Hocalı Katliamı

98

 

 

Rus ordusu destekli Ermeniler; 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Türk toprağı Karabağ’ın Hocalı şehrine düzenledikleri baskında 106’sı kadın, 63’ü çocuk olmak üzere 613 Türk’ü katlettiler. İnsanlık târihinin son dönemlerdeki en büyük faciadır.

Olayların içerisinde bulunan bir canlı şâhit şunları anlatıyor:

“25 Şubat Günü Ermeni Silahlı Kuvvetleri bizi kasaba meydanın yakınlarındaki Ermeni mezarlığında topladılar. Genç erkekleri bizlerden ayırıp bir duvar dibine dizdiler. Bunlar sürgünde olan Ahıska Türkleriydi. Bunların kafalarına ateş eden Ermeniler daha sonra onların başlarını keserek gövdelerinden ayırdılar. Bebekleri babalarının gözü önünde süngülere takarak meydanda dolaştırıyorlardı. Aman Allah’ım o ne korkunç manzaraydı. Kızların gözlerini tornavida ile oydular yaşlıların kollarını dirseklerinden kesiyorlardı. Büyük bir çukur açarak ölüleri kepçelerle oralara atıyorlardı.”

*

Azerbaycan üzerindeki oyunlar çok eskilere dayanır.  Yakın tarihlerde de bu oyunlar aynen devam etti. Bunlardan en önemlisi Hocalı katliamı’dır. Stalin 1937 yılında bugünkü Ermenistan topraklarını Nahçıvan ile Azerbaycan arasına yerleştirirken tek bir amaç güdüyordu:  ‘Kafkasların ve dolayısı ile Türk dünyasının bağlarını Türkiye ile koparmak.”

1980’li yıllarda Gorbaçov’un başlattığı Glasnost ve Prestroika hareketi, en önemli oyununu Kafkaslarda oynamaya başladı. Dağlık Karabağ’da Ermeniler ‘Tarihi Büyük Ermenistan’ plânlarını sahneye koymaya başladı. 1988 yılına gelindiğinde Dağlık Karabağ’da bir çam ağacını kesen Ermeniler ile Azeri Türkleri arasında çatışmalar başladı. Rusya, bir taraftan Ermenistan’ı destekleyip Türklerin kanını döktürürken, kendisi de boş durmuyordu. 1990 Ocak ayında Kızıl Ordu tankları,   bağımsızlık ateşini söndürmek için Bakû’ye girdi.  Ancak Azerbaycan artık geri dönmeyi düşünmüyordu. Ve Azerbaycan’ın her yerinde ayaklanmalar başlamış, Azadlık Meydanı’nda milyonlarca insan Kızıl Ordu tanklarına karşı mücâdele veriyordu. Sokaklar kan gölüne dönmüş, yüzlerce şehit verilmişti.

Ruslar, 25 Şubat gecesi, bölgede bulunan askerlerle Karabağ’ı kuşattılar. Böylece dışarıdan gelecek yardımların yolu kesilmiş oldu.  Silâhlı Ermenilerin şehre girmesini sağladılar.  Gece sabaha kadar süren katliamda, şehir halkından yakalanabilenler katledildi. Köy halkının hiçbirinin silâhı yoktu. Ermeniler ise modern silâhlarla saldırıyorlardı. Kışın şiddetli soğuğu ayrı bir dertti. Çocuklar ve yaşlı kadınlar, dağ yollarından bütün güçleriyle Akdam’a doğru kaçıyorlardı. Hiçbir taraftan yardım alma imkânları yoktu. Önceden tedbir de alınmamıştı. Sokaklarda vahşicesine kulakları kesilmiş, gözleri çıkartılmış cesetler vardı.  Hâmile kadınların karınlarındaki bebeler kesilerek öldürülmüş, Azerî Türkleri,  sadece Türk oldukları için yaşama hakkından mahrum edilmişti.  Batı medyası Hocalı katliamına ait resimleri ve filmleri görmüyor,  Türk ordusunun Ermenistan sınırındaki tatbikatın fotoğraflarını ve görüntülerini soruyordu.

HOCALI SOYKIRIMI VE ERMENİ VAHŞETİ


Bu ne vahşet Yarabbi!.. Yasta bütün oba, dağ;

Bir gecede mahvoldu o güzelim Karabağ!

Bir yanda Rus Alayı desteği ve Ermeni;

Bir yanda silâhsız, tüm Azeri Türkleri!

Geceyle daldı düşman, Azeri sivil halka;

Ölüm, feryat, inilti yayıldı dalga, dalga!

Tarih daha yazmadı böyle vahşet, barbarlık;

Çoluk, çocuk demeden katledildi her varlık!

Karınları deşilmiş nice kadın, gebeler,

Ve gözleri oyulmuş genç, ihtiyar, bebeler!

Şahit buna ülkenin bütün dağı, taşları;

Karabağı kaplamış kesik şehit başları!

Kanlar içinde ölmüş, kucağında yavrusu;

Bir kadın ve de çıplak; zordu bakmak doğrusu!

Bir ihtiyar yatıyor, kan içinde sakalı;

Ötesinde bir genç var; ağzı, burnu tıkalı!

İki büklüm yatıyor yerde bir koca nine;

Daha nice cesetler, sarılmış birbirine!

Yanmış, yıkılmış evler; içi cestle dolu;

Topluca katletmenin bu da kahbe bir yolu!

Bir ceset var ortada; iki gözü oyulmuş;

Yanında başka ceset kafatası soyulmuş!

Avrupa niye suskun, nerde insan hakları?

Amerika görmüyor soykırım, yasakları!

Aymazlığın nedeni Müslüman, Türk olmamız,

Tarihlerde onlardan daha büyük olmamız!

Gerçekler işte böyle; bu barbarlık, bu dehşet;

Bunu tarih yazacak; bu soykırım, bu vahşet!

Bu kara leke onların, sicilinde duracak

Türk Milleti onlardan bir gün hesap soracak!

 

ABBAS GÖKÇE

 

 

Önceki İçerikHuzur
Sonraki İçerikUyan; Ey İnsanoğlu Uyan
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.