açan ve Anadolu da Türk birliğini ilk defa sağlayan oldu. Rumeli de Macarlar ve Sırplar üzerine seferler düzenledi. Sırbistan’ın tam itaatini sağladı. Selanik ve Yanya’yı fethetti. Osmanlı devletine büyük zaferler kazandırdı. Bu fetihlerle devleti daha güçlü hale getirdi.

Sultan II. Murad, “Bu oğul devlete büyük ve hayırlı hizmetler yapacaktır.” dediği oğlu II. Mehmet’i bir ideal için hazırladı. Kendisine nasip olmayan İstanbul fethini, onun marifeti ile ulaşmayı arzuluyordu. Yetişmesine olağanüstü özen gösterdi. Oğlunu bizzat tahtla temasa getirerek, istikbal için iyi yetişmesini sağladı.

Ancak kendisinin içinde sonsuz bir dinlenme özlemi vardı. Manisa’ya çekilip, o güne kadar yorucu ve zahmetli geçen günlerinin ve ömrünün kalan zamanını, yaptırdığı sarayında geçirmek arzusundaydı. Harp meydanlarından uzak, ibadetle meşgul olmak bütün isteği idi.

Hacı Bayram-ı Veli’den İstanbul’un fethedileceği müjdesini aldı. Oğlu şehzade Mehmet’i henüz 14 yaşında tahta çıkardı. Çevresine de tecrübesizliğinden dolayı düşebileceği hatalara meydan vermemek için bağlılık, yetenek ve erdem örneği olan devlet adamı ve askerlerden kurulu bir divan bıraktı.

Padişah II. Mehmet hem cihangir, hem de alim idi. Kılıcını Kur’an hikmeti emrinde kullanmak isteyen bir hükümdar olarak milletinin başına geçti.

Ancak II. Murad’ın saraydaki istirahati pek uzun sürmedi. Yeni padişahın genç ve tecrübesiz oluşu, Osmanlıya karşı Hıristiyan dünyasının ittifak hareketini hızlandırdı. Her ne kadar genç padişah, yaşlı ve güngörmüş vezirlere, saçını sakalını savaş meydanlarında ağartmış kumandanlara sahip idiyse de daha çocuk sayılabilecek bir yaştaydı. Bu durumu fırsat gören Avrupa devletleri Osmanlı üzerine harekete geçti. Karamanoğlu, Macar kralına mektup yazıp Haçlılara işbirliği teklif etti. Ardından Haçlı ordusu kılıçlarını çekip Segedin’den süratle Türk topraklarına doğru ilerlemeye başladı. Bizans İmparator’u Hıristiyanları Türkler aleyhine tahrik etmede büyük rol oynuyordu. İmparator Macar kralına gönderdiği mektubunda:

” Türklerin zebun bir halde olduklarını, Sultan’ın Karamanoğlu’na karşı seferde olduğunu, o taraftan da taarruz edilirse mukavemet edemeyeceklerini, Bizans donanmasının Boğazları keserek Osmanlı askerinin Rumeli’ye geçmesine mani olacağını, binaenaleyh fırsattan istifade edebilmek üzere tam zamanın geldiğini “ bildirmekteydi.(1)

Tuna’nın Güney sahilleri boyunca Karadeniz’e doğru ilerleyen Haçlılar, güneydoğuya doğru kıvrılarak Deliorman’a girdiler. Bu sıralarda haçlı donanması da Çanakkale Boğaz’ı açıklarındaydı. Şumnu’dan Doğu’ya, Varna’ya doğru yol aldılar. Geçtikleri yerlerde şehirleri, kasabaları, köyleri yaktılar ve büyük zulümler yaptılar.

Bunun üzerine Osmanlı Vezirleri bir araya gelip, ordunun başında tecrübesi olan padişah II. Murad’ın bulunmasını, tekrar tahta oturması gerektiğini ısrarla belirttiler. Edirne’de toplanan saltanat şurası tek çarenin Sultan Murat’ı davet olduğuna ittifakla karar verdi. Karar’ı Vezir’i Azam Halil Paşa şu sözlerle II. Mehmet’e bildirdi.

” Düşmana cevab-ı mukavemet imkanı yok. Meğer baban Sultan yerine gelmekle mümkün ola. Beylerin dahi ittifakı bunun üzerinedir, Maslahat bunu görürler. Düşmana karşı anları gönderesiz, siz safanızda olasız. Bu vaka def’olduktan sonra, yine saltanat sizindir.” dedi.

Sultan Murad tahta davet teklifine ” Oğlumuz Mehmet Han’a padişahlık lazım ise din-ü devleti siyanet etsin.” cevabını verdi.(2)

Geçirilecek vakit yoktu. Sultan Murad tecrübeli bir padişah, büyük bir kumandandı. Ordunun başına geçmesi, memleketi Haçlı tehlikesinden kurtarması lazımdı. On dört yaşında hükümdar olduktan sonra, Haçlıların karşısına babasının tecrübeli kılıcını seferber etmenin lüzumunu idrak eden padişah Mehmed, babasına bir mektup gönderdi. Mektubun mahiyeti bir kılıç kadar keskindi:

” Baba! Ya sen Padişahsın ya ben! Sen Padişahsan şu tehlikeli anda milletin, seni ordunun başına çağırıyor gel; Ben Padişah isem sana emrediyorum; Saltanat kendisine ait ise düşmanı karşılamak farzdır; yok eğer bize ait ise emrimize itaat şarttır.”(3)

Sultan Murad, bu ferman karşısında hemen Edirne’ye hareket ederek yüz binden fazla askerin başına geçti ve Varna meydan savaşını kazandı. İkinci Murad’ı zafer için tebrik edenlere “Biz, Padişahımız Efendimiz Sultan Mehmed Han-ı Sani hazretlerine hizmet eyledik. Bu zafer oğlumuz Mehmet Han’ındır. Biz onun emrinde bir serdarından başka bir şey değildik.” cevabını verdi.

Daha sonra tekrar padişah olan Sultan II. Mehmet ilk iş olarak devamlı ayaklanma çıkaran Karamanoğlu beyliğine sefere çıktı. Korkan Karamanoğlu İbrahim Bey af diledi. Padişah Mehmet İstanbul’un fethini düşündüğü için onu bağışladı. Macarlara Sırplara ve Bizanslılara yumuşak davranmaya başladı. Amacı, Haçlıların birleşmesini önleyerek İstanbul’un fethi için gerekli hazırlıkları yapmaktı. Bütün plan ve düşüncelerini İstanbul’un fethine kuran Sultan Mehmet 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul’u bir Türk şehri haline getirdi.

1-mufassal Osmanlı Tarihi-Heyet-İskit Yay.-1958-Cilt.1-S.320

2-3-Büyük Osmanlı Tarihi-Yılmaz Öztuna-Ötüken Yay.-İst.1994-C.1-S.197-198

3-Osmanlı Tarihinden İlginç Hikaye ve Anekdotlar-Avni Arslan-Ziya Demirel-Akçağ Yay.Ank.2008-S.19

3-Osmanlı İmparatorluğu Tarihi-M.Fatih Ertürk-Kalipso Yay.-İst.2010-S.51-52

3-Şah-ı Cihan-F.S.Mehmet-Ahmet Coşkun-Babıali Kültür Yay.-İst.2008-S.16

3-Sultan II.Bayezıt Han-Kemal Arkun-Akademisyen Yay.-İst.2009-S.15

3-Kudemanın Kırk Atlısı-İskender Pala-S.35

Hayat Yayınları.