‘Her Çocuk Ayrı Bir Dünyâdır’

9

Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. SÜLEYMAN DOĞAN’la Çocuk Eğitimi Hakkında konuştuk.

(İkinci Bölüm)

Oğuz Çetinoğlu: Toplumumuzun ahlâklı, dürüst ve âdil insanlara ihtiyacı var. Çocuklara bu hasletlerin kazandırılması için tavsiyeleriniz var mı?

Prof. Dr. Süleyman Doğan: Çocuğun güçlü bir kişilik yapısına sâhip olabilmesi için de tutarlı bir âile ortamında yetişmesi gerekmektedir. Yetişkinlerin yönettiği uyumlu, tutarlı, dengeli, sevgi ve saygı ilişkisine dayalı baskıcı olmayan bir âile ortamına her çocuğun ihtiyacı vardır.

Çocuklarınızın davranışlarını kontrol altında tutabilmek için, akla ve mantığa uygun sınırları ve kuralları anne ve baba, birlikte koymalı. Konulan kurallar uygulanabilir olmalı. Kurallar hemen uygulanmalı. Bilinmeli ki bütün çocuklar için reçete gibi kurallar yoktur. Çocuğun yapısına ve yaşadığınız ortama uygun kuralları kendi deneyimlerinizle en uygununu anne ve babalar bulabilir.

Çocuğun kendi kendine yetebilen, olumlu bir kişilik sâhibi olması isteniliyorsa, yapmış olduğu olumlu davranışları onaylanıp desteklenir. Teşvik edilir, olumsuz davranışlardan vazgeçirmek için bu davranışların fazla üzerinde durulmamalı. Çocuklar, yasaklanan hareketlerde ısrarlı olabilirler. Birtakım davranışları, yasaklamak yerine diğer davranışların desteklemesi uygun olur.

Okula gidince; ‘Öğretmen onu hizâya sokar. Öğretmen onun hakkından gelir.’ Diye düşünülmemeli. Çünkü eğitim okuldan önce evde başlar. Okulda geçirilen zaman süresi çok sınırlıdır. Ayrıca öğretmenin uğraşması gereken tek öğrenci sizin çocuğunuz değildir. Hayat okulunun ilk sınıfı âile eğitimiyle başlar. Okulda verilen eğitimle, âilede verilen eğitim birbiriyle tutarlı olmalıdır. Çelişkiler olursa çocuk seçim yapmak mecburiyetinde kalır. Okul mu? Ev mi? Şeklinde çocuk bocalar. Bu çelişkiyi çocuğa yaşatmamak için okul ve âile paralel bir eğitim vermelidir.

Çocuklar ne kadar fazla uyarılarla karşı karşıya bırakılırsa çocuğunuzun zihnî, bedenî, sosyal gelişimi o kadar çabuk ve iyi olur. Çocuğun zekâsını geliştirmek için, zekâ geliştirici oyunlar oynaması sağlanır. Konuşmasını geliştirmek içinse onunla bol bol ve her konuda daha doğmazdan önce konuşmak faydalıdır. Konuşma süresinin çokluğu veya azlığı değildir. Önemli olan niteliğidir.

Çetinoğlu: Çocukların akıllı telefon ve bilgisayar oyunlarına aşırı ilgisi, ne tür olumsuzluklara yol açıyor?

