Hukuk’un Siyasi Mücadele İçin Kullanılması

197

Türkiye siyaseti ve hukuk sistemi “bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” dedirten bir bilinmez istikamete doğru gidiyor.


“AKP’nin kapatılması davası” ile “Ergenekon Davası” soruşturmaları hukuki süreçler olarak değerlendirilmekten çıktı. Siyasetçiler, yazarlar ve kamuoyu tarafından “tarafların hukuk üzerinden rövanş alma mücadelesi” olarak tanımlanan bir hale dönüştü.


Bu iki davadan birinde “hukuka saygılı olmak gerektiğini” söyleyenlerin, diğer davada “hukukun sindirme ve etkisizleştirme vasıtası olarak kullanıldığını”  söylediğini görüyoruz.


Taraflardan her biri, bir savcıyı savunurken diğer savcıyı yerden yere vuruyor. “Nalıncı keseri” yine hep kendine doğru yontuyor.


“Güçler Dengesi Bozulunca” başlığıyla yazdığım yazıda, hadisenin “hukuki ve sosyal” boyutlarından önce, “siyasi” olduğunu ve alışılmış bir güç dengesinin bozulmasını müteakip, yeni bir dengeye kavuşuncaya kadar olabilecek çalkantılar olduğunu vurgulamaya çalışmıştım.


Bu yazıda yurtiçindeki güç odaklarının durumunu sergilemeye çalışmıştım. Ancak ortadaki mücadelenin görünür taraflarının ötesinde dış boyutları olabileceğini de düşünmek gerek. Gördüğümüz olayların son derece küçük bir bölümü. Bilmediğimiz bildiklerimizden fazla olduğu gibi, bildiğimizi zannettiğimiz şeyler de aslında çoğunlukla kirletilmiş bilgilerden ibaret.


Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in ifadesi iç çatışmanın dış boyutu hakkında ipucu veriyor ve oldukça keskin: “Evet ortada bir savaş var. Bu doğru. Türkiye’de bir güçler kavgası var. Küreselciler ile milliyetçiler kavgası. AK Parti’ye değil, küreselleşmeye karşılar. Biz korumacılıktan yana değil, küreselcilikten yanayız. İşte benim partimin bulunduğu nokta burası.” 


Milli değerlerimizi ve varlıklarımızı koruyarak küresel oyuncu olma gibi bir hedefimiz olamaz mı yani? Küresel oyunculardan hangisi milliyetçi değil?


*********************************************************************


“AKP’yi kapatma davasında” bir iddianame var ve iddialar genellikle Başbakan ve diğer AKP yöneticilerinin çeşitli sözlerinin bir araya getirilip, “laikliğe karşı odak olduğu” sonucuna varan yoruma dayanıyor. “Üniversitelerde türbanı serbest bırakmak için anayasa değişikliği” yapılması bardağı taşıran son damla olmuş.


Bir çeteleşme davası olduğu söylenen, ama ne yazık ki Türk’ün en büyük destanlarından biri olan “Ergenekon” adının verildiği davada henüz bir iddianame dahi ortaya çıkmadı. Ancak soruşturmalar şaşırtan kişilerle genişleyerek devam ediyor. Önce sağcı milliyetçi kimlikleriyle tanınmış kişiler, son olarak ta solcu ulusalcı kimlikli şöhretli isimler gözaltına alındı.


Bu iki grup arasında ortak nokta ne olabilir diye düşünüyorum. Benim bulabildiğim tek ortak nokta “anti-amerikancı” oluşları. Bakalım Savcılar ne gibi ilişkiler ve ortak noktalar çıkarabilecekler?


**********************************************************************


Türkiye’nin istikrarsızlaştırılması (destabilizasyonu) için plan kuranların ciddi başarıya ulaştıklarını, Türk insanını kamplara ayırma konusunda önemli mesafeler aldıklarını ve en önemlisi tarafların hepsinde derin endişe ve karamsarlık yarattıklarını görüyoruz.


Bir yandan “Ekonomide Tehlikeli Sinyaller” yazımda belirttiğim gibi ciddi ekonomik sıkıntıların yaşanabileceğine dair işaretler yoğunlaştı.


Ekonomi bilgisine güvendiğim İlhan Kesici’nin geçen hafta Skyturk kanalında yaptığı açıklamalar ürkütücüydü. İlhan Kesici ekonomik krizin bir çığ gibi gelmekte olduğunu, 2008 de bizi hasta edeceğini, 2009 da ise ölümcül darbe vuracağını ifade ederek şu tavsiyelerde bulundu: “Alacaklılar alacaklarını en kısa zamanda tahsil etmeye, borçlular borçlarını bir an evvel ödemeye çalışsın. Herkes ayağını yorganına göre değil, yorganının yarısına kadar uzatsın.”


Diğer taraftan ABD’nin Afganistan’da Taliban güçleriyle çarpışmak için Türkiye’nin muharip asker vermesi; Türkiye’de “füze kalkanı” oluşturma projesi ve İran’la çatışma halinde ABD ile askeri ve siyasi işbirliği gibi talepleri var. Vakıflar Yasası, Rum Patriğin ekümenik/ evrensel olduğunun kabulü, Ruhban Okulu’nun açılması, Kıbrıs’ta çözüm gibi yoluna girmiş(!) konuları da unutmamak gerek. Tabii ki bir de “Kürt sorununa siyasal çözüm” dayatması var.


Hemen güneyimizde Irak’ın işgal edilmesinden bu yana bir milyon insan öldürüldü, dört milyon insan vatanını terk etmek zorunda kaldı. Türkiye’nin dikkati bu büyük hadiselerin üzerinde değil.


Bütün yazar-çizer, siyasetçi ve bilim adamlarımız hukuk, demokrasi, laiklik konularında derin tartışmalar içinde. Tıpkı İstanbul Fatih’in ordusu tarafından kuşatılmışken Ayasofya’da “meleklerin erkek mi, dişi mi olduğunu” tartışan papazlar gibi.

Önceki İçerikDemokrasi Herkes İçindir
Sonraki İçerikSözlerin Zaman Aşımı Yokmu
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.