Okunuş biçimiyle “Gobels”, 1933-1945 yılları arasında, Hitler faşizminin yaşandığı ve dünyanın kana bulandığı dönemde Almanya’da, “Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı” yaptı.
Gobels’in “Propaganda İlkeleri” vardı.
İşte, o ilkelerden örnekler;
- Amacımız doğruları söylemek değil, insanları etkilemektir.
- Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar.
- Yargı, devlet hayatının efendisi olamaz, devlet politikasının hizmetkarı olmalıdır.
- Bana vicdanı olmayan bir medya teslim edin, size bilinçsiz bir halk sunayım.
- Hatalı olduğunu veya yanlış yaptığını asla kabul etme.
- Sadece bir rakibine odaklan ve kötü giden her şeyin sonucunu onun üzerine yık.
- Halk, büyük yalanlara küçük yalanlardan daha çok inanır.
Siyaset, “propaganda yoluyla halkı ikna ederek iktidar olma sanatı” olarak da ifade ediliyor.Propaganda ile demokrasi ilişkisi üzerine düşünürken, arşivimden bazı anılar önüme saçıldı. Paylaşmak istedim.
- AKP’li Dengir Mir Fırat; “Yargı da milli iradeye ram olmak durumunda” ( 24 Mayıs 2008/Gazeteler)
- Başbakan Erdoğan; “Bizi eleştiren hazımsız ve şizofren” ( 29 Ocak 2003/AKP Grubu)
- “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda, kısa süre koltuğuna oturan kız çocuğuna Başbakan Erdoğan diyor ki; “Artık yetki senin. İster asar ister kesersin!” (23.Nisan 2010)
- Referandum sonrası Başbakan Erdoğan, NTV’de konuşuyor; “Bana göre hayır diyen darbecidir.” ( 9 Eylül 2010/Gazeteler)
Başbakan, bugün de Yargı’ya ve mensuplarına zehir zemberek saldırıyor. Oysa, 2010 Referandumu ile Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu (HSYK) kontrol altına almıştı!..
Kimi Savcılar, Türk Ordusu’nun “Kozmik Odasına” kadar girmişti.
Olağanüstü Yetkili Mahkemelerde, Türk Ordusu’nun üst düzey komutanları, gizli tanıklar ve sahte belgelerle yargılanıyor, savunma hakları engelleniyordu.
Başbakan, Türk Ordusu’na kurulan bu “kumpas” davaları için;
“Ben bu davanın Savcısıyım” diyordu!
Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, Manisa’daki parti toplantısında; “Ergenekon’u tepeledik” diye gözyaşı döküyordu!
Yani, sıkı fıkı ilişkiler içinde oldukları, Devlet’i paylaştıkları Cemaatle, bu kumpasın ortağı idiler!
Şimdi, AKP’ye yönelik “yolsuzluk soruşturmaları” başlayınca, Emniyet Teşkilatı’nı tarumar ediyor, Yargı’ya hışımla saldırıyorlar!?O emniyet yöneticilerini AKP iktidarı atamadı mı?
Gezi Olayları sonrası o polislere “destan yazdınız” diyen Başbakan değil miydi?
Şimdi sormak gerek; Niye telaş ediyorsunuz?
Suç yoksa, yargılama süreci sonunda kanıtlanacaktır.
Savcıları, Hakimleri, size karşı olan herkesi azarlayarak, suçlayarak, HSYK ve Danıştay yetkileriyle oynayarak bu ülkede “huzur ve güven” sağlayamazsınız.
Milleti bölersiniz, ekonomiyi altüst edersiniz, bedelini de yine millete ödetirsiniz!
- 2014 yılında, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ temel ilkesinin ve ADALETLİ bir düzenin egemen olduğu, bu ülkede yaşayan tüm yurttaşlarımızın ayrım gözetilmeksizin güven, huzur ve refah içinde yaşayabileceği “HALK EGEMEN” bir yaşam biçiminin var olması dileğiyle, tüm Kocaelililerin yeni yılını kutlarım.