Geçen hafta Ertuğrul Özkök, bir fikir attı ortaya “KÜRTLERLE BİRLİKTE YAŞAMALIMIYIZ” Türkçemizde bir söz vardır “Bir deli kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz” işte buda onun gibi bir şey; yalnız akıllı işimi, deli işimi orasını bilmem ama iyi ki de oldu diyorum ben kendi adıma. En azından haddini bilmeyen sazanlardan zırvalar okuduk.
Aman Allahım kendisine aydın süsü veren bir sürü zevat ne inciler yumurtluyor, ne inciler. Kürtlere zenci muamelesi yapmalıymışız da, Kürtler vergiden muaf olmalıymışta, elektrik ve su giderlerinden para alınmamalıymış ta üstelik birde özür dilemeliymişiz. Bunun gibi sürüyle saçma sapan argümanlar…
Bu geri zekâlı yazar-çizer takımında zekâ olmadığı gibi tarih bilgisi de yok. Zaten birisi olmuş olsaydı diğeri de mutlaka olurdu. Gündelik vakalarla olayların akışına kendilerini kaptırıp, gelsin populizm. Peki sormak gerek şimdi onlara İlköğretim çocukları da bilirler ki ABD de Zencilere karşı kölelik uygulaması vardı bir sürü mücadeleler sonunda Zenciler özgürlükerine kavuştular. Oysaki Türkiye deki Kürtler öylemi?
Bizim İnönü savaşları kahramanımız, Türkiye Cumhuriyetinin ilk başbakanlarından Rahmetli İsmet İnönü Kürt değil miydi? Eski başbakanlardan Ferit Melen Kürt değil miydi veya eski dışişleri bakanı, meclis başkanı Kâmuran İnan, en son Turgut Özal gibi bir çoğu yıllarca devletin başında bulunmalarına rağmen onlar bu konuda hiçbir şey söylemezken ve hatta Türkiye’de birlik ve beraberliği sağlamada aşırı çaba sarf ederlerken şimdi ne oldu da dış güçlerin emperyalist oyunlarına geliyoruz? Önümüzde bir sürü; böl, parçala, yut trajedisi yaşanmış duruyorken ABD eski dışişleri bakanı Condoliza Rice, Ortadoğuda bütün sınırlar değişecek demişken ve en son şu domino hareketi Kuzey Afrika’dan, orta doğuya her tarafı kan gölüne çevirmişken bu insanlar, bunu damı görmezler?
Gelelim vergi, elektrik, su ödemelerinden Kürt vatandaşların muaf tutulmasına. Bunu Sinop’taki, Çorum, Tokat ve başkentimizin hemen sınır komşusu Yozgat’taki gariban köylü vatandaşımıza nasıl izah edeceksiniz? Teleferikle çay yaprağı taşırken yerden 400 metre havada 4,5 saat asılı kalan Karadenizin köylü kadınına bütün bunları ne ile izah edeceksiniz? 1960’lı, yıllarda Mihri Belli tarafından Zapsuyu’na ağıtlar yazılırdı, sene 2011 beyler Karadeniz köylüsü hala dereleri teleferikle geçmeye çalışıyor ama devletine karşı isyanda etmiyor. İnsanda bunları yazarken bir parça utanma duygusu olur, anlaşılan ABD ve AB den gelen ödenekleriniz suratlarınızdaki ar perdesini de yırtıp, almış. Hem Türkler düğünlerde dolarların havalarda uçuştuğunu, geline ağırlığınca altın takıldığını Kürt vatandaşlarımızdan öğrenmedi mi? neyin muafiyetinden bahsediyorsunuz?
Devlet, güney doğuya hizmet mi götürmüyor, yatırım mı yapmıyor bu fakir devlet; 60’lı yıllardan bu yana Gap projesini tamamlamaya çalışıyor hala. Yani İstanbul’daki, İzmir, Ankara, Kocaeli’ndeki vatandaşlardan toplanan vergilerle güney doğuya yatırım yapıyor, peki orada neler oluyor, hizmet üreten iş makineleri yakılıyor, çalışan işçiler kaçırılıyor, çocuklarına eğitim veren öğretmen, sağlık götüren Doktor, hemşire, onlar için proje üreten Mühendisler öldürülmüyorlar mı? Peki ne için bütün bunlar?
Yukarıdan aşağıya sıraladığım notlar insanın aklına gelince hay sizin gibi aydının ……. diyesi geliyor insanın…