Prof. Doğan: Oyun bağımlılığı, yaşadığımız yüzyılın en büyük problemlerinden biri. Çocukları, gençleri ve yetişkinleri de etkisi altına alan bu bağımlılık türü pek çok açıdan kişileri olumsuz etkiliyor. İnternet bağımlılığı altında yer alan bu meşguliyet çocuğun gelişimini fizikî, sosyal ve hissî açıdan zaafa uğratıyor. Oyuna yönelik bağımlılık çocukta davranışlarla alâkalı ve psikolojik açıdan zararlı oluyor. Telefon, tablet, bilgisayar ve oyun konsolu aracılığı ile erişilen oyunlar, çevrimiçi veya çevrimdışı oynanabiliyor. Çoğunlukla sosyal beceri eksikliği, yalnızlık, kendine güvenme eksikliği, saygı arayışı, kazanma ihtiyacı oyuna yönelimi tetikliyor. Yaz tatilleri gibi çocuğun fazlaca boş vakte sâhip olduğu dönemler de bağımlılığın gelişimini destekliyor. Stres, kaygı gibi çocuğun hoşuna gitmeyen, baş etmekte zorluk yaşanan duygular da oyunla yatıştırılıyor. Çocuğun rahatlamak için sığındığı bu eğlence platformu zamanla alışkanlık hâlini alıyor. Zamanla bu alışkanlık kontrol kaybına dönüşüyor ve çocuğun gerçek dünyâ ile etkileşimi azalıyor. Sokakta akranlarıyla koşup, oynayarak büyüyen, gerçek arkadaşlıklar edinen dünün çocuklarıyla bugünün çocukları arasında fark var. İnternetin ve dijitalleşmenin bu denli yoğun olmadığı yıllarda çocukluğunu yaşayan bugünün ebeveynleri çocukları için endişeli. Bugünün çocukları birbirini tanımayan insanların yaşadığı şehir kültüründe büyüyor. Sosyalleşebilecekleri güvenli alanlar sınırlı. Küçük yaşlardan itibaren geleceklerine, kariyerlerine yatırım yapmak üzere büyük sorumluluklar üstleniyorlar. Çocuklar deşarj olamıyor. İlgi ve becerilerini bulmak için kurstan kursa taşınmaları gerekiyor. Ancak bâzen âilenin vakti veya maddiyatı bu imkânların sağlanmasına yeterli gelmiyor. Dolayısıyla çocuklar vakitlerini geçirmek ve bir şeylerle meşgul olabilmek için oyunlara yönelebiliyor. Oyundan alınan keyif artıkça ve yerini daha iyi bir seçenek doldurmadıkça bağımlılık gelişiyor. Âileler çocuklarının oyun oynamasından bağımlılık ihtimali sebebiyle endişe duyuyor. Ancak her oyun oynayan çocukta bağımlılık gelişmiyor. Bu da bağımlılığın açığa çıkma sebeplerinin bilinmesini ve önlenmesini gerektiriyor. 

Çetinoğlu: İlgiyi ve harcanan zamanı mâkul bir ölçüye indirmek maksadıyla, yasaklama dışında neler yapılabilir?

Prof. Doğan: Elbette mâkul yolları vardır. Yasaklar da yerine göre olmalıdır. Sadece yasak koyarak bu meseleyi halletmek mümkün değildir.

Son yılların en önemli buluşu, tartışmasız internettir. Bilgisayar ve internet 21.yüzyıla dijital teknoloji çağı ismini vermiştir. Yeni bin yılın çocuklarının hayatında internet vazgeçemedikleri bir enstrümandır. Çocuk ve öğrencilerinin interneti kullanma alışkanlıkları ve tutumlarının incelenmesi günümüz eğitimcileri için önemli bir çalışma alanıdır.  Ortak zekâ ile çözümler bulunacaktır.

Yapılan araştırma sonuçları incelendiğinde bilgisayar ve internet erişimi olan öğrencilerin olmayanlara göre internete yönelik tutumları daha olumludur. Evine bilgisayar ve internet erişimi sağlayacak imkânı olmayan öğrenciler için okullardaki bilgisayar sınıfları arttırılmalı ve geliştirilmelidir. Giderek yaygınlaşan internet kullanımında eğitim, öğretim amaçlı yazılımlar zenginleştirilmelidir. Ders içi konu anlatımlarında ve etkinlik uygulamalarında web tabanlı materyaller kullanılmalıdır. İnternet kullanımı üzerinde ebeveyn ile çocuk konuşup anlaşarak ihtiyaç göre kullanımı sağlamalarıdır. Bu zor bir anlaşmadır. Ancak başarıldığında interneti doğru ve bilinçli kullanma işlemi yapılmış olacaktır. Diğer taraftan, internette oynanan şiddet içerikli oyunlar yerine; çocuklara yardımseverlik, yiğitlik, mertlik, dayanışma ve sevgi üzerine tasarlanmış oyunlar sunulmalıdır. Devlet, bu tür oyunları teşvik etmelidir. Bu tür oyunlar genelde ithal edilmektedir. İthalât pek âlâ kontrol altına alınabilir. Meseleyi ‘ticâret serbestiyeti’ ile dumura uğratılmamalı. Uyuşturucu madde ithâlatı nasıl yasaklandı ise, beyaz zehir kadar belki ondan daha zararlı şiddet içeren oyunlar da pekâlâ yasaklanabilir.  

(Devam Edecek)

Önceki İçerikParadigmayı Anlamak
Sonraki İçerikAlo yargı sesimi duyuyor musun!
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.