Hiyeroglif Yazı ve Napoleon Bonaparte

77

Hiyeroglif yazı Mısır’da İ.Ö. Dört binden İ.S. 400’üncü yıla kadar kullanılmıştır. Yaklaşık 700 şekilden oluşan bir yazıdır. Hiyeroglif ismini Yunanlıların verdiği ve kutsal yazılar anlamına geldiği kabul edilmektedir.

Hiyeroglif yazıların okunması bilim adamlarını çok uğraştırmış ve yormuştur. Yazının çözümüne ilk defa Jean- François Champollion (Jan Fransuva Şampolyon) ismindeki bilim adamı ulaşmıştır.

Okunan ilk kelimeler Firavun Ptolemees ile Kraliçe Kleopatra’nın isimleri olmuştur. Fransız askerinin siper için yaptığı kazıda büyük bir taş kitabe ortaya çıkmıştır. Taşın üstünde hem eski yunanca hem de hiyeroglif yazının bir arada olması Dr. Champollion’un 17 harfli hiyeroglif alfebesinin on bir harfini tanımasına yardımcı olmuştur.

Ancak bu bulgular yeterli olmamıştı çünkü eski mısırlılar isimleri harflerle yazmalarına karşın somut ve soyut olayları ve düşüncelerini yedi yüze yakın şekillerle ifade ediyorlardı. Uzmanların çalışmaları otuz yıl kadar devam etmiş sonunda Dr. Champollion, hiyerogliflerin okuma anahtarını insanlığın hizmetine sunmuştur.

Napoleon ‘nun bu araştırma ve çalışmalarda ki yeri nedir?

Napoleon 10 yaşında girdiği askeri okuldan 16 yaşında topçu teğmeni olarak Fransız ordusuna katılmıştır. Çok çalışkan, zeki ve hırslı yapısıyla sür’atle yükselmiş, genç yaşında önemli görevlerde bulunmuş ve rütbe kazanmıştır. Özellikle Fransız devrimine karşı iç ve dış saldırıları başarı ile önlemiştir.

Avusturya, İngiltere, İtalya gibi monarşi ile yönetilen ülkelerin Fransız devrimine karşı başlattıkları askeri saldırıları püskürterek yabancı kuvvetlerini yenerek ulusal kahraman olmuştur. Artık general rütbesindedir. Yaşı 28’dir.

Giderek çevresi genişleyen bu genç general devrim hükümeti Direktuvar’ı ürkütmüştü. Paris’ten uzaklaştırılması gerekiyordu.

Direktuvar, Kuzey Afrika’dan Hindistan’a kadar uzanan bölgede hakimiyet kurmak için Napoleon komutasında güçlü bir ordunun hareketine karar verdi.

Napoleon sür’atle Malta’yı, İskenderiye’yi ve Kahire’yi işgal ederek Suriye’ye kadar geldi. Akka kalesine dayandı.

Kale komutanı Cezzar Ahmet Paşa karşısında ilk yenilgisini alarak geri çekilmek zorunda kaldı. Bu arada Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa’nın donanmasıyla Mısır’a gelmekte olduğunu haber alınca askerlerine uzun siperler kazdırmaya başladı.

İşte bu kazılar esnasında yazımızın başında söz ettiğimiz taş kitabe ortaya çıkmıştır.

Türk kuvvetleri gelmeden Napoleon tekrar Paris’e dönmüştür. Sonuçta Mısır, Kahire ve İskenderiye tekrar Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Hiyeroglif yazılar artık kullanılmamaktadır. Bir iki devlet dışında alfebeye dayalı yazı kullanılmaktadır. Üstünden binlerce yıl geçse de insanlık belleği bir şeyleri günümüze taşımış gibidir.

Çok zehirlidir ifadesi için çaprazlanmış iki kol kemiği üstündeki kuru kafa, dikkat elektrik çarpar diyen zik zaklı yıldırım resmi, bütün parmakları kapalı yalnız işaret parmağı açık tek yön gösteren el işaretleri günümüzün modern hiyeroglifleridir.