Halkı Kazanmak İsteyen Dinini Dışlayamaz

174

Soner Yalçın, Hürriyet’te yayınlanan ve “CHP çarşafı ilk kez tartışmıyor” başlıklı yazısında, CHP’nin 1935 yılında gerçekleşen 4. Kongresinde “çarşaf ve peçenin yasaklanmasına dair” kanun teklifini nasıl tartıştığını anlatıyor.


Bu kongrede “yemeni, yaşmak, eşarp, türban değil”, sadece “çarşaf ve peçenin yasaklanması” teklif edilmişti. Ancak kongrede “çarşafın ve peçenin yasaklanmasına gerek görülmemiş, mesele tamamen yerel yönetimlerin inisiyatifine bırakılmıştı.”


Soner Yalçın, yerel yönetimlerin de sadece çarşaf ve peçeye yönelik bazı kısmi yasaklamalar yaptığını, daha ziyade “manto ve eşarpın özendirildiğini” söylüyor.


Yani tek parti hükümetlerinin idare ettiği dönemde bile, kadınlarımızın başörtüsünü düzenleyen herhangi bir yasal düzenleme yapılmamıştı.


Aynı yazının sonunda yazar Soner Yalçın’ın “Solcular özeleştiri yapmalıdır” alt başlığı altında yaptığı yorumu çok önemli buluyorum:


“Türkiye Solu’nun çoğunluğu kültürünü/dinini okuyup araştırmamıştır.”


“İslam’ı bilmemektedir.  Halkının inancını dışlamıştır.”


“Tasavvufu/Anadolu Müslümanlığı’nı elinin tersiyle iteklemiştir.”


“Tasavvufun, aklın ve bilimin öğretisi olmadığını söyleme kolaycılığına kaçarak kendi coğrafyasına yabancılaşmıştır.”


Eğer halkı kazanmak gibi bir derdiniz varsa, dininizi/kültürünüzü bilmek mecburiyetindesiniz. İslam’ı yobazların elinden kurtarmak için bunları öğrenmek zorundasınız.”


Yazıdan alıntı yaptığım bu cümlelere katılmamak kolay değil. Deniz Baykal’ın çarşaf ve türban kullanan kadınları CHP çatısı altına çekmek için yaptığı açılıma en büyük tepki, yine dinine/kültürüne yabancılaşmış solcu kesimden geldi. Kendi kitlesinden oy kaybı riski taşıdığı halde, AKP ve MHP bile Baykal’ın bu açılımını olumlu bulurken, solcuların bir kesiminden aldığı yoğun tepkiler CHP yöneticilerini şaşırtmış olmalı.


Gerçi CHP ve Baykal’ın, üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliğine karşı yürüttüğü “laiklik” eksenli radikal muhalefet ve konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımasının, bu açılım konusundaki samimiyetlerine dair kuşkulara sebep olması kaçınılmazdı.


Bana göre CHP Baykal döneminde, özellikle dış politika konusunda milli menfaatlerimizin gerektirdiği şuurlu, kararlı ve doğru bir duruş sergiledi. AB, ABD ilişkileri, Kıbrıs, Irak gibi temel dış politika meselelerine bakışı ve aldığı tavır, genellikle “tam bağımsızlık ilkesini” benimsemiş, Cumhuriyetimizin kurucusu olan partiye yakışır tavırlar oldu.


Baykal, CHP içindeki aşırı uçları yani mikro milliyetçileri (Kürtçüleri) ve ayrımcı Alevicileri (Alevileri değil), partiden uzaklaştırarak, Cumhuriyetimizin kurucusu partinin mirasçısı olmayı daha hak eden bir çizgi izledi. Bu politikası sebebiyle PKK’nın baskısı veya sempatisi ile oy kullanan kitlelerden oy alamamak ve Güneydoğu bölgesinde hiç varlık gösterememek gibi bir riski göze aldığı aşikâr. Alevi oylarından bir kısmını da AKP ve DTP’ ye kaptırdığını söylemekte mümkün.


Bütün bunlara rağmen Baykal’ın buraya kadar anlattığım politikaları bana doğru geliyor.


Ancak iç politikada türban ve laiklik temelinde yürüttüğü politikalarla, partisinin radikal çekirdeğinin kemikleşmesine yardımcı olmakla beraber, CHP’nin Türkiye’nin ana seçmen kitlesi ile kucaklaşıp, kitlesel bir sol parti hüviyeti kazanmasına engel olduğunu düşünüyorum.


Merkez seçmenin inanç ve kültürüne yabancılık ifade eden siyasi tavırları yüzünden, CHP’nin iktidar alternatifi olmaktan uzaklaşmış olmasının, Türkiye için şanssızlık olduğu kanaatindeyim. Çünkü CHP’nin (ve kendine has sebeplerden dolayı MHP’nin) geniş kitlelerce hala iktidar alternatifi olarak değerlendirilmemesi, AKP’nin (ABD, AB, Kıbrıs, Irak, terör ve özelleştirme politikalarında) yaptığı vahim hatalarının görülmesine mani olmaktadır.


CHP’nin yaptığı bütün olumlu muhalefet, “dinine/kültürüne yabancı” bazı tavırlarının gölgesinde hiç dikkate alınmaz hale gelmektedir.


Halkımız, iktidar partisinin yaptığı bütün hatalarını ve bir kısım yolsuzlukları kendi “dininden/kültüründen” kabul ettiği insanlara güven duyması sebebiyle ya hiç görmemekte veya hoş görmektedir. Bu durumun AKP için de, alternatifsizlik durumu yaratmakla birlikte daha çok hata yapmasına sebep olduğu için,  bir şanssızlık olduğunu düşünüyorum.


CHP’nin çarşaflı ve türbanlı kitleyle kucaklaşmasını sağlayacak her açılım ülke menfaatinedir. Baykal bu açılımda başarılı olursa, kangren haline gelen başörtü meselesinin çözülmesi ve bu alanda yaratılan sosyal gerilimin düşmesi mümkün olabilir. Zira CHP’nin katılımı olmadan başörtüsü meselesinin çözümünün mümkün olmadığı anlaşılmıştır.

Önceki İçerikİmralıya Merhamet!
Sonraki İçerikİsmail’i Doğrayanlar Koç’u Pazarlayanlardır
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.