Hilekarlık, Dürüstlüktür

107

Emlak danışmanlığını kendine meslek seçen Mürsel Yeşil Bey’le sohbet ediyoruz. Sohbetinin bir yerinde “Ticarette en büyük hilekarlık, dürüstlüktür.” deyince afalladım birden. Bu iki kavram görünürde birbirine oldukça zıt görünüyordu. Tam bir tezat sanatı. Hem hilekar olacaksın hem dürüst…

Cümlede vurgulanan değer, dürüstlük. Özne, hilekarlık olursa dürüstlük, nasıl olacak? Hilekar, dürüstlük örneği gösterebilir mi ya da dürüst bir insan, hilekar olabilir mi? Anlaşılması gereken bu değil. Ticarette amaç, hizmet ve kazançtır. Hizmet, kazanç getirmiyorsa ticaret, hamallıktır. Kazanç, bir hizmete dayanmıyorsa sürekli değildir. Kazanç ve hizmet, ayrılmaz iki hedeftir ticaret için. Hizmet, insana olacaktır; kazanç, emek sahibinin… Hizmet alanla, kazanç sahibi arasında olması mutlaka gereken de güvendir. Güven sağlanmazsa hizmet yerine ulaşmaz, kazanç gerçekleşmez. Mürsel Bey, bununla ilgili bir hatırasını anlattı: Kendisinden yer almak isteyen biri, onun aktardığı bilgilere güven duymaz ve yerle ilgili araştırmaya girişir. Aradan zaman geçer ve söz konusu yer, başkaları tarafından satılır. Yere talip olan kişi bu defa kendisine dönüş yapıp yeri almak istediğini söyleyince Mürsel Bey şöyle der: “Bakınız, siz bana güvenmediniz, canınız sağ olsun; ama siz de kaybettiniz, ben de kaybettim. Güvensizlik, herkese kaybettiriyor.” Olan, olmuştur. Güven, pek çok değerin mayası. Güven mayasından yoksun eylemler; kişide yakınma, bıkkınlık, bezginlik oluşturuyor.

Kişi, hileyi kazanç için yapar. Hile yapana hilekar denir. Kelimenin anlamında, haksız kazanç vardır. İçimizdeki şeytan, dürter bizi çok zaman. Hile yapmak, hile yapana bazen haz verir; ancak bir süre sonra onda pişmanlık doğurur. Hile yapanın kaybettiği bir değer ortaya çıkmıştır: Güven. Güven, ancak dürüstlükle elde edilir. Bunun için zamana ihtiyaç var. Dürüst insan, emin insandır. Bu niteliğe sahip olan kişiye insanlar her şeylerini emanet ederler, onun her sözüne güvenirler. Peygamberimizin bir sıfatının da “emin insan” olduğunu hatırlayalım. Emin insan olmak, açık sözlü olmayı, gizli bir niyet taşımamayı da gerektirir. Sözleriniz doğru çıktı, emanete ihanet etmediniz, karşınızdakinin haklarına saygı gösterdiniz; artık siz emin insansınız, güvenilir insansınız. Siz istemeseniz de insanlar size yönelecektir. Sırlarını size açacaktır, ticaretine sizi ortak edecektir. Siz onun için bir yük değilsiniz, kazançsınız. Bu kazancı kim kaybetmek ister? Hileyle elde etmek istediğiniz kazanç, kendiliğinden size akmaya başlayacaktır. Bu durumda bir tek şeye ihtiyacımız olacaktır: Sabır.

İhtiraslarının esiri olup hilekarlık yapanlara şimdi sormak lazım: Hilekarlıkla ne elde ettiniz? Hiç. Ancak, hem kendiniz güvenilir insan olmaktan çıktınız hem toplumdan güven duygusunun kalkmasına sebep oldunuz. Dürüst olsaydınız, hilekarlıkla elde edeceğiniz kazancınız, yüzlerce binlerce katına ulaşacaktı. Aynı zamanda ne siz yıpranacaktınız ne de toplumda güven bunalımı oluşacaktı.

Sözümüzü bir daha tekrarlayalım: Gerçek hilekarlık, dürüstlüktür.