Hesap Gününü Unutmamalıyız

107

 

Yüce dinimiz İslam’a göre, ahiret gününe inanmak iman esaslarındandır. Kıyametin kopmasıyla başlayacak olan ahiret günü insan, kendisine verilen bütün nimetlerden, inanç, söz ve davranışlarından hesaba çekilecektir. Bundan dolayı ahiret, Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette, hesap günü olarak ifade edilmiştir. (İbrahim, 14/41)

Yüce Allah, gönderdiği kitaplar ve Peygamberler vasıtasıyla tüm insanlara hesap gününü haber vermiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “Öyle bir günden korkunuz ki, o gün Allah’a döndürüleceksiniz. Sonra da herkese kazancı tamamı ile ödenecek ve hiç kimse haksızlığa uğramayacaktır” (Bakara, 2/281) buyrulmuştur.

Hesap günü insanlar için en önemli bir gündür. O gün, insanlara elçi olarak gönderilen peygamberler de dahil olmak üzere istisnasız herkes hesaba çekilecektir. (A’raf, 7/6-7) O gün, hiç kimsenin kimseye yardım edemediği; mal, mülk ve servetin fayda vermeyeceği bir gündür. Bir ayet-i kerimede şöyle buyruluyor: “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun!” (Lokman, 31/33)

Hesap günü bütün insanlar mahşer yerinde toplanacak,  dünyada iken melekler tarafından yazılan kullara ait amel defterleri kıyamet günü sahiplerine verilecek ve şöyle denilecektir: “Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana kendi nefsin yeter.” (İsrâ, 17/14)  Amel defterini eline alıp okuyan günahkârlar her şeyin en ince ayrıntısına varıncaya kadar yazılmış olduğunu görünce dehşete kapılırlar: “Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. ‘Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!’ derler.” (Kehf, 18/49)

Mahşer yerinde ilâhî adalet ölçüsü olan mizan kurularak herkesin amelleri tartılır. O gün herkes yaptığının karşılığını görür. Kulların gizli-aşikâr, büyük-küçük bütün yaptıkları Yüce Allah tarafından bilindiği halde insanların kendilerine haksızlık yapıldığını düşünmemeleri için amelleri ortaya konulur. Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Kimlerin sevabı ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Ama kimlerin sevabı da hafif gelirse, işte onlar ayetlerimize haksızlık etmiş olmaları sebebiyle kendilerini zarara sokanlardır” (A’raf, 7/8-9) buyurmuştur. Amel defterlerinde yazılı günahlarından bir kısmını inkâr edenler olacaktır. O zaman da kendi bedenlerindeki organları onların aleyhine şahitlik yapacaktır: “O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.” ﴾Yâsin, 36/65﴿

Mizanda kimin iyilik ve sevabı ağır gelirse, onun kitabı sağından verilir, artık o kurtuluşa ermiştir. Kimin de günahı ağır gelirse, artık onun için de acıklı bir azap vardır. Kitabı kendisine arkasından veya sol tarafından verilir ve cehenneme atılır. Kur’an-ı Kerim bu hususu şöyle haber vermektedir: “Kime kitabı sağından verilirse, Hesabı çok kolay bir şekilde görülecek, Sevinçli olarak ailesine dönecektir. Fakat kime kitabı arkasından verilirse, ‘Helâk!’ diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir.” ﴾İnşikak, 84/7-12﴿

Hesap günü insanlar, Yüce Yaratıcısına karşı sorumluluklarından dolayı hesaba çekilirken,  aynı zamanda diğer insanlarla arasındaki haklardan dolayı da sorgulanacaktır. O gün hiç kimsenin hakkı kimsede kalmayacak, hak sahiplerine alacaklılarından hakları alınıp verilecektir. Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Elbette kıyamet gününde haklar sahiplerine ödenecektir. Hatta boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun öcü alınacaktır.” (Tirmizî, Kitabu Sıfati’l-Kıyame, 2)

Hz. Peygamber (s.a.s.) de; Allah’ın elçisi ve habibi olmasına, günah işlememesine ve peşinen Cenâb-ı Hak tarafından bağışlanmış olmasına rağmen ahiret gününün hesabını düşünürdü. Kıyamet gününden ve oradaki hesaptan söz edildiği zaman büyük bir üzüntüye kapılır, gözleri yaşarırdı. “Allah’a yemin ederim ki, ben, Allah’ın bir Peygamberi olduğum halde bana (kıyamet günü) ne muamele edeceğini bilemem.” (Buhari, Cenaiz, 3) buyurarak hesap gününden duyduğu endişeyi ifade etmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) kıyamet günü insanların nelerden sorguya çekileceğini bildirmiştir: “Kişi ömrünü ne yolda tükettiğinden, vücudunu nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, bildiği ile ne iş yaptığından sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamayacaktır.” (Tirmizi, Kıyamet, 1) Bizler, bu sorulara nasıl cevap vereceğimizi düşünmeli ve hayatımızı ona göre sürdürmeliyiz.

Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın…” ﴾Haşr, 59/18﴿ buyrulmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s.) de, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz” (Tirmizî, Kıyamet, 14) buyurarak, ölmeden önce nefis muhasebesi yapmamızı ve kendimizi hesaba çekmemizi tavsiye buyurmuşlardır. Hesap günü gelip çatmadan günahlardan sakınarak, salih ameller işleyerek, hata ve günahlarımıza tövbe ederek o güne en güzel şekilde hazırlanmalıyız.