Şişhane yokuşunda boynuzu telden ayrılıp troleybüsler yolda kalırdı her sabah tıklım tıklım .. yakası düğmeli gömlekler vitrinleri süslerken İstiklal caddesinde gençliğimin taze İstanbul günleri …. boğaz vapurlarının demli çaylarına yeni yeni alıştığım para üstü bile beklemeden bu kaçıncı sürgün talebeliğime Harem’den el sallayarak … melbusat torbasında disiplin tüfek, tesisat rahat, hazrol, rahat gurbet üstüne gurbetimin acemi nöbetleri. ne göl ne de gül gördüğüm Isparta kışlarında ser de hüzün ser de muhtemel aşk havada ayaz içtima alanında hayaline uzandığım deniz öylesi uzak ….. bir elimde bafra sigarası bir elimde zarf avuçlarımı ısıttığım dumanında tütsülenmişti mektuplarım, şiirlerim … bilmezdim ömrün sonbaharı gelecek bilmezdim saçlarım kar misali. gün olur böylesi bir suali cevaplamak var. … divane. haydi sandığında biriktirdiğin hülyaları şiirleri havalandır …. ne o eski İstanbul var şimdi .. ne de ihtiyar kaleminle aşk kokutabilirsin şiirlerini Heyhat…
|