Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, benim sosyal hayatımın daha verimli olmasında oldukça etkili bir isimdir. Bizim için mektep görevi gören olan Kocaeli Aydınlar Ocağı çalışmalarımız vesilesi ile tanımış, 1993-1997 yıllarındaki ocak başkanlığım ve daha sonraki yıllarda kendisinin bilgi ve birikiminden istifade etme imkânını bulmuş olmam bir bahtiyarlıktır. Kendisinin “arkadaşlar yalnız şikâyet etmek doğru davranış değildir. Şikâyet ettiğiniz konuda çözüm üretmek ve bu ürettiğimiz yolda bir şeyler yapmaya çalışmak daha doğru bir insani tavırdır” düsturu bizler için önemli bir davranış biçimini benimsememizi sağlamıştır.
Yalçıntaş Hoca, 18 Mayıs tarihinde Kocaeli Kırım Tatarları Derneğinin ev sahipliğinde bir konferans vermişlerdir. 18 Mayıs 1944 tarihi, Kırım Tatar Türklerinin yaşadığı acıları başlangıç tarihidir. Bunlar insanlık tarihinin yaşadığı büyük acılardan biridir. O dönemin SSCB devlet başkanı Stalin, bu insanları evlerinden, yurtlarından eden, bu sebeple çok büyük acıların-kederlerin-ölümlerin yaşandığı bir olaylar zincirinin emrini verendir. Bu insanlar, bu kardeşlerimiz, topraklarından sürülmüş, kadın-erkek, çoluk-çocuk, genç-ihtiyar bakılmaksızın, hayvan vagonları ile Orta Asya steplerine sürülmüşlerdir.
İşte Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş bu konuşmasında bizzat bu sürgünü yaşamış insanlarla ilgili bilgi ve hatıralarını dinleyicileri ile paylaşmıştır. Kendisinin muhtelif vesilelerle bu bölgelere defaatle gidip, oraların sorunları ile ilgili çalışmalar yapan, hizmetler üreten ekiplerde görevler almış bir şahsiyet olduğunu da bu vesile ile öğrenmiş olduk. Kırım Tatar Türklerinin şu anki lideri Mustafa Abdul Cemil Kırımoğlu ilgili bilgi ve hatıraları da ibret ve örnek alınacak hususlardır.
Hocam bu konferansında Türk dünyasının önemli sorunlu alanlarını dört K ile tariflemiştir. Bunlar Kırım, Kerkük, Kıbrıs ve Karabağ şeklindedir. Devletimizin coğrafyasına da yakın olan buraların sorunlarına çözümü ülkemizin beka ve emniyeti ile ilgili alanlardır. Bu arada rahmetli Adnan Menderes ve arkadaşlarının, Alpaslan Türkeş’in, Turgut Özal’ın, halen yaşayan Sn. Süleyman Demirel, Sn. Rauf Denktaş’ın bu konularda da önemli hizmetleri olduğu bilgisini aldık. Güçlü ve alakalı yönetimler ile bu sorunların aşılabileceği bilgileri de dinleyicilerin mutluluk kaynağı olmuştur.
Kırım Türklerinin 90’lı yıllarda başlayan geri dönüş ve yurtlarına yeniden yerleşme gayretlerine işaret ederek, buralara turizm amaçlı gidilmesi gerektiği ve oradaki insanların kendi yurtlarına yerleşme azimlerine destek olunması gerekliliği paylaşılan konulardandı. Oradaki camilerin yeniden ihyası çalışmalarına Kocaeli Aydınlar Ocağı olarak 1995 yılında yaptığımız küçük bir yardımın bile ne kadar önemli olduğunu bu vesile ile hatırlamış olduk.
19 Mayıs 2011 saat 13.00’de, Kocaeli Büyükşehir Belediye’mizin açtığı 3.kitap fuarında “21. yüzyılda Türk Birliği” konusu Yalçıntaş hoca tarafından işlenmiştir. Bu kitap fuarı başlı başına taktir ve tebrike layık bir çalışmadır. Fuar vesilesi ile Yalçıntaş hoca gibi Yazar, düşünce ve devlet adamlarının getirtilip ziyaretçilerle buluşturulması ilave bir taktir konusudur. Fuarda Kocaeli Aydınlar Ocağı karikatür sergisi ile temsil edilmiştir. Bu karikatürler ocağın internet sayfasından takip edilebilir.
Yalçıntaş hoca bu konuşmasında da Türk dünyasındaki 1990’lı yıllarda başlayan bağımsızlık hareketlerini değerlendirmiş ve bilgiler vermiştir. Dikkate değer bilgiler arasında, 1930’larda Mustafa Kemal Atatürk’ün yabancı misyon görevlilerinin de olduğu bir toplantıda söylediği şu tespit de vardır.
“Bugün Sovyetler Birliği Dostumuzdur, Komşumuzdur, Müttefikimizdir.
Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez, Tıpkı Osmanlı gibi, Tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, Ufalanabilir. Bu gün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprülerini sağlam tutarak. Dil bir köprüdür. Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız lazım.”
2001 yılında yapılan Nahçıvan anlaşması da bilmeyenler için heyecan verici bir bilgidir. Bu çalışma kısaltılmış şekli ile TDKÜİK olan Türk dili konuşan ülkeler işbirliği konseyi hakkında bilgiler aldık. Türkiye adına Cumhurbaşkanımız sn Abdullah Gül tarafından imzalanan bu anlaşma şu anda beş Türkçe konuşan ülke arasındadır. Türk dünyası için yeni işbirliklerine açık olan bu başlangıcı öğrenerek kıvanç duyduk.
Konuşmasının akabinde bu bilgilerin daha detaylı olarak verildiği, Yalçıntaş hocamın birebir hatıra ve gözlemlerinin, tespitlerinin ve bilgilerinin aktarıldığı iki kitabının tanıtımı yapıldı. Bu kitaplar “Avrupa Birliği mi Türk Birliği mi?” ile “Avrupa’da Yükselen Hilal” kitapları idi. Her ikisi de bir nefeste okunacak ve değerli bilgilerin aktarıldığı eserlerdir.
Bilge bir insan olan Yalçıntaş hocama sağlıklı ömürler dilerken, bizlerin ve yöneticilerimizin bu tür “AKSAKAL” diyebileceğimiz insanlarımızdan daha çok istifade yollarını unutmamamız gerektiğine inanıyorum.
Hocanın anlattıkları ve kitaplarından aldığımız bilgiler Türk devleti ve milletimiz için bizlere daha iyi bir gelecek adına umut arttırıcı olmuştur.
Allah devletimize-Milletimize zeval vermesin.
Amin, Amin, Amin…