Hollandalı Türk Öğretmenin Feryadı

111

Avrupa’ya Türk işçilerinin gönderilişinin 50. yılı dolayısı ile birçok tören düzenlendi.  Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Başbakan Sayın Erdoğan Avrupa’ya gidip toplantı ve törenlere katılmadı. TRT Avrupa trenini düzenleyerek göçün anısına tren seferi düzenleyerek canlı program yaptı.

 Yapılan toplantı ve çalışmalara Avrupa’da yaşayan ve her geçen gün asimile olup yok olan Türk çocuklarına yönelik ciddi hiç bir çalışma yapılmadı.  Son iki ay içinde iki kez Avrupa’ya gidip belgesel çekme imkânım oldu. Hollanda’da ve Almanya’da Türk gününü festivaline katılıp belgesel çekimi yaparak Türk çocuklarının durumunu yerinde görme imkânım oldu.

 Hollanda’da doğmuş ve Hollanda Devlet Okullarında öğretmenlik yapan Betül Hanım ile Hollanda’da görüştüğümüzde Türk çocukları ile ilgili  önemli bilgiler vermişti. Fransa’da öğretmenlik yapan bir başka eğitimci adeta feryat ederek, çocukların her geçen gün  Türk dilini  unuttuğuna  dikkat çekmişti.  Hollanda’da Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Akalın ile görüşüp, Türk çocuklarının dilini unutmamaları ile ilgili önemli bilgiler almıştım. Almanya’da bir grup baba  ” Babalar Grubu ” kurup çocuklarına nasıl sahip çıkacakları konusunda çalışma yapmaya başlamaları önemli.

 Evet, Türk çocukları  Avrupa da  gerçekten büyük sorun ve sıkıntı yaşıyor. Almanya’da 500 bin ilkokul  seviyesinde  eğitim  gören  Türk çocuğu her geçen gün dil ve dininden uzaklaştırılıyor. Sizlere önce Hollanda’dan mail yazan Betül öğretmenin yazdığı mesajdan bir bölümü paylaşıyorum. Birlikte okuyalım.
 * Hollanda’ dan  Betül Öğretmenin feryadı…
… ” İsmail Bey gazeteci ve TV belgeselcisi olan Sizin dikkatinizi çekebilecek önemli bir konuya da değinmek istiyorum. Hollanda da çocuklarımıza iyi bakılıyor. Çocuğuna en ufak şiddet uygulayan anne ve babalar kontrol altında tutuluyor ve eğer bir değişim olmazsa velilerde çocuklar  anne ve babadan alınıp çocuk esirgeme kurumuna benzeyen bir yere yerleştiriliyor. Maalesef bu kurumda Müslüman çocukları da oluyor. Koruyucu aileler bu çocukları alıp büyütme evinde yaşatma imkânına sahipler. Ve yine ne yazik ki bu koruyucu ailelerin çoğunluğu Hıristiyan uyruklu, Hollandalılar.  Ve buda demek oluyor ki bizim Müslüman çocuklarımızda bunlara teslim ediliyor. Anne ve baba hiç bir şey yapamıyor bu duruma karşı. En büyük sorun Müslüman koruyucu ailelerin olmaması. Burada yasayan Müslümanlarımız ya bilgisizlikten ya da istemediklerinden koruyucu aile olmuyorlar. Yani yanlış anlaşılmasın koruyucu aile olduğun zaman bir çocuğu ne kadar süreliğine almak istediğini kendin belirliyorsun.  Bu sadece bir ayda bir kez bir hafta sonu da olabilir. Ama nedense bizim Müslüman aileler bu işe yanaşmıyor.  Ve bu durumda birçok Müslüman çocuğumuz Hıristiyan koruyucu aileler tarafından alınıp götürülüyor.  Onları alıp Pazar günleri kiliseye götürenler bile var.  Bu durum beni çok üzüyor.  Müslümanlarımız arasında koruyucu aile olmayı teşvik etmek için kampanyalar başlattık.  Hatta Hollanda hükümeti bile bu konuda bizi destekliyor.  İnşallah başarılı oluruz.  Çünkü bizim çocuklarımızın o ailelerin yanında bulunması barınması bizim ayıbımız diye düşünüyorum.  İşin içinde çocuklar olduğu zaman benim için akan sular durur.  Bu konu beni çok derinden etkilediği için sizinle paylaşmak istedim. Belki olur ya bir gün sizde bu konuya değinir haber yaparsınız..  Betül Keskin  (Hollanda Türk Öğretmen ).

Betül Keskin hanıma duyarlığından dolayı çok teşekkür ediyorum. 7 Ekim 2011 tarihinde Almanya dönüşü bu köşede yer alan  ” Almanya’da Baba Olmak” yazımı sizlerle paylaşıyorum.

 *ALMANYA’DA BABA OLMAK

 Almanya’da birçok sivil toplum örgütümüz var.  Büyükelçiliklerimiz,  Başkonsolosluklarımızın yanı sıra sivil toplum örgütleri, dernekler, vakıflar, camiler, kültür merkezleri, Türklere hizmet veriyor.  Bu hizmetler çok önemli.  Bugün kültür merkezleri,  cami ve derneklerle ilişkisi olan aileler dilini ve dinini korumaya çalışıyor. Çocuklarına milli ve manevi kültürünü öğretmek için camilere ve kültür merkezlerine gönderiyorlar.

Ancak her şeye rağmen aileler Almanya’da çocuklarının geleceğinden endişeli.  Çocuklarının milli ve manevi kültürünü korumaları ve Türkçeyi unutmamalarını, dini bilgilere sahip olmaları için fikirler üretiyorlar.  Alman devletine ait okullarda 14 yıldan beri okul aile birliği başkanlığı yapan kültür adamı ve gönül insanı Mücahit Batırlık Bey ile özel söyleşi yapıyoruz. Mücahit bey “BABALAR GRUBU” kurduklarını,  bu grubun zaman zaman toplanarak çocuklarına nasıl sahip çıkabilmek için fikir alış verişinde bulunup,  toplantılar düzenlediklerini, toplantıya akademik seviye de insanlar davet ederek konferanslar düzenlediklerini söyledi.  Gerçekten çok güzel bir girişim.  Türkiye’den de babaların örnek alacağı bir çalışma, kendisiyle çok güzel bir söyleşi gerçekleştirip, önemli fikirler aldık.
ALMANYA’DA TÜRK ÇOCUKLARININ EĞİTİMİ

Almanya devleti Türkçe eğitimini ders olmaktan çıkarıyor. Entegrasyon adı altında türleri asimile etmek için değişik yöntemlere başvuruyor.  Türkçe’nin ders olmaktan çıkartılması, Türkçe’nin unutulmasına sebep olacak. Alman devleti baştan beri Türklerin birlikte yaşadığını, aynı mahallede ve aynı semtte yaşamasını bir türlü içlerine sindiremiyorlar.  Entegrasyon kelimesinin arkasına sığınarak Türklerin nasıl asimile etmenin plan ve hesabını yapıyorlar. Türkiye bu nokta da ciddi bir çalışma yapmalı.  Dilin unutulması,  Türkçe’nin Almanya’da zorunlu ders olarak devam etmesi için mutlaka baskı yapmalı.  Acı ama gerçek Türklerin yeni yetişen gençlerinin büyük çoğunluğu Türkçe konuşmuyor.
ALMANCA DİN DERSİ KİTABI

Başta Türkler olmak üzere Almanya’da milyonlarca Müslüman yaşıyor. Ancak İslamiyet Almanlar tarafından resmi din olarak tanınmadığı için Müslümanlar birçok sorun ve sıkıntı yaşıyor. Türklerin işçi olarak gelişinin 50.yılı olmasına rağmen Alman okullarında ilk kez din dersi verilecek. Emeği ile gelişip büyüyen Almanlar, Türk işçilerinin en temel insan hakkı olan dini inançlarına bir türlü saygı göstermemiş, nihayet yeni bir karar alarak din dersinin 5. ve 6. sınıfta okullarda okutulması için karar almış. Din dersi kitabı ise Almanca olarak basılmış, Almanca basılan din dersi kitabını inceleme fırsatım oldu. Din dersi kitabının en başında “Yahudilerle ilgili bölümler çıkartılmıştır.” ifadesi yer alıyor. İşe sakat olarak başlanmış. Din dersi Kur’an’ı Kerim de ne ise o verilmelidir. Baştan tahrif olarak yapılan bu hareket din dersinin de nasıl verileceğinin de göstergesi.  Ama her şeye rağmen önemli bir gelişme. Temennimiz Alman devleti İslam dinini de resmi din olarak da kabul eder.
BOŞANMALARDA BÜYÜK ARTIŞ VAR

Almanya’da Türkler büyük bir dram daha yaşıyor. İthal damatlar ve ithal gelinlerle de tanışıyoruz. Almanya’da ki Türk işçileri Türkiye’den damatlar ve gelinler almaya devam ediyorlar. Bugün Türkiye’den gelin ve damat olarak giden on binlerce insanımız var. Milli gelin ve milli damat dense de daha çok ithal gelin ve ithal damat olarak anılıyorlar. Kameramızı bu insanlara da yöneltiyoruz. Bir söyleyip bin ah işitiyoruz. İthal gelin ve ithal damatlarda boşanma oranı yüzde yetmişlere dayanmış. Bu aile birleşmesi olarak yapılan evlilikler bugün aile ayrışması haline dönmüş.  Boşanmalar yüzünden on binlerce Türk çocuğu büyük sorun ve sıkıntılar yaşıyor. Hiç yüzünden yapılan boşanmalar da en çok mağduriyeti Türkiye’den giden ithal gelinler yaşıyor.  İthal gelinler adeta ölüm kalım mücadelesi veriyorlar. Ayrıca dışlandığı için sıkıntılı ve kötü hayat içerisindeler.  İthal damatlar ise onların dramı bir başka.  Birçokları çoktan pişman olmuş,  keşke çocuklarımız için evliliğimiz devam etse diye de konuşmadan geçemiyorlar.  Almanya’da yetişen gençler ise yaşanan bu boşanmaları görünce evlilikten vazgeçiyor. Türk gençlerinin büyük bir çoğunluğu bugün Almanlar gibi yaşayarak evlenmiyorlar.

Evet, sonuç olarak Hollanda’dan yazan Türk öğretmeni Betül Keskin Hanımefendi’nin mesajı ile Almanya’da bir gurup baba’nın kurduğu   ” Almanya’da Baba Olmak ” yazımı bugün sizlerle paylaştım. Sadece Avrupa’da değil her yerde çocuklarımıza sahip çıkalım.  Bu konuda Türkiye devletini yönetenler başta olmak üzere herkese  büyük görev düşüyor.