Hukuk, Namus ve Şeref

14

Dostlarım hukuk devletinden nasıl uzaklaştığımızı anlatıyor. Haklılar. Dünya Adalet Projesi (World Justice Project) her yıl Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ni yayımlıyor. Türkiye serbest düşüş hâlinde. 2024’teki pozisyonumuz 101. sırada. Sıradaki komşularımız. 99-103 arasındaki ülkeler şöyle:

99   Nikaragua

100 Myanmar

101 Türkiye

102 Bangladeş

103 Honduras

Hayırlı olsun. Doğruluk Payı sitesindeki haber için buraya tıklayınız.

İyi ki istibdat rejiminde değiliz

Sayın Adalet Bakanımız bu sonucu beğenmemiş, insafsız bulmuştu. Bu hislerini de bir demeçle açıklayıp Dünya Adalet Projesi’ne hak ettiği dersi vermişti. Ama adamlar derslerini almamış ki hâlâ böyle sıralıyorlar. Ne yapmalı? İstibdat rejiminde yaşasak kolaydı. Mesela savcıya talimat verip, pardon telefon edip, pardon vazifeye çağırıp WJP’yi içeri alıverirdik. Ne gerekçeyle mi? Önce içeri alır sonra gerekçesini bulurduk. İlk gerekçemizi beğenmezsek başka bir gerekçe uydururduk. Elimizi tutan mı vardı? Yapmadığımız iş miydi? WJP bizim egemenlik alanımızın dışında mı? O halde bu sonuçları yazanı içeri alırdık. Bunu yazan köşe yazarlarını da. Önce asar sonra yargılardık. Ne var ki bunların hiçbirini yapamıyoruz. Yapamıyoruz değil mi? Çünkü Türkiye istibdat rejimi değil. Değil mi?

Şimdi istibdat rejimlerini bırakıp hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne dönelim. Bütün kanunları canımızın istediği gibi değiştirebilirsek, neyin üstünlüğü? Hukuk diye bir şey mi var? Bugünkü hukukla yarınkinin ne ilgisi olabilir? Kanunların kanununu, anayasayı her seçim döneminde yeniden değiştirdikten sonra hangi hukuk. Hem de anayasayı değiştirme işinin propagandasını şu yemini etmiş kişiler yapıyor:

Sadakat, namus ve şeref

“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.” 

Demek ki endişelenecek bir şey yok. Bu anayasaya sadakattan ayrılmayacaklarına büyük Türk milleti önünde and içmişler. Hem de namusları ve şerefleri üzerine. Ne yani? Siz bu insanları ne zannediyorsunuz?

Şimdi dünyaya dönüyorum ve soruyorum: Anayasa dâhil bütün kanunlar hukuka dayanıyor. Hukuktan çıkıyor. Hukuk… Hak kelimesinin çoğulu. Haklar demek. İnsanların birbirine karşı hakları. Toplumun bireye bireyin topluma karşı hakları. Her hak yazdığım yere vazife de yazın. İkisi beraberdir. Her hak olan ilişkide bir vazife, her vazifenin de doğurduğu bir hak vardır.

Peki hukuk, yani haklar neye dayanıyor?

Hukukun temeli

İşte bu dayanak derinlerde. İnsanın ta içine, yapısına, fıtratına kadar uzanır. Genlerimize işlemiş bir temeldir bu. O temelin adı da ahlaktır. Evet bütün kanunlar birbirine, ana kanuna, fakat hepsi insan fıtratına, insanların ahlak dediği kaynak değere dayanır.

Bu yüzdendir ki bir ülkede hukuk üzerinde tereddütlerin doğması ahlak üzerinde tereddütlerin doğması demektir. Ahlak üzerinde tereddüt, toplumu toplum yapan bağların çözülmesidir, milletin ve dolayısıyla ülkenin çökmesidir. O çöküşe sebep olanlar da enkazın altında kalır. Tarih öyle söylüyor.

Ahlak değersizleşirse kanunlar da değersizleşir. Etrafından dolaşılacak, delinip geçilecek, muhalifleri yakalayıp hapse attıracak açıkgözlük araçları hâline gelirler. Kanunları manipüle ederiz. Mevcut kanunlar hırslarımızı tatmine kâfi gelmezse yenilerini çıkarırız. Kim tutar bizi? Ahlak yoksa.

Yaptıklarımızı doğru oldukları için değil, yapabildiğimiz için yaparız. Yapamadıklarımızı yeni kanunlarla yapabileceğimiz hâle çeviririz. Kanun ne ki? Ahlak ne ki? Hem bunu herkes yapıyor. (Bu sonuncu ifade bütün ahlaksızlıkların anasıdır.)

Kaçıncı tekrar bilmiyorum. Yine Akif, yine Akif, yine Akif:

Halimiz bir inhilâl etmiş vücudun halidir

Ruh-u izmihlalimiz ahlakın izmihlalidir

Önceki İçerikTürk Milleti Meleklerin Cinsiyetini Aramaktan Derhal Vazgeçmeli!
Sonraki İçerikİslam ve İbadet
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)