Hekimlik Mesleği ve Sağlıkta Dönüşümün Getirdikleri

103

Hekimlik, insanlık tarihi kadar eski bir meslektir. İnsanların beden ve zihin sorunlarını çözmeye, iyileştirmeye ve oluşturduğu olumsuzlukları azaltıp gidermeye çalışan bir iştir. Görme-işitme sorunu olan insanların bu sorunlarını gidermeye çalışmak, idrarını-dışkısını kontrol edemeyen çocuk, büyük ve yaşlının bu sorununu çözmeye çalışmak,  akıl sağlığı ile karşı karşıya kalan insana ne yapılır?, bunların yakınları-çevresi ne yapmalıdır’a?  kadar giden, insanın ve çevresinin karşılaştığı çeşitli derecedeki çaresizliklerle uğraşan bir hizmet şekli vardır.

Çocuğu olmayan bir çiftin bu sorunundan, bebek bekleyen anne adayının bu yeni durumdaki sorunlarına kadar şahısların özel alanlarına girebilen, ateşlenip havale geçiren bebeğin yanında bir anne şefkati ile çocuğa hizmet getiren bir insandır. Genç-yaşlı, güzel-çirkin, zengin-fakir gözetmeksizin sağlık sorunu ile karşılaşan her insanın zaman mefhumu olmadan kapısını çalabileceği, kapısı çalındığında da özel hayatını bir kenara bırakıp kapısını çalanın derdine derman olmaya çalışandır.

Hekimin böyle olması gerekir ve çok azı hariç böyledirler de. İşte bu özellikleri ile hekimlik kutsallık da atfedilen bir meslektir. Hekim ise çevresinde sevilen, sayılan, aranılan, yokluğu önemsenen bir insandır ve öyle olmalıdır. Büyük Türk bilgini Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig isimli eserinde hekim için şöyle der:

“Hekim, bütün hastalık ve illetlere devacıdır.

Bu adam sana lazımdır, hayat işi onsuz eyleşmez.

Hayatta oldukça insan yine hastalanır,

Hekim hastalığa bakarsa tedavi eder,

Hastalık insana ölüm rehberidir, ölüm ise insana hayat arkadaşıdır.

Hekimi kendine yakın ve iyi tut, onun haklarını koru.”

Hekimlik, bilgi ve sanatın beraber uygulandığı bir meslektir. İyi bir hekim hem konusunda bilgili olmalı, hem de bu bilgiyi karşısındakine yeterince doğru aktarabilecek, uygulayabilecek bir sanatkâr olmalıdır. Hekimlik zekâ ve akıllı olmak yanında, maharet ve beceri de isteyen bir meslektir. Hekimliğin ayrıca fedakârlık, gayret ve dikkat gerektiren bir meslek olduğu unutulmamalıdır.

Büyük hekim Hypokrat, hekimin birinci vazifesinin hizmet ettiği insana “Önce zararlı olma” mak olduğunu hatırlatır. Şefkat ve dikkatin eksik olması, bilgi ve maharetin yeterli olmamasının getirdiği bir hekimlik uygulaması muhatabına geri dönülmesi mümkün olmayan yeni sağlık sorunları açabilir. Hiciv üstadı Neyzen Tevfik bu konuda şöyle der;

“Bir hazakat zedeyim miğdemi tıp tepti benim,

Kırk katır tepse idi yıkılmazdı bu sağlam bedenim.

Kapladı, her yanımı sancı, elem, yara, bere;

Sanki vücudum çöplük, etıbba haşere”…

İşte bunun için hekimin aldığı maaş, ek ücret ve benzeri hizmet karşılığı bedelin, özlük haklarının en yeterliler arasında olması gerekir. Çünkü sağlık parasal karşılığı ölçülemeyecek kadar önemlidir.

Hekimlik mesleğinin karşılığı, öncelikli olarak performans ağırlıklı bir ölçü ile ölçülmemelidir. Şu anki uygulanan şekli ile bu sistem, hekimleri makine gibi ara vermeden 10-15 dakikada yeni bir hasta bakan ROBOT’A dönüştürmektedir. Yeni ve genç bir hekimin çalışma şekil ve temposu ile, mesleğinde bilgi ve birikim sahibi olmuş bir hekimin çalışma şekli birbirine benzeştirilmemelidir. Özellik arz eden hasta ve hastalıkların teşhis ve tedavisi sıradan bir hasta ile aynileştirilmemelidir.

Yeterince kıdemlenmiş hekimlerin daha özgür ve özgün çalışabilecekleri ortamlar, imkânlar oluşturulmalıdır. Devlet hastanelerinde çalışıp aynı zamanda muayenehanesinde de hekimlik hizmeti veren hekimlerin muayenehanelerinin kapatılmaları, buraların sağlık hizmeti vermekten ziyade aracı kurum gibi algılanmaya yol açtığı için doğrudur.  

Sağlık Bakanlığımızın hekimlerimizin çalışmasını, sağlıkta dönüşüm adı altında (Tamgün) dediğimiz kamu hastanelerinde 09.00 – 17.00 mesaisi şeklinde çalıştırma zorunluluğu; ya da özel sağlık kuruluşları yöneticilerinin bakacağı-yapacağı hasta sayısı ve müdahale sayısı ile değerlendirmeye çalışması, hekimleri robotlaştıran bir mesleki uygulamaya götürmektedir.

Mesleğinde belirli bir kıdeme gelmiş, daha özgün bir çalışma arzusu ile farklı özel ilgi-zaman isteyen hasta ve hastalıklarla uğraşmak isteyen hekimler için bir tür butik hizmet alanı olan Tam gün muayenehane çalışma imkânı bir hizmet alternatifi olarak sürdürülmeli, muayenehaneler yok edilmemelidir.

Sağlıkta dönüşümün, halen vatandaşın hekimden ve sağlık kuruluşlarından istifade imkânını arttırdığı aşikârdır. Kamuda çalışması yanında mesai dışında muayenehanesi olan bazı hekimlerin yaptığı bazı çirkinlikleri (para-doktor-sağlık kurumu ilişkileri) ortadan kaldırması gibi güzel bir yönü de göz ardı edilemez.

Lakin mesleğinde belirli bir yere gelmiş, daha sorunlu, daha zor, daha çok komplikasyonlu hastalara hizmet etmek isteyen hekime de bu imkânı sunabileceği yollardan biri olan TAM GÜN MUAYENE çalışması kapısını da kapatmaktadır. Hâlbuki SGK’nın tamgün muayenehane tercihi yapacak hekimlere bu imkânı sağlaması gerekir.

Ağız ve diş sağlığı hizmeti veren diş hekimleri içinde bu geçerlidir. Bu imkânla hem hekimliğin özgür ve özgün bir çalışma şekli yok edilmeyecek,  hem de sağlıkta bu şekilde hizmet almak-hizmet vermek isteyen hasta ve hekimlerin bu talebi karşılanmış olacaktır.

Ayakta teşhis-takip ve tedavi alanında hekimlik mesleğinin özel bir uygulama şekli olan muayenehaneler; hem hekimlerimiz hem de vatandaşlarımız için göz ardı edilemez, küçük fakat önemli hizmet kapılarıdır. Buraların sağlıkta daha kaliteli hizmet ortamı oluşmasına ve sürdürülmesine katkı veren yerler olduğunu düşünüyorum.

Daha saygın bir hekim ve hekimlik anlayışının gelişmesi ve halkımızın önce sağlıklı olması, sonra da ihtiyacı olduğunda aradığı ve ihtiyacı olan sağlık hizmetini gönlünce alabileceği imkânların bulabilmesi dileklerimle…