Hilye-i Şerif

120
Hat: Hafız Osman

Hat: Hafız Osman

İslam dini putperest eğilimleri önlemek maksadıyla Peygamberimizin resminin çizilmesine izin vermez.

“Süs, ziynet” mânâsına gelen hilye kelimesi, Hz. Muhammed (a.s.)’ın fiziksel vasıflarını ve karakter özelliklerini anlatmak için kullanılır.

Rivayete göre, Hz. Peygamber’in hastalığı sırasında kızı Fâtımâ (r.a.) ‘nın, bir daha yüzünü göremeyeceğinden söz ederek üzüntüsünü dile getirmesi üzerine Hz. Muhammed (a.s.), damadı Ali (r.a.)’ye; “Hilyemi yaz; benden sonra onu gören, beni görmüş gibi olur” demiştir.

Hz. Peygamberin görünüşünü, tavır ve davranışını konu eden cepte taşınmak veya levha olarak duvara asılmak için muhtelif ebatlarda çeşitli hilyeler yazılmıştır. Müslümanlarca hilyeyi üstünde taşıyanın Peygamberi rüyada göreceğine, hastalık ve kötülüklerden korunacağına, her türlü iyiliğe kavuşacağına, ezberleyenin dünya ve âhirette çeşitli nimetlere ulaşacağına, bulunduğu evlere bereket ve huzur getireceğine inanılarak yüzyıllarca hilyeye hürmet gösterilmiştir.

İlk örneğini Hafız Osman(1642-1698) tarafından yazıldığı kabul edilmiştir. Hattatlar hilye yazmayı bir şeref saymışlar, hilye yazmaktan onur duymuşlardır. Peygamberin bir resmi gibi duşünülebilinecek bu anlamlı metni en güzel biçimde tasarlamak ve çalışmak çabasıyla müzehhiplerde tüm hünerlerini göstermişlerdir.

Hilye Besmele ile başlar

Genellikle göbek kısmın kenarlarına dört halife yazılır. Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali (r.a.) Hilye’nin orta göbek kısmına, devamıda hilyenin aşağı kısmına  Hz. Ali (r.a.)’den rivayetle Peygamberimiz meâlen şöyle tasvir edilir: “Hz. Peygamber’in boyu ne çok kısa, ne de çok uzundu; orta boyluydu. Ne kıvırcık kısa, ne de düz uzun saçlıydı; saçı, kıvırcıkla düz arasında idi. Değirmi yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü ortadan karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu. Yürüdüğü zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi.

Sülüs Hat: Hüseyin Kutlu, Nesih Hat: Betül Kırkan, Tezhip: Mamure Öz

Sülüs Hat: Hüseyin Kutlu, Nesih Hat: Betül Kırkan, Tezhip: Mamure Öz

Sağına ve soluna baktığında, bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında ‘nübüvvet mührü’ vardı. Bu, onun sonuncu peygamber oluşunun nişânesi idi.   O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısı idi. Kendilerini ansızın görenler, onun heybeti karşısında sarsıntı geçirirler, fakat üstün vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise onu her şeyden çok severlerdi. Onun üstünlüklerini ve güzelliklerini tanıtmağa çalışan kimse: ‘Ben gerek ondan önce ve gerekse ondan sonra, Resûlullah gibi birisini görmedim…’ demek sûretiyle onu tanıtmak husûsundaki aczini ve yetersizliğini îtiraf ederdi. Allah’ın salât ve selâmı üzerine olsun. (Hattatın imzası ve yazdığı tarih) yazılır.

Göbek güneş şeklindedir. Etrafındada hilâl vardır.   Altın ile süslenir. Bu da Hz. Peygamberin bu alemi nûruyla aydınlattığını sembolize eder.

İki ayrı yere yazılan tasvirin orta bölümünde meâlen “Biz seni âlemlere ancak rahmet olsun diye gönderdik” yazılıdır.

Hattatların ve Müzehhiplerin gönül gözlerine göre değişik tasarımlarda yazdıkları ve süsledikleri Hilye-i Şerifler ile, Peygamberimizi mânen evimizde konuk etmekten onur duyuyoruz.

Not: Bu konu Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle seçilmiştir.