Hak Şerleri Hayreyler (1)

65

Şu kış kıyamete girerken, özellikle İslâm Alemi’nin üzerinde kara kara savaş bulutları dolaşıyor. Bu savaş bulutlarının bombaları, sağnak sağnak Müslümanların beynine bir bir iniyor. Tabiatıyla hepimizin içi burkuluyor, yüzü asılıyor, yüreği kan ağlıyor.

Olacak şey mi bu? Bir avuç beceriksiz idareci ve henüz meçhul suçlu ve suçlular için bir milletin üstüne bomba yağdırılıyor. Bu yüzden yollara düşen aç çıplak, yoksul yığınların, acı manzaraları da ayrı bir hicran yarası, ayrı bir üzüntü kaynağı.

Bütün bunlar karşısında ancak ilâhî uyarı ve teskin edici sözlerle kendimize geliyor. Bulutların arkasından doğacak güzel günlerin gelmesini bekliyoruz.

Unutmamalı ki, “İnsanlar zulmeder, kader adalet eder.” Üstelik “Olanda hayır vardır.” Hiç umulmadık bir anda dünyanın savaşa sürüklenmesi karşısında hikmetinden sual olunmaz dememek mümkün mü?

“Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler.”

İç açıcı mısraını hatırlamamak olası mı?

İbrahim Hakkı Hazretleri’nin “Tefvîznâme”sinde ümit-bahş sözler var.

Öyle sözler ki, inanç çerçevemizin öp öz Türkçe ifadesinden başka bir şey değiller.

Kaldı ki, her zaman için geçerli bu sözler.

Şimdi bazı kısımlarını okumanın tam zamanı:

 

“Hak şerleri hayreyler

Zannetme ki gayreyler

Ârif ânı seyreyler

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Sen Hakka tevekkül kıl (Onu kendine vekil et)

Tefvîz et ve rahat bul (Gerekeni yap sonra işi O’na bırak)

Sabr eyle ve razı ol

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Kalbin O’na berk eyle (Sağlam bir şekilde kalben O’na yapış)

Takdirini derk eyle (Anla)

Tedbirini terk eyle (Gerekeni yaptıktan sonra artık karışma karıştırma)

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Bir işi murad etme

Olduysa inat etme

Haktandır o reddetme

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Hakk’ın olacak işler

Boştur gam ü teşvişler (Karıştırma ve bulandırmalar)

Ol hikmetini işler (Elbet O’nun da bir hesabı var)

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler”

 

 

Önceki İçerikMuhalefetin Görevi Umut Işığını Parlatmak
Sonraki İçerikİnsan, Ne ile Vardır?
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.