Son zil çalmak üzere be dostlar!
Paydos denmek üzere be canlar!
Tarifi ne zor bir heyecan içinde,
Korku ağır basan bir telaş içinde.
Huzuru Kibriya o büyük huzura,
O çağrılışın titreyişi içinde.
Hesaba kitaba çekilişin,
Korkusu içindeyim be dostlar!
Hesap veremeyişin sıkıntısında ah kıvranmakta,
İçin için titreyip, yüzümü elimle kapamakta.
Elim boş, yüzüm kara oluşun pişmanlığı içinde,
Pişman oluşuma pişman olmak üzereyim be dostlar.
Aman Yarabbi el aman el aman,
Hesap vermek meğer ne zor ne yaman?
Aman Yarabbi yine senden el aman el aman!
Bitti ömür kalmadı işe yarar bir iki zaman.
Ben ise soruyorum: “Hel min mezîd?” “Daha yok mu?”
Dur bakalım daha dün bir, bugün iki!
Ne çabuk harcandı ömür sermayesi?
Diye şaşkınlığımı dile getiriyorum.
Oysa okunacak ne güzel kitaplar var.
Oysa gezilecek ne güzel yerler var.
Oysa yaşanacak ne şirin yöreler var.
Oysa konuşacak ne candan insanlar var.
Oysa herşeyi paylaşacak ne güzel canlar var.
Oysa herşeyi beraber yaşayacak ne tontonlar var.
Oysa yapacak daha ne çok şeyler var.
Oysa yaşanacak daha ne çok şeyler var.
Oysa ne çok ibadete ihtiyacım var.
Oysa ne kadar tapınma gereksinim var.
Oysa ne çok tutulacak sözüm var.
Benim be dostlar!
Fakat ah ne çare?
Olduk ihtiyare.
Dokunmak üzreyiz,
Artık zülfikâre.
Olduk bizler virane.
Ömür bitti ne çare?
Olduk bizler bigâne,
Ömür bitti ne çare?
Kaldık bizler bîçare,
Ömür bitti ne çare?
Olduk ilden avâre,
Ömür bitti ne çare?
Sarılın Yaratana aşkla.
Kalın siz sağlıcakla.
Son sözüm olsun Allah.
Hadi bize eyvallah!