İdealsizlik!

69

 

Bir milletin ilerlemesini, medeniyet oluşturmasını sağlayan şeylerin başında o milletin inandığı, kendine hedef olarak koyduğu idealler yatmaktadır.

Türk milletinin Göktürkler zamanında kendine koyduğu ideal “Türk cihan hakimiyeti” olarak ifade ettiğimiz, güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar Türk yurdu oluşturmak idi.

Nitekim bu idealin teşvikiyle Türkler dünyanın değişik yerlerine göç ederek kavimler göçünü başlatmış, çeşitli milletlerle girdiği etkileşim sonucu kültürel olarak kendisini geliştirmiş, tarihe de bir çok katkıda bulunmuştur.

Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonraki idealinin ise fütuhat yani fetih ile İslamiyet’i dünyaya yaymak olduğunu görürüz. Bu ideal neticesinde Türkler İslamiyet’in dünyadaki kılıcı olmuş, Batı içinde yatan İslam korkusu Türk korkusu haline gelmiştir.

Osmanlı’nın dağılma sürecine kadar yukarıda izah ettiğim ideal devletin resmi ideali olmuştur. Dağılma sürecine baktığımızda ise öne çıkan iki idealin olduğu görülmektedir: Birincisi devletin dağılmasını önlemek, ikincisi de “kızıl elma” yani dünyadaki Türklerin birleşerek Turan yurdunu oluşturmasıdır.

Devletin dağılması engellenemese de bu yolda gösterilen gayretler neticesinde Batı’nın hedefi olan “Türkleri Anadolu’dan atma” fikrinin gerçekleşmesi engellenmiştir.

Kızıl elma ideali ise yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde de etkili bir ülkü olarak devam etmiştir.

1960’lı yıllardan itibaren millet olarak idealimiz Avrupa Birliğine girmek şeklinde olmuş, o günden bugüne bu ideale ulaşmak amacıyla çeşitli revizyon hareketleri yapılmıştır.

1990’lı yıllara gelindiğinde hatırlarsanız devlet adamlarınca idealimiz “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk hinterlandı” şeklinde formüle edilmişti.

Tüm bu tablodan hareketle günümüze baktığımızda ise milletimizde geleceğe dair bir idealden ziyade geçmişte yaşananları yermek yada övmek üzerine dayalı bir anlayışın geliştiği gözlenmektedir.

Milletlerin geleceğini idealleri belirler. İdeali olmadan geçmişe saplanıp kalmak milletlerde durağanlığa ve tavır eksikliğine sebep olur ki bu durum o milletin yok olmasına yol açabilir.

Çünkü ideal demek “ümit” demektir!

Geleceğe dair ümitli olmak da o milletin devamını sağlar.

Tıpkı biz Türkleri tarihte var edip devamını sağlayan ideallerimiz gibi…

Bugün milletimizi geleceğe dair ümitsizliğe ve tembelliğe sevk eden “sürekli geçmişi yargılama” saplantısından kurtulup, geleceğe dair yeni idealler oluşturmak ümidiyle